100 yorum ♡
***
"Şey, merhaba."
Jeongin'in gözleri direkt içeride olan ikiliyi bulduğunda Minho ile Hyunjin kafasını çevirmiş ve Jisung kapıyı açtığı çocuğa bakmıştı. Dolu gözleri üçünün de dikkatini çekerken "Changbin yaptı değil mi?" diye hızla yerinden kalktı Hyunjin.
"Öldüreceğim onu."
Bir anda dışarı çıkacakken "Hyunjin!" dedi Jeongin şokla, atılarak kollarını tuttu. "Ay iyiyim ben."
"Seni ağlatmış!"
"Ama şey..." Kollarını Hyunjin'e sardı. "Üzüntüden değil ki, mutluluktan. Yemin ederim ki öyle. Ben sana yalan söyler miyim hiç?"
Minho elini kalbine atıp duvara yaslandı. "Ödüm koptu."
"Ha..." dedi aydınlanma yaşayan Hyunjin, tam yumuşayacaktı ki geri kaşları çatıldı. "Neden mutluluktan ağlattı o seni?"
Direkt kardeşini kıstırdığında Minho elini kaldırıp onun dudaklarına bir tane yapıştırmış, Jisung da "Çocuğum nefeslenseydi bir," demişti. "Görmüyor musun Hyunjin hem kucağında çiçekler var, Changbin onu üzse o çiçekler durur muydu? Biz Jeongin ile üst kata çıkalım bir, Minho hyung sen de Hyunjin'i yatıştırır mısın?"
"Döverim tabii, seve seve."
Jeongin, Jisung'a döndü. "Evet evet, biz yukarı çıkalım."
Jisıng ile ikisi adeta koşarak üst kata çıkmışlar, Jeongin'in odasına girdikleri gibi de Jisung heyecanla ona bakmıştı. "Çiçek! Çiçek! Mutluluktan ağlamışsın, ne oldu!"
"Jisung!" Jeongin çiçeklerini kenara bıraktı, ellerini dudaklarına bastırdı. "Changbin beni öptü!"
"Ne!"
Jisung duvara tutundu. "Bayılacağım... Ben senin dudaklarından öptü kelimesini mi duydum... Kulaklarım da iyiydi gerçi..."
Onun bu heyecanlı tepkisi Jeongin'i daha da rahatlattı, Jeongin kıkırdayıp başını sallamış "Şey," demişti. "Beni sevdiğini söyledi, beni böyle sevdiğini ve değişmemem gerektiğini söyledi. Jisung, Jisung ben çok mutlu oldum."
"Jeongin..."
"Çok güzeldi..." dedi Jeongin yine hemen gözleri dolarken. "O kadar mutlu oldum ki... Sonra şey oldu, öptü beni. Hiç korkmadım, hiç yanlış gibi de gelmedi. Biz sevgili olduk hehe."
Jisung kollarını açtı. "Öyleyse tebrik sarılması!"
Onun tepkileri Jeongin'e çok iyi geliyor bu sayede yanlış bir şey yapmadığını fark ediyordu. Direkt koşa koşa Jisung'un kolları arasına girerek ona sarıldığında Jisung da sıkıca ona sarılmış, "Çiçeklerin çok güzel," demişti.
"Değil mi?" Jeongin çiçeklerini kucağına aldı. "Çok mutlu oldum, pembe pembe almış bir de. Ay, ben çok mutluyum ki! Changbin bana çiçek aldı."
"Ya ben seni yerim ki!"
Jisung anında üstüne atlayıp onu gıdıklamaya başladığında ikisinin de bağırışları odanın içinde yankılanmıştı. Uzun bir süreden sonra Jeongin pijamalarını giyip çiçeklerini suya koymuş, bu sırada da Jisung yatağında oturup onu beklemişti.
"Şimdi gelelim asıl meselemize," deyip ellerini birbirine vurdu. "Hyunjin'e ve Minho hyunga söylememiz gerek."
Jeongin onun elini tuttu. "Kızarlar mı bana?"
"Neden kızsınlar ki?" dedi. "Senin aşık olman onları mutlu eder, tabii Hyunjin sen başkasını ondan çok seversin diye kıskanıyor ama olsun. Ona da şirinlik yaparak söyleriz." Ekledi ilgiyle. "Bunu senin onlarla paylaşman çok iyi olacaktır."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
haru haru, minchan hyunsung ✓
أدب الهواةkaldın sen gitmedin, yok hâlâ bitmedin. odamda hayalin saklı bak.