32- {~ Yemin Töreni ~} +18

16.2K 300 92
                                    

Malikanenin önüne geldiklerinde Gökçe limuzinden inerken Sara bir an durdu. Her şeyin başladığı, Pars'ın kendisini tutsak ettiği zorla getirdiği bu malikaneye şimdi kendi isteğiyle gelmesi onun için kolay değildi bu durum karmaşık duygular hissetmesine neden olmuştu. Limuzinden inip malikaneye girene kadar, yürüdüğü yollarda yaşadıkları gözünün önüne geliyordu.

Davetliler görkemli malikaneye giriş yaptıktan sonra kırmızı halıda yürürlerken onlara loş bir ışık ve sakin bir piyano melodisi eşlik ediyordu. Bununla birlikte kapının hemen yanında davetli karşılama komitesi bulunuyordu. Davetlilere kendileri için hazırlanmış özel masalara giderken, bizzat eşlik ediyorlardı. Kırmızı halının bitimi yemin töreninin yapılacağı büyük salona çıkıyordu. Büyük salonda artık loş ışık ve sakin piyano melodisi yerine canlı müzik ve aydınlatma sistemi devreye giriyordu.

Sara büyük salona girdiğinde adeta gözleri kamaşmıştı. Her şey aşırı gösterişli ve yoğundu. Devasa avizelerden özel dizayn edilmiş masalara kadar ki davetlilerde bu gösterişten daha az gösterişli değillerdi. Burası adeta gösterişin boy gösterdiği herkesin kendini sergilediği bir yer gibiydi. Masaların hepsi neredeyse dolmuştu. Sara kendileri için hazırlanan masaya giderken, yanından geçtiği masalarda oturan kişilerle göz göze gelmemeye çalışıyordu. Çünkü bazı kadınlar hiç bozuntuya vermeden kıskanç bakışlarını ona yöneltiyordu.

Sara ve Gökçe kendileri için hazırlanan masaya geçtiklerinde yanlarına Demir gelerek oturduğunda masada yoğun bir muhabbet havası oluşmuştu. Sara Gökçe ile olan durumları hakkında Demiri epeyce bir sorguya çekmiş ondan Gökçenin iyiliği için bir sürü söz almış. Hatta tehdit bile etmişti. Demir her zaman ki gibi güler yüzüyle Sara ne diyorsa onaylıyordu. Çünkü Gökçeyi seviyor onu üzecek bir şey yapmayacağını biliyordu. Saranın endişesini çok iyi anlıyor. Sara'nın içinin rahat ettirebildiği kadar ettirmeye çalışıyordu. Sara'nın Demirle bir problemi yoktu. Malikanede zorla tutulduğu zamanlarda yüzünü güldürebilen tek insan oydu. Onun iyi bir insan olduğunu düşünüyordu. Bulunduğu karanlık dünyasında ne kadar iyi olabilecekse o kadar iyi.

Bir süre sonra Sara loş ışığın altından çıkarak, Salona giriş yapan Pars'ı gördü. Göz göze geldiklerinde Pars Sara' birden görünce ona karşı içinde bastırmaya çalıştığı o yoğun duygu dışarı çıkıp vücuduna yansımaya başlayınca kasılmıştı sakinleşmek için derin bir nefes almıştı. Sara ise hızlanan nefes alış verişini yavaşlatmak için duruşunu düzeltti. Her ne kadar inkar etseler de içlerinde birbirlerine karşı hissettikleri duygular o kadar yoğundu ki vücutları ve mimikleri istemeselerde birbirlerine karşı konulmaz çekimlerinden dolayı ele veriyordu.

Parsı görmemiş şimdi onu gördüğünde ise avuçları terlemeye başlamış içinde heyecan hissetmişti. Taki Milano'yla kol kola görene kadar. Bu heyecan hızla tarifsiz bir acıya dönüşmüştü.Bu acı Milano'nun yanındaki masaya sırıtarak oturmasıyla öfkeye dönüştü. Biraz daha sırıtırsa Sara yüzünü öyle bir masaya çarpacaktı ki estetikle düzeltilemeyecekti. Sara dikkatini toplamaya çalıştı. Buraya gelme amacını kendine hatırlatıp duruyordu.

İlerleyen saatlerde gecenin en önemli kısmına yemin törenine gelinmişti. Işıklar hafiften karartılarak kürsünün olduğu yer aydınlatılmıştı. Kürsüye ilk çıkan Keremin ve Parsın babası Akif Kahramanoğlu'ydu. Tüm yetkilerini eşit derecede Pars ve Kereme verdiğini açıkladıktan sonra kısa bir konuşma yaptı. Ardından kürsüye Kerem çıktı konuşmasını yaptıktan sonra sıra Parsa gelmişti. Sara dikkatlerin Pars'ın üstünde olduğu esnada kameraların bulunduğu güvenlik odasına gitmek için masadan kalktı. Merdivenleri çıkacakken Parsın babasının kürsüden; 'Oğlum Pars Kahramanoğlu'yla Milano Hilton un nişan haberini sizlere duyurmaktan büyük mutluluk duyarım.'' dediği sözleri kulağında yankılandı. Olduğu yerde kala kalmıştı. Şaşkınlıkla arkasını dönerek kürsüye baktı. Parsla göz göze geldiğinde ilk defa Pars'a aşık olduğu için pişman olmuştu. O an duygusuz olmak istemişti. Duyguların insanı var etmesinden ölesiye nefret etmişti. Kontrol edemediği duygusunun onu var etmesi korkunçtu ve bu duygu onun sonu olabilirdi. Çünkü daha önce böyle bir acı hissetmemişti.

Dizlerinin titrediği hissetti ama vazgeçmeyecekti. İşini halledip bu lanet yerden bir an önce gidecekti. Yürürken gözlerinin dolduğunu anlayınca gözlerini kapatarak derin bir nefes aldı. Ağlamamak için çantasını sıkıyordu. Merdivenleri çıkarak en üst kata ulaştığında aşağıdaki olaydan dolayı zihni iyice bulanmıştı. Hangi oda olduğunu kestiremiyordu. Zaten bir kez girmişti ve bir çok oda vardı.

İlk odaya girmeye karar verdi. kapıyı açtığında oda çok karanlıktı ışığı açmak için bir türlü düğmeyi bulamıyordu ki bunada gerek kalmamıştı. Odaya iki kapıdan giriş yapılıyordu ve Pars diğerinden girerek düğmeye bastığında karanlık odadaki floresanlar tek tek yanmaya başladı. Sara Parsı karşısında görünce irkildi. Pars ise sert bakışlarını Sara'ya yönelterek ona doğru yürürken adım sesleri odada yankılanıyordu.

Pars; "Korkusuzca! Her defasında! Bana meydan okuyorsun. Artık durmalısın Avukat!" dediğinde Sara'nın dibinde durdu. Saranın bileğine parmak uçlarıyla dokunarak boynuna kadar parmaklarını gezdirdi. Daha sonra elini Sara'nın çenesinde koydu ve çenesini iyice kavrayarak kendine doğru çekti.

"Bir yerde durmak gerek.-burnunu Sara'nın boynunda gezdirdiğinde o eşsiz kokusunun büyüsüne kapılmaktan kendini alıkoyamıyordu. Şehvetten boğuklaşan sesiyle-Ama sen durmuyorsun!" dediğinde diğer elini Sara'nın beline narince doladı.

"İkimizin sonu olacaksın!-bir an susarak burnunu Sara'nın boynuna sürttü-İçimde tutmaya çalıştığım ateşi körüklüyorsun. Yapma! İkimizi de yakıp kavurduğunda artık çok geç olacak."

Sözü bittiğinde Saranın narince tuttuğu belini sıkıca kavrayarak Sara'yı yüzü duvara, sırtını kendi göğsüne gelecek şekilde duvarla arasına sıkıştırdı. Sara ensesinde Pars'ın nefesini her hissettiğinde ürperiyor karşı koyamadığı şekilde onu istiyordu ama o başkasıyla nişanlanıyor Sara'yla arasında bir şey olmadığını öne sürüyordu. Ayriyeten şuan yapması gereken önemli bir işi vardı. Anın büyüsüne kapılmamaya çalışsada Pars durmuyordu. Ayaklarıyla Sara'nın bacaklarını aralayarak kendini Saraya bastırdığında Sara'nın ağzından küçük bir çığlık çıktı.

Pars Sara'ylayken yaşadığı tüm duyguları doruklarda yaşıyor. Ona tekrar tekrar sahip olmak istiyordu. Kadını şu an tam yanındaydı. Kimse umurunda değildi. Sara karşılık verirse kendini daha fazla tutamayacaktı.

Sara Parsa dönerek sırılsıklam aşık olduğu adamın gözlerinin içine usulca bakarak;" Yaşadığımız ve yaşayacağımız şeye anlam yükleme." dedi ellerini Pars'ın göğsünde gezdirerek. Dudağına dudağını yaklaştırarak Fısıldadı.

 Dudağına dudağını yaklaştırarak Fısıldadı

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

"Ben senin sadece avukatındım. Başka hiç bir şeyin değil. Pars Kahramanoğlu." diyerek Pars'ın kendisini tek başına bıraktığı o karanlıkta şimdide o Pars'ı bırakmıştı.

KARANLIK +18 (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin