Hava sabaha karşı düzelirken Minho çalan kapı ile koşarak aşağı inmiş ve açtığı gibi de gördüğü sevgilisinin boynuna atlamıştı. "Günaydın!"
Chan ona sarılarak içeri girdi. "Günaydın, biraz erken geldim sanırım."
Kıkırdadı. "Kahvaltı edecektik aslında." Bağırdı. "Hyunjin! Jisung! Jeongin! Hadi aşağı inin, geç kalacaksınız hepiniz!"
"Of ya of ya!" diye ilk serzeniş Jeongin'den geldi, Minho ona gülerken Chan'a döndü. "Kahvaltı ettin mi?"
"Şirkette yerim diye etmemiştim ama, kaçamadım sanırım."
"Kahvaltı etmeden gitmek yok." diye konuştu Minho. Chan'ı mutfağa çekerken Jeongin ilk önce Jisung'un odasına uğramış ve hâlâ uyuyan Jisung'u kaldırıp bu sefer de Hyunjin'i uyandırmıştı. "Ya geç mi yattınız, kalksanıza. Abi! Hyunjin kalkmıyor!"
Hyunjin yastığını kafasına bastırdı. "Lütfen bağırma ve git. Uyumak istiyorum."
"Of, ben mi gideyim işe Hyunjin?"
"Git."
Jeongin bağırarak odadan çıktı. "Abi! Hyunjin kalkmıyor hatta işe git diyor bana!"
Elini yüzünü yıkayan Jisung "Ben hallederim," demişti midesine giren kramp ile. Kendisine bakan çocuğa gülümsedi. "Sen git üstünü değiştir."
"Teşekkürler Jisung!"
Jeongin ona öpücük atıp odasına koştuğunda Jisung gülmüş ve küçük fakat hızlı adımlarla Hyunjin'in odasına girmişti. Kapıyı yavaşça aralayıp yatakta yatan ve yastığı ile de yüzünü kapatan Hyunjin'e güldü, yanına doğru ilerleyip usulca yere çöktü.
"Hyunjin."
Yastığı tutup onun yüzünden aldı ve kenara bıraktı. Hyunjin gözlerini açarak karşısındaki çocuğa baktı. Jisung bununla güldü, "Günaydın," diye mırıldanmış ve bileğindeki saate bakmıştı. "Biraz daha oyalanırsan geç kalacaksın ve kahvaltı etmek için vaktin olmayacak."
O oturduğu yerden kalkıp yatağa oturduğunda "Uyumak istiyorum," diye konuştu ve kollarını Jisung'un beline sararak başını dizine koydu Hyunjin. Jisung heyecanla derin bir nefes almış, Hyunjin ise ona daha sıkı sarılmıştı.
Bununla beraber Jisung elini saçlarına attı. "Geldiğinde erkenden uyu olur mu? Minho hyung ve Jeongin de rahatsız etmez seni."
"Jisung?"
"Efendim?"
"Hâlâ sen misin diye kontrol ettim, bir şey yok."
Bunu beklemeyen Jisung bir anda kahkaha attığında Hyunjin onun gülüşü ile gülmüş ve istemeye istemeye tek elini yatağa koyarak oturur bir pozisyona gelmişti. Bu sayede Jisung ile birbirlerine bakarlarken Hyunjin elini kaldırıp onun alnına düşen saçlarını yanlara doğru çekmiş ve pes ederek kafa sallamıştı.
"Kalkalım bakalım."
Bununla Jisung güldü, ilk önce o ayaklanmış ardından da Hyunjin ayaklanırken art arda odadan çıkmak üzere yürüyorlardı ki Hyunjin bir elini arkasından beline doladı ve sevgilisini kendine çektiği gibi sarıldı.
Sarılmayı beklemeyen Jisung gülerek onun ellerine tutunup "Hyunjin," demişti ki Hyunjin onu havaya kaldırıp bağırtmış, sonra da gülüp geri çekilmişti.
Aşağı sırayla inen üçlü Chan'a selam vermiş, "Ee," demişti Hyunjin kahvesini içerken. "Kafeden ne zaman ayrılıyor ve üniversite sınavına hazırlanıyorsun?"
Minho omuz silkti. "Unuttum ki her şeyi, bir buçuk yılda hallolacak bir şey değil."
Chan kafa salladı. "Hallolacak bir şey, öğretmen tutarız ya da bir kurs. Burada bırakmayacaksın değil mi?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
haru haru, minchan hyunsung ✓
Fanfictionkaldın sen gitmedin, yok hâlâ bitmedin. odamda hayalin saklı bak.