Sara tüm gece stresten uyuyamamıştı. Gün doğumunda ise içi hafiften geçmeye başlamış uykuya yenik düşmüştü. Gümbürtüyle kapının çalmasıyla hafiften gözlerini araladı. Duvarda ki saate bakınca hızla yataktan doğruldu. Öğlen olmuştu. Bu saate kadar uyumamalıydı. Gökçey'le konuşup Türkiye'ye geri dönmesi için onu ikna etmeliydi. Kapıyı çalanın Gökçe olduğunu umarak koşar adımlarla kapıya açtı. Karşısında Pars'ı görünce anlık utandı. Çünkü yataktan kalktığında kavgadan çıkmış gibi görünüyordu. Dağınık saçlarını düzelterek üstünü çekiştirdi. Pars Sara'nın bu hareketine tebessüm ederek;
"Günaydın avukat."dedi.Pars'ın elinde tuttuğu kurşun geçirmez yeleğe baktı.
"Günaydın Pars."
"Öğlene kadar odadan çıkmayınca- elindeki yeleği göstererek- bunu getireyim dedim. Gece ki sevkiyat için bunu giyeceksin ona göre kıyafetini seçersin."
Sara yeleği alarak teşekkür etti. Pars gidecekken;
"Gökçeyi gördün mü" diye sordu. Bir elini cebine koyan Pars kaşını kaşıyarak;
"Demirle birlikte dışarı çıktılar." dediğinde şaşırarak;
"Peki tamamdır." diyerek kapıyı kapattı.
Gökçeyi aramak için telefonunu aramaya başladı. ona sinirlendiği için gözünün önündeki telefonu görmemişti. Kısa bir arayışın ardından telefonu bulunca Gökçeyi aradı. Telefonu bir kaç kez çaldıktan sonra telefonu açan Gökçe;" Günaydın uykucu..."Sara Gökçe'nin sözünü bitirmesine izin vermeden;
"Nerdesin Gökçe sen? Buraya gezmeye mi geldin? hemde tehlikeli adamlar peşimizdeyken üstüne başka bir mafya lideriyle." Tek nefeste söylemişti bu cümleleri.Gökçe derin bir nefes alarak;
"Sakin ol Sara. Akşamki sevkiyat için stresini azaltmak istedim. Bu yüzden pastaneye en sevdiğin pastayı almaya gittik. Sen uyanmayınca Demir'den rica ettim oda götürdü. Geliyoruz." Sara biraz olsun sakinleşince elini alnına koydu.
"Çok fazla stres içindeyim. O yüzden kusura bakma ve olabildiğince çabuk gel bekliyorum." diyerek telefonu kapattığında banyoya girdi.
Lavabonun iki yanından tutarak aynaya baktı. Hak için ettiği yemine ihanet ederek bu geceden sonra masum biri olmayacak belkide her aynaya baktığında kendinden nefret edecekti. Girdap gibi çekildiği bu karanlığın içinden çıkmak için artık çırpınmıyordu. Çırpındıkça dahada dibe battığını anladığı için sadece kurtulmayı bekliyordu.
Aşağı indiğinde salonda ki büyük masada oturan korumaları gördü. Hepsi pür dikkat Pars'ı dinliyordu. Sara'da kahvaltı yerine kendisine sadece bir tane kahve alarak masada ki boş sandalyelerden birine oturdu. Pars gece ki sevkiyatın yapılacağı alanın haritasını çıkarttırmış, bölgeyi gösteriyordu. Herhangi bir aksiliğin çıkması halinde yapılacakları belirtiyordu.
Uzun kollu beyaz gömleğini dirseklerine kadar kıvırması sonucu kasları dahada belirginleşmişti. Ciddiyetini 1 dk dahi olsa bozmadan konuşuyordu. Pars'ı ilk defa bu kadar konuşurken görmesi hoşuna gitmiş onu bu vaziyette sabaha kadarda dinleyebilirdi. Pars'ın şuan ki duruşu konuşması neredeyse tüm kadınları etkileyecek durumdaydı. Sara Pars'ı süzerken daha önce görmediği bir dövmesini gördü. Tanıdık gelen bu dövmeyi daha önce bir yerde daha gördüğünü anımsadı ama nerde gördüğünü çıkartamadı. Dövmeye daha dikkatli bakarken Demirle Gökçe'nin kahkalar eşliğinde içeri girmesi Sara'nın dahil salondakilerin gözleri üzerlerine çekilince Pars masadan kalktı. Demire;
"Beni takip et " diyerek üst kata çıktı. Sara ile Gökçe de bahçeye çıktı. Sara istemsiz bir kahkaha patlatarak;
"Demirle iyi anlaştınız."diyince Gökçe mahcup bir tavırla;
"Yani eğlenceli biri ama az önceki durum olmasaydı iyiydi. Görmedikte sizi ya." diyerek yüzünü astı. Sara bir umutla;
"Neyse olan oldu artık vakit kaybetmeden şu bileti alsak mı?" dediğinde Gökçe sinirle;
"Bu konunun kapandığını sanıyordum. Bence boşuna kendini yorma. Sensiz hiç bir yere gitmeyeceğimi biliyorsun." dedi. Sara iç çekerek;
"Gökçe sana şaka mı geliyor." Gökçe Sara'nın dediğini duymamış gibi yaparak;
"Demirle Pars geliyor."dedi. Sara Demire baktığında Pars'tan fırça yediği her halinden belli oluyordu. Pars Sara'ya;
"Malları almaya gidiyoruz. Bir sorun olursa beni ararsın." dedikten sonra arabaya doğru yöneldi. Demir hiç bir şey demeden Parsı takip etmişti. Sara ile Gökçe'de Sara'nın kaldığı odaya çıkarak beklemeye başladılar.
***
Gece yarısı olmuş Pars'la Demir daha gelmemişlerdi. Gökçe ise bir türlü sakinleştiremediği Sara için papatya çayı hazırlamak üzere aşağı indiğinde odanın içinde dört dönen araba sesini duyunca koşarak balkona çıktı. Nihayet Pars ve Demirin geldiğini görünce o an biraz olsun sakinleşmişti. Odadan çıkmadan önce son hazırlıklarını kontrol ederek kapıyı açtığında Parsı karşısında dikilmiş bir halde buldu."Ne kadar hızlı çıktın merdivenleri."
Pars hiç bir şey demeden Sara'yı bileğinden tuttu. Kendisine doğru çektiğinde Pars'la göz göze gelen Sara'nın kalp atışları hızlanmıştı. Pars Sara'dan izin almayarak ellerini Sara'nın bluzunun içine soktu. Parsın ne yaptığını anlamaya çalıştığı için tepki vermedi. Gözlerini gözlerinden ayırmadan ona baktı. Buz kesilmişti adeta hareket edemiyordu. Pars'ın,"Tamamdır." diyip ellerini Sara'dan çektiği an Sara'da havada kalan ellerini indirdi.
Pars,"Yelek tam oturmuş." diyince. Sara anlamıştı ne yaptığını. Pars ciddi bir tavırla; "Çok dikkatli olmalısın!."dedi.
"Biliyorum." Pars'ın gözleri Sara'nın dudaklarına kaydığında hafif aralanmış pembe dolgun dudaklarını doyumsuzca öpmemek için geriye çekilerek;
"Seni her daim izliyor olacaklar Korkma." Sara bir an duraksayarak;
"Sen gelmiyor musun?" diye sordu.
Pars; "Bu akşam çok önemli bir görüşmem var. Ama merak etme Demir senin yanında olacak." dedikten sonra Sarayı orda tek başına bırakarak aşağı indi. Pars'la Sara'nın konuşma seslerine uyanan Gökçe Sara'nın yanına gelerek;
"Papatya çayı ?" diye bardağı uzattı. Sara cevap vermeyince;
"Hey duymuyor musun?" diyerek dürtmeye başladı."
"Ha... ." dediğinde aklı Pars'ta kalmıştı. Demirin aşağı kattan;
"Sara hazırsan çıkalım yol uzun sürecek." demesiyle Gökçe'nin elinde tuttuğu civcivli kupayı alarak aşağı indiler.
Bahçeye çıktıklarında Pars'ın yanında zayıf,uzun Sarı saçlı oldukça zarif bir kadının olduğunu gören Sara Pars'ın az önce önemli bir görüşmem var dediği kişinin bu kadın olduğunu anladı. Hem sinirlenmiş hemde kırılmıştı. Tehlikeli bir görevdi. Ve ilk defa böyle bir işe karışıyordu. Pars'ın yanında olmasını isterdi ama Pars onu değil yanında ki kadını seçmiş gibi görünüyordu.
Pars kadına kolunu uzatınca kadın koluna girdi ve Sara'nın elinde tuttuğu civcivli kupaya küçümseyerek baktı. Sara bunun üzerine kupayı kadının gözüne sokarcasına havaya kaldırdı. Pars'ın gözlerinin içine bakarak bir yudum aldığı çayı Gökçey'e uzatarak;"Sakın beni merak etme Gökçe. Demir yanımda olacak! ondan daha iyi koruyu olamazdı." dediginde iğneleyici bakışlarını Pars'a yöneltti. Sara'nın bakışlarından anlayan Pars bir şey demeden kadınla arabaya doğru yürümeye başladı. Gökçe Sara'ya sarılarak;
"Sana güveniyorum. Her zaman ki gibi bunuda başaracaksın."dediğinde Sara Gökçe'nin dedikleri duymuyordu. Aklı ve gözleri Pars'taydı. Pars'la kadın araba binip gözden uzaklaştıklarında Demir ve Sara'da arabalara binerek sevkiyatın gerçekleşeceği limana doğru yola çıktılar.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KARANLIK +18 (Tamamlandı)
Misteri / ThrillerPars'ın tanıdığı ve içinde var olduğu, Sara'nın tanımadığı ve içinde yok olduğu bu karanlıkta ikisinin yolları kesiştiğinde, karanlık hiç bu kadar acımasız ve tehlikeli olmamıştı.Sara'nın karanlıkla tanışması büyük bir savaşın başlamasına neden olur...