KARANLIK +18 (Tamamlandı)

44. { "Mutluluğun İçindeki Karanlık" }

Sara yeni güne gözlerini açtığında yanında Pars'ı görememişti. Bu duruma alışık olduğu için artık yadırgamıyordu. Duşa girmek için yataktan kalktığında komodinin üstünde küçük bir notla yerdeki büyük kutu gözüne çarptı. Notu eline alıp baktığında notun Pars'tan olduğu yazıyordu.

Merakla notu okumaya başladı;

'Önemli bir işim çıktığı için acil çıkmam gerekti. Yorgun olduğunu düşündüğüm için seni uyandırmak istemedim. Akşama bunu telafi etmek için sana güzel bir sürprizim var avukat. Kutuda akşam için giyebileceğin kıyafetler var. Akşam üzeri seni alması için birisini yollayacağım.'

Sara son cümleyi okuyunca şimdiden süprizi merak etmişti. Pars'ın böyle bir jest yapacağını düşünmediği için heyecanla akşamı bekleyecekti. Yerdeki büyük kutuyu açınca kıyafetleri tek tek çıkararak yatağın üzerine koydu. Eğer Pars kıyafet olayını düşünmeseydi Sara yanında yatak pijamalarından başka bir eşyası olmadığı için mecburen onlarla gidecekti.

Duş almak için hazırlanırken gözü pencereye takıldı. Yılın ilk karının yağdığını görünce, içinde çocuksu bir coşku canlandı. Pencere'yi açıp baktığında şiddetle yağan karın kumsalı çoktan karla kapladığını gördü.

Karlı havanın kokusunu, karın yağışını izlemeyi çok seviyordu. Son zamanlarda olabilecek en güzel şeydi bu. Karın tadını çıkarmak için hızla duşunu alıp kahvaltı yaparak kendisini çocuksu bir sevinçle dışarı attı. Kumsalın karla kaplanışı, kar tanelerinin denize düşerken oluşturduğu muazzam manzara ile adeta gözleri kamaşıyordu. Kollarını iki yana aşarak etrafında dönerken Pars'ın köpeği Meks, koşarak yanına geldi. Sara'yla oynamak için etrafında koşuşturuyordu. Sara meks'in mutluluğunu görünce eğilerek onu sevmeye başladı. Malikanede geçirdiği süre boyunca meks ona arkadaşlık yapmış yapmaya da devam ediyordu.

Sara bir süre Meks'le oynadıktan sonra soğuğu iyice iliklerine kadar hissetmeye başlamıştı. Daha yeni duşta aldığı için hastalanacağını düşünerek tekrar malikaneye döndü. İçinin ısınması için kendisine filtre kahve yaparak yanan şöminenin yanındaki rahat koltuğa oturdu. Meks'te koşarak yanına gelip ayak ucuna kırıldı. Sara kendiyle baş başa kalınca dünden beri içini kemiren, Mert'in ölümünü, bir an olsun aklından çıkaramıyordu. Ölümüne sebep olma gerçeği, düşüncesi dolayı zar zor bastırdığı duygularda artık yavaş yavaş yüzleşmeye başlamıştı.

İçine girdap gibi çekildiği bu karanlık kendisine yapılanlardan sonra ona soğuk kanlı olmayı acımasızlığın ne demek olduğunu öğretmişti. Mert'in ölümü her ne kadar kendi ellerinden olsada bunu Mert ısrarla ve zorla kendisi sonuçlandırmıştı. Mert'in ölümüyle Azra'nın durmaksızın üstlerine saldıracağınıda çok iyi biliyordu. Ama Sara artık Azra'nında çok iyi bilmesini istediği bir şey vardı. Sara eski Sara değildi.

Hazırlıkları bitince Kendisini almaya gelen korumanın Ateş olduğunu gördü. Ateş onu Alp'in düzenlediği kadın pazarlama işinden kurtaran gençti.

Şaşkınlıkla, "Ateş?" diye seslenince Ateş tebessüm ederek;

"Abla nasılsın?" diye sordu. Sara şaşkınlık ve mutluluk içinde;

"İyiyim. Asıl sen nasılsın ablan nasıl? Bende kendime geldiğimde sen ve ablanla görüşmek istiyordum."

"Abla senin sayende Pars abi benim elimden tuttu. Beni işe aldı. Ablamla beni üniversiteye yazdırdı." diyince Sara'nın şaşkınlığı artmıştı. Pars'ın içinde iyi birisinin var olduğunu biliyordu ama kendisi kurtaran gencin hayatına dokunacak kadar ince ve düşünceli olduğunu düşünmüyordu. Duygulanarak;

"Çok sevindim ve hiç merak etme Alp elimizde hak ettiği cezayı alacak." dedikten sonra arabaya binerek yola çıktılar. Sara yol boyu nereye gittiklerini sorsada emre Pars'tan kesin talimat aldığı için cevap veremiyordu. Uzun bir yolculuğun sonunda ormanlık alana girerek yol aldıklarında Sara nereye gideceklerini anlamıştı. Tahmin ettiği gibide olmuştu. Burası bir dağ eviydi. Ama daha önce Pars'ın onu getirmediği bir dağ eviydi. Pars'ın bu kadar evinin ve servetinin olması artık Sara'nın gözünü korkutmaya başlamıştı. Ama Pars'ın ne iş yaptığını bile bile ona engel olamayacağı bir şekilde kapılmıştı ve geri dönmek için artık çok geçti. Hem kendiside artık bu karanlıktaydı. Hemde sırılsıklam Pars'a aşık olmuştu.