3.2

3.6K 562 159
                                    

"Şey, Felix iyi olur değil mi?"

Jeongin oturduğu yerde ayaklarını sallarken sorduğu soru ile yanındaki Changbin'e baktığında Changbin neredeyse birkaç saattir olduğu gibi onun sorusuna cevap vermemiş ve başka yere bakmıştı.

Onun konuşmaması her geçen saniye Jeongin'i de üzerken Changbin'in hep bir şeyler diyebilme gücünde olduğunu biliyordu ama bu sefer cevap almayışı kırıcıydı. Minho, Chan'ın yanında ağlayan Chan'a teselli vermeye çalışırken Jeongin "Şey," dedi tekrar. "İyi olur Felix, üzülme olur mu? O eminim çok güçlüdür... Yani Chan hyung çok güçlü o da onun kardeşi olduğu için çok güçlüdür."

Ellerini açtı iki yana. "Güçlü insanlara bir şeyler olmaz ki."

Bu Changbin için patlama noktası olduğunda bir anda yerinden ayaklanmış, hızla ilerlemeye başlamıştı. Jeongin onun arkasından bakarken Changbin koridordan çıkıp yangın merdivenlerine çökerek tuttuğu hıçkırığını serbest bırakmıştı.

Felix'in bunca yıldır bir şeylerle savaşması yetmezmiş gibi Seungmin'in gidişi üstüne de bu geldiği için gerçekten dayanılmaz hal alıyordu her şey. Küçük kardeşini kaybetme ihtimali kalbinde sarsıcı bir acı yaratırken onun ardından sadece birkaç saniye sonra yangın merdivenlerini kapısı açılmıştı.

Abisinden izin alarak onun peşinden giden Jeongin minik minik adımlarla ilerleyip üstündeki kabanını çıkardı ve yavaşça Changbin'in arkasına çökerek omuzlarına bıraktı. Changbin bununla başını eğerken o yanına oturmuş ve ellerini bacaklarına sarmıştı.

"Kendini... Tutmana gerek yok." dedi başını eğmiş sessiz sessiz ağlayan Changbin'e. Eli yavaşça uzandı ve Changbin'in gözünün altındaki yaşı sildi, bu teması Changbin'in yutkunmasına sebep olduğunda elini geri çekmişti. "Ben de senin yanında ağlamıştım... Ağlayabilirsin ama çok ağlama olur mu, Felix uyanacak."

Changbin başını eğdiği yerden kaldırmadan öylece dururken gözlerini birbirine bastırmıştı ki "İstersen," dedi Jeongin. "Gidebilirim. Belki yanında birini istersin diye geldim."

"Canım yanıyor." Changbin ağlamaya başlayarak başını Jeongin'in omuzuna bıraktığında "Canım çok yanıyor," demişti tekrar. "İyi şeyler duymaya ihtiyacım var, kendimi oyalamaya ihtiyacım var, çok korkuyorum."

"Felix uyanacak."

"Felix lütfen uyansın." dedi Changbin, Jeongin'in göğsüne doğru düşen başı ile Jeongin kollarını ona sardığında bunu bekliyormuş gibi daha da şiddetli ve kendini tutmadan ağlamaya başlamıştı.

Neler yapması gerektiğini bilen fakat yapamayan Jeongin onun ağlaması ile kendini tutmadan gözyaşlarını bıraktığında Changbin onun kollarına tutunuyordu. İyi şeyler duymaya ihtiyacı vardı dediği gibi, iyi şeyler duymaya, ameliyat bitene kadar kendini oyalamaya ihtiyacı vardı.

Kendini kandırmak istiyordu, gerçeği görmemek.

O Jeongin ile ağlarken, Hyunjin oturduğu yerde aniden tutulan eliyle kafasını çevirip yanındaki Jisung'a bakmıştı. Jisung parmaklarını parmaklarına geçirip elini kaldırdı ve tutarak onu omuzuna yatırdı.

"İyi düşünelim," dedi sakin bir ses tonuyla. Hyunjin'in yanağını sevdi. "İyi düşünelim, iyi olsun."

"Jisung."

"Hım?"

Onun kısık ses tonu ile Hyunjin cevabını yanağındaki eli tutup dudaklarına getirerek ve oraya bir öpücük bırakarak vermişti. Jisung'un elini tutup geri yanağına koyduğunda Jisung ona daha sıkı sarıldı.

Saatler sonra çıkan doktorlar sonunda bir haber verdiğinde ilk ayaklanan Chan'dı. "Felix nasıl, lütfen iyi deyin. Lütfen, lütfen buna çok ihtiyacım var."

haru haru, minchan hyunsung ✓ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin