Pars arabayı göl evinin önüne çektiğinde Sara'ya bakarak; "Neyi bekliyorsun? İnsene aşağı"dedi.
Sara bir şey demeden arabadan indiğinde arabanın kapısını olabildiğince sert çarparak cevap vermiş oldu. Kollarını önünde bağlayarak ayakta dikilmeye başladı. Pars evin kapısını açarak Sara'ya baktı;"Geceyi orada dikilerek mi geçirmek istiyorsun?" diye sordu.
"Oradan bakınca başka bir şansım varmış gibi mi görünüyor? Neden beni buraya getirdiğini bilmek istiyorum ve cevabını almadan da o eve girmeyeceğim!"
Pars bıkkın bir tavırla; "Sen bilirsin o zaman, geceyi burada geçirmenin çok güvenlik olacağını söyleyemem." diyerek evin içine doğru yürümeye başladı. Sara etrafına baktığında Pars'ın haklı olduğunu içten içe biliyordu eve girmek istemese de istemeden içeriye girmek mecburiyetinde kaldı. Salondaki koltuğa oturarak yorgun ve bıkkın bir halde;
"Pars gerçekten isteyeceğim son şey şu an burada olmak." dedi. Pars viski bardağını Sara'ya uzatarak;
"Seni buraya rahatlaman için getirdim" diyerek yanına oturdu. Viskisinden bir yudum aldıktan sonra Sara'nın gözlerinin içine derin derin bakarak;
"Kendimi bildim bileli babam bu karanlık dünya'nın içindeydi. Beni 18 yaşına kadar işlerine karıştırmadı. 18 yaşına girdiğim gün bana ilk görevimi verdi. Daha çok toydum, o akşam kimsenin kolay kolay kaldıramayacağı şeyler yaşadım. -derken gözlerini Sara'dan kaçırdı- Yapmam gereken şey sadece malların olduğu bir depoyu korumaktı. Ve yalnız da değildim, babamın en güvendiği adamları da yanımdaydı fakat hiç beklemediğimiz anda çıkan çatışma sonucunda tam 12 tane adamımızı kaybettik. -viskisinden bir yudum daha alarak- Babam hepsinin cesedini tek tek bana taşıttı. En son cesedi arabaya yüklediğimde omuzuma dokundu ve bana;
"Bunlar bizim için öldüler, işte bizim hayatımız tam olarak bu. Eğer sana verdiğim görevi başarıyla yerine getirmiş olsaydın hayatta olacaklardı. Ellerine bulaşan bu kanla birlikte artık hayatına devam edeceksin, emrinde senin için ölümü göze alan daha niceleri olacak. Şu andan itibaren ya devam edeceksin bu yolda ya da çekip gideceksin ama unutma ki gidersen bu 12 kişinin kanı yerde kalıcak" dedi.
Pars bir an duraklayınca Sara Pars'ın gözlerinin içine baktı. Gördüğü şeyden anladı ki, Pars hala vicdan azabı çekiyordu. Sara Pars'ı böyle görmeye alışık olmadığı için içi sızlamıştı. O da viskisinden bir yudum alarak Pars'a eşlik etti.
"Her ne kadar o an tamamen şehri terketmek ve arkama bakmadan kaçmak istesem de içten içe o gece yaşananların asla peşimi bırakmayacağını ve içimdeki saf çocuğun o gece öldüğünü biliyordum. O gece kendime bir söz vermiştim. Ölen kişilerin intikamını alacak ve sonra kendime yeniden tertemiz bir sayfa açacak ve o yolda ilerleyecektim."
Yaktığı prosundan bir nefes aldıktan sonra;
"Çok küçüktüm böyle bir şeyi kaldırmak hiç kolay olmadı. Günlerce kendime gelememiştim ve her gece uyumadan önce o adamların yüzleri teker teker gözümün önüne geliyordu. Onların intikamını almak bir yana günlük yaşamıma normal bir şekilde devam dahi edemez oldum. Birkaç gün sonra babam beni bu göl evine getirdi. Birkaç gün burada beni kendime getirecek bazı telkinler verdi. Bu anlattıklarımı Demir ve Kerem'den sonra ilk bilen sensin."
Sara Pars'ın hayatındaki bu önemli olayı kendisiyle paylaşmasıyla biraz olsun rahatlamıştı. İkiside farklı zamanlarda aynı şeyleri yaşamışlardı. Pars viski bardağını masaya koyarak;
"Bu karanlık dünyayı benden sana yansıyan kadar tanıyordun. Şimdi ise karanlığın kendisiyle tanıştın. Hayatın eskisi gibi olmayacak ama bir şekilde devam edeceksin. Gün aydınlanınca doğayla iç içe olunca biraz daha iyi hissedersin." diyerek ayağa kalktı.
Sara Pars'ı ilk kez bu kadar kendisine yakın hissetti. Yaşadıkları kolay değildi ve bunları Sara'ya anlatması ona gerçekten güvendiğini gösteriyordu. Bu da Sara'nın içten içe mutlu hissetmesine sebep oldu. Artık kendini onunla iki yabancı gibi değil de daha yakınlaşmış hissetti. Yüzüne hafif bir gülümseme yerleşirken, ayağa kalkarak Pars'ın yanına gitti.
Soğuk ellerini narince Pars'ın boynuna doladı. Fısıltılı bir ses tonuyla;
"Teşekkür ederim," dedi. Pars afallayarak;
"Ne için?" diye sordu.
"Bilmem her şey için," dedi Sara ve devam etti. "Bana güvendiğin için, ne kadar bu kötülüğe beni sen bulaştırmış olsan da bir şeyleri toparlamaya çalıştığın için,"
Sara, ona bakarken Pars'ın gözlerinin parıldadığını görebiliyordu. "Ve bana bu kadar güzel baktığın için." Ardından parmak uçlarına yükselerek Pars'ın kulağına;
"Öp beni."diye fısıldadı. Nefesi Pars'ın tenine temas ettiğinde çok farklı bir şeyler hissediyordu. Daha önce yakınlaştığı kadınların hiç birinden şuan hissettiği hazzı alamamıştı. Sara adeta tüm benliğiyle hissediyor hissettiriyordu. Sara'nın yanında kontrolünü hiç olmadığı kadar kaybediyordu. Sara Pars'ın boynundaki elini yavaşca göğsüne doğru indirdiğinde gözleri kapalı sadece Pars'ı hissetmeye odaklanmıştı.
Pars Sara'nın kollarından tutarak kendisinden uzaklaştırdı.
"Biraz dinlensen iyi olacak avukat." dediğinde içinde deli gibi kopan fırtınaları bastırmaya çalışıyordu. Deli gibi Sara'yı istesede Sara'nın doğru zamanda bu kararı vermesini istiyor sonradan pişman olmasını istemiyordu.
Sara Pars'ın tepkisine çok sert çıkarak;
"Ne istediğini anlamıyorum. Bazen çok yakın bazen çok uzaksın. O kadın için mi tüm bu geri kaçışların." dediginde beyninden vurulmuşa döndü. Ciddi ciddi Pars'a bunları söylediğine inanamıyordu. Teni buz kesmiş yanakları alev alev yanıyordu. Utancından bir saniye daha Pars'la aynı ortamda durmamak için arkasını dönerek uzaklaşmaya çalıştığı esnada, Pars Sara'yı bileğinden yakalayarak hızla kendisine çekti.
Pars'ın bu hamlesiyle Sara sertçe Pars'ın göğsüne çarptı. Hızlanan nefes alış verişleri Pars'ın tenine değdikçe kendinden geçen Pars, iki eliyle Sara'nın yanaklarını avuçlarının içine alarak dudağına yapıştı. İlk öpücükten sonra çekilerek;
"Seni istememek bir yana seni düşünmediğim arzulamadığım bir günüm dahi olmadı." diyerek tekrar dudaklarına yapıştı. Elleri havada kalan Sara ellerini Pars'ın boynuna dolayarak nefesleri kesilinceye kadar doyumsuzca öpüşmeye başladılar. Nefeslerini düzene koymak için Pars alnını Sara'nın alnına yaslayarak;
"Değil o kadın, dünyadaki tüm kadınlar gelse senden başkasına yan gözle dahi bakmam."dedi. Sara Pars'ın bu cümlesiyle dudaklarına daha sert yapıştı. Pars Sara'nın bu hamlesiyle bacaklarını tutarak, kendi beline dolamasını sağladı. Elbisesi karnına kadar çıkarken, Pars'ın belinden daha sıkı kavramasıyla pantolonu altında sertleşen erkekliğini hissetti. Pars Sara'nın boynunu doyumsuzca öperken bor yandanda elleriyle Sara'nın kalçalarını sıkıyordu. Sara Pars'ın bu hareketleriyle göğüs uçlarından kadınlığına kadar yayılan bir ısı hissetmeye başladı.
Yatak odasına girdiklerinde Pars yavaşça eğilerek Sara'yı yatağa bıraktı. Gömleğinin düğmelerini tek tek açarken yatakta dudaklarını ve boynu kızarmış Sara'ya baktı. Yavaşca Sara'nın üzerine eğilerek bacaklarını iki yana ayırdığı esnada ayak bileğinden başlayarak bacak boyunca elini kadınlığına gelene kadar gezdirdi. Pars yatakta Sara'nın eşsiz vücuduna baktıkça direk ona sahip olmak istesede yavaş olmaya çalışıyordu.
Elbisesinin askılarını indirerek köprücük kemiğine öpücük kondurdu. Sara irkilirken elbisesini aşağı doğru çeken Pars dudaklarını Sara'nın adeta alev gibi yanan vücuduna her değdirdiğinde buz etkisi yaratıyordu. Sara aldığı hazdan dudağını ısırdığında ufak bir inilti çıktı. İkiside üzerlerindeki elbiselerden tamamen kurtulduklarında Pars Sara'nın bacakları arasına yerleşerek kafasını Sara'nın gögüslerine gömmüş dilini onun meme ucuyla adeta dans ettiriyor eliyle Sara'nın kadınlığını okşayarak altında kıvranan kadınına hazların en büyüğünü yaşatıyordu. Kendisini Sara'ya doğru bastırdığında Sara'nın nefesi kesilmiş gözleri fal taşı gibi açılmıştı. Duyduğu acı ile Pars'a sarılırken Pars Sara'nın ilki olduğunu anlamış daha yavaş ve sakin hareket etmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KARANLIK +18 (Tamamlandı)
Misterio / SuspensoPars'ın tanıdığı ve içinde var olduğu, Sara'nın tanımadığı ve içinde yok olduğu bu karanlıkta ikisinin yolları kesiştiğinde, karanlık hiç bu kadar acımasız ve tehlikeli olmamıştı.Sara'nın karanlıkla tanışması büyük bir savaşın başlamasına neden olur...