Geçen sene kaydını donduran Felix bu sene yine devam ederken, Jeongin yine dersler yüzünden oflamaya başlamıştı ama bu sefer onu öperek susturan bir Changbin vardı. Yine Changbin ile ders çalışma rutinlerine dönmüşler, canları sıkıldığında da dışarı çıkar olmuşlardı.
Kışın finallerde gelmiş mola veren ikili yine kütüphaneden çıkmış ve yan taraftaki duvarın oraya Jeongin çökmüş, Changbin de hemen yanında duvara yaslanmıştı.
Jeongin kabanını dizlerine sarıp başını yanında duran Changbin'in bacağına yasladı. "Changbin?"
"Efendim bebeğim?"
"Bugün beni hiç öpmedin."
"Ne?" diyen Changbin gülmeye başladığında Jeongin iç çekti. "Gülme ya, bence çok güzel bir sebepti."
"Bugün ilk görüşmemiz kütüphanede olduğu için öpmemiş olabilir miyim?"
Bu sorusu ile Jeongin kafasını kaldırıp ona bakmış ardından da gözlerini kısıp yumruğunu Changbin'in bacağına geçirmişti. Changbin de yerden ayağını kaldırıp onun kabanına bastırarak zaten çökmüş bedenini kara devirdiğinde "Ya!" dedi Jeongin bağırarak.
"Kötü adam!"
Kabanını temizleyip tekrar eski pozisyonuna gelmiş, Changbin gülerken de cebinden telefonunu çıkarmıştı. "Poz ver!" diye haber verdiği gibi kocaman sırıttığında yine Changbin'i hazırlıksız yakalamış, Changbin eğilip onun burnunu sıkmıştı.
"Çok komik çıktın!"
"Haber ver dedim kaç kez değil mi? Galerin böyle dolu."
Aslında şikayetçi değildi, Jeongin'in telefonu böyle kendi yüzüne yaklaştırıp gülümseyerek çekmesi çok hoşuna gidiyordu.
Jeongin kıkırdadı. "Tamam poz ver."
Changbin bununla beraber ona daha çok yaklaşıp yanağını yanağına yaslamış, kendisi bilerek ciddi dururken Jeongin kocaman gülümsemişti. Jeongin ile zıtlıkları yan yana gelince hoş bir hal alıyordu.
Kendisi sevgilisinin elinden telefonu alıp fotoğraf çekme görevini üstlenirken Jeongin fırsattan istifade yapıp onun yanaklarını tuttu ve sıkıca öpmeye başladı. Changbin bu anı çekmek yerine videoya almış, Jeongin "Öpücük depolaması!" dedikten sonra onun yüzünü öpmeye devam etmişti.
Sevgilisinin dudağına bıraktığı öpücükler en sonunda odağını tamamen kendine çektiğinde telefonu cebine atıp Jeongin'in alt dudağını kendi dudakları arasına aldı. Ona uzun bir öpücük vermiş, ardından birkaç minik öpücük bırakmış ve sonra da derse dönmeleri gerektiği için ikisini kütüphaneye geri sokmuştu.
Son senesi olduğu için Jisung bu sene geçen seneye oranla katbekat daha yoğundu. Sürekli hastaneye gidiyor, eve gelince ders çalışıyor ve uyuyordu. Aynı evde olmasalar Hyunjin ile bile zor görüşeceklerdi, zaten okul başlayalı ne Jeongin ile ne de Hyunjin ile ilgilenebiliyordu.
Evdeki herkes de çalıştığı için genellikle dışarıdan yiyorlardı. Hyunjin erkenden eve geçtiği için sipariş ettiği pizzaların parasını öderken eve doğru yürüyen sevgilisini gördüğü gibi gülümsedi, giden görevli ile pizzaları kenara bırakmış ve koşarak eve giren Jisung ile gülmüştü.
"Kardan adam olmuşsun."
"Çok soğuktu, çok üşüdüm, çok üşüdüm." Jisung üstündeki montu ve atkıyı çıkardığı gibi hızla kollarını Hyunjin'in gövdesine sardı. Tüm vücudunu ona yaslamış, Hyunjin kollarını etrafına dolamıştı.
"Benim güzelim üşümüş, sana dedim değil mi geleyim diye."
"Ya... Yorulma istedim bir de hastaneye kadar ama şey," Kafasını kaldırıp ona baktı. "Alır mısın beni artık? Sıkıntı olmazsa senin için."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
haru haru, minchan hyunsung ✓
Fanfictionkaldın sen gitmedin, yok hâlâ bitmedin. odamda hayalin saklı bak.