0.9

3.9K 634 266
                                    

Evet siz bol bol yorum yapın, ben de bölüm atayım

***

Çok acı çekebiliriz...

Jisung'un kulağındaki kulaklıkta çalan şarkı ona tam da böyle diyordu, takım elbisesini giymiş, hazırlanmış, salonda oturmuşken bacaklarını kendine çekmiş elini etrafına sarmıştı.

Hyunjin odasındaydı, Minho hazırlanmış ve Jeongin'in hazırlanmasına yardım ediyordu bu sebeple şu anda tek başına alt katta oturmuş onları bekliyordu. Sözler kendini tekrarladığında yine 'çok acı çekebiliriz' kısmı geldiğinde gözleri merdivenden inen Hyunjin ile buluştu.

Hyunjin gördüğü çocuk ile yutkundu, Jisung'un gözleri ondan çekilmiş geri pencereye dönmüşken ona doğru ilerledi ve yanına oturdu.

"Ne dinliyorsun?"

Bu cümleyi duyan Jisung boşta duran kulaklığını tutup uzandı ve Hyunjin'in kulağına yaklaştırdı, parmak uçları tenine dokunmuş ardından da kulaklığı kulağına takmıştı. Elini geri hızla çekip yerine oturduğunda Hyunjin sözleri dinledi.

"Neden," dedi sözlere vurgu yaparken. "Çok acı çekebiliriz?"

"Zor bir dünyada yaşıyoruz," dedi Jisung. Kafasını önüne çevirdi. "Pembe hayallerle dolu bir şarkı yapmak yerine gerçekliğe vuruyor, ne kolay ki aslında? Cidden öyle, çok acı çekebiliriz."

İkisi konuşmadı, sadece susmuş şarkıyı dinlerken aşağı inen Minho ve Jeongin dikkatlerini çekti. Zaten çok geçmeden evden çıkmışlar, okula gitmişlerdi. Kalabalık Jisung'u gererken Hyunjin onları salonda bir yere oturttu. "Siz burada kalın, benim gitmem gerek şimdi."

Minho ona baktı. "Telefon, telefon, fotoğrafını çekeceğim telefon."

"Hayır."

"Telefon."

"Of!" Hyunjin ona telefonunu verdi. "Al."

Yanlarından hızla ayrıldığında gülüşen üçlü de yerlerine yerleşmişlerdi. "Çok yakışıklı olmuş!" dedi Jeongin. "Zaten Hyunjin hep yakışıklı ama bugün çok güzel olmuş, Prens gibi!"

"Hım," dedi Minho, gülümsedi. "Prens gibi olmuş."

Hyunjin kendi sınıfı ile sahneye çıkarken de diplomasını alırken de kardeşleri onu gülerek izliyordu, Minho onun lisedeki sürekli kavga eden halini düşününce şimdi gururlanmadan edemiyordu.

Yanlarında olmasa bile Hyunjin çok güzel büyümüştü, dolan gözlerini kırpıştırdı.

Elinde kamera ile gülerek dururken Hyunjin güldü, sonra bağırdı geriye doğru, sayıları saydı ve kepi havaya fırlattı. Jisung gülümsemeden edemedi, kendisi için de bu anın gelmesini çok istiyordu ve Hyunjin adına çok mutlu olmuştu.

Çalışmış, dayanmış ve şimdi karşılığını almıştı.

Üstünde cüppesi elinde kepi ve belgeleri ile yanlarına gelen Hyunjin'e ilk sarılan Jeongin oldu. "Prens'im!" diyerek üstüne zıpladığında Hyunjin gülerek kollarını kardeşine sardı.

"Bebeğim benim."

"Hyunjin kocaman olmuş! Hyunjin, Hyunjin, ben de kep atarım değil mi?"

"Hım," deyip yanaklarını sıktı Hyunjin. "Sen de atacaksın o kepi ama şimdilik çok çalışman lazım tamam mı?"

"Söz!"

Minho da kardeşine sıkıca sarıldı, ensesindeki saçları okşarken mırıldandı. "Tebrik ederim ve teşekkür ederim bu anı görmemi sağladığın için, seninle çok gurur duyuyorum. Kocaman olmuşsun, sanırım bunu bir kez daha fark ettim."

haru haru, minchan hyunsung ✓ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin