Hepsi Alev'i o vaziyette yerde ağlarken görünce birbirlerine bakakaldılar. Gökçe koşar adımlarla Alevin yanına gittiğinde onu zar zor yerden kaldırarak yatağa oturturken, Kerem anlık şokunu atlatınca sinirden titreyen elliyle belindeki silahı çıkarttıktan sonra koşarak aşağı indi. Sinirden tüm yüz kasları kasılan Pars ise belinden iki tane silah çıkarttı. Birini Sara'ya vererek Demire;
"Kızların yanında kal! diyerek odadan bir hışımla, aşağı inen Kerem'in peşinden gitti.
Sara Pars'ın eline tutuşturduğu silaha bakarken. Demir belinden silahını, cebinden telefonunu çıkararak adamlarıyla görüşme yapmak için pencerenin yanına gittiğinde, bir yandanda pencereden aşağıyı kontrol ediyordu. Sara ise elinde silahla olduğu yerde öylece bekliyordu.
Sara bebeği kaçıranın Azra olduğunu tahmin ediyordu. Azra'nın bebeği kaçırmasının kendisinden alacağı intikamın, bir parçası olduğunu düşünüyordu. Aşkamdan beri iki kez gördüğü silüetten şüphelenmesine rağmen, Pars'ın içini rahatlatmasıyla üstünde durmadığı için kendisine kızıyor, Parsın Mert'in ölümünden sonra Azra'nın yapacaklarını bildiğinden daha fazla önlem almadığı için şaşırıyordu.
Sara Pars'ın akşam kendisini rahatlatmasaydı belkide silüetin peşine düşeceklerini ve bu duruma gelmeyecekleri düşünceleri içinde kahrolurken, Gökçe ayakta öylece dikilen Sara'ya telaşla bakarak;
"Sara iyi misin?" diye sordu. Bir yandanda Alev'i sakinleştirmeye devam ediyordu. Sara Gökçe'nin seslenmesiyle irkilerek;
"Ha evet evet iyim. İyi." dedikten sonra önce elimdeki silaha sonra Demire bakarak;
"Demir benimle aşağı gelir misin?" diye sordu.
Demir telefonla konuşmaya devam ederken başıyla onaylayarak elinde tuttuğu silahla kapıya işaret edince, Sara önden Demir arkasından aşağı indiler. Gökçe Sara'nın bu hareketiyle bir şeylerin ters gittiğini anladı ama Alev'i orda o vaziyette tek başına bırakamadığı için yanlarına gidemiyordu.
Pars arabayı kullanırken göz ucuyla Kereme bakarak durumunu kontrol etti. Kerem'in sinirden kulakları ve gözleri kızarmıştı. Stresten sürekli bacağını oynatıyordu. Bebeğine bir şey olacak düşüncesi içini yakıp kavuruyordu. Tek kelime etmiyor. Ne yapacaklarını sormuyordu.
Pars Demir'i arayarak hopörleri açtı. Demir merdivenlerden inerken Boran'la konuşmasını bekleterek Pars'ın çağrısını açtı.
Pars, "Demir evin etrafını hızla kontrol et güvende olduğunuzu anladığın an. Kızlarla hemen evden çık. Kemal'le Emre yola çıktılar. Hareketli konumunu Kemal'e at. Buluştuğunuzda yolda kızları Kemal'e teslim et. Kızlar Kemal ve diğer korumaların oluşturduğu konvoyla Malikaneye gitsin. Sende Emre'yle yanımıza gel." diyerek telefonu kapattı.
Sara aşağıda Demir'i beklerken olduğu yerde duramıyor. Salonda tur atıyordu. Ellerini kollarını koyacak yer bulamıyordu. Elimdeki silaha baktıkça çıldıracak gibi oluyordu. Demir telefonunu kapatınca Demir'e bakarak sitem içinde;
"Akşam tam iki kez karanlık bir silüet gördüm. Pars'a bundan bahsettiğimde önemli bir şey olmadığını herşeyin kontrol altında olduğunu söyleyerek önemsemedi.- Sara olduğu yerde git gel yaparak- Bu kesin Azra'nın işi. Benden intikam almak için bebeği kaçırdı. Aklımı kaybedeceğim. Bu nasıl bir psikopatlıktır." diye yakınırken Demir Sara'nın dediklerinden sonra şaşkınlığını gizleyememişti.
Pars her zaman çok dikkatli ve tetik üstünde olurdu. Hataya tahammül edemez asla hata yapmazdı. Sara'nın bahsettiği olaydan hemen nem kapar üstüne düşerdi. Hemde Mert'in ölümünden sonra, Azra'nın üstlerine saldıracağını çok iyi bildiği halde. Ama bu sefer neden böyle bir hata yaptığını anlayamamıştı. Pars'ın bir bildiği olduğunu düşünüyordu. Çünkü genelde olayları ve yapacaklarını kendi içinde yaşar faaliyete kesin geçireceği zaman Demir'e söylerdi.
Demir Sara'yı sakinleştirmek için kolundan tutarak koltuğa oturttu.
"Sara önce bir sakin ol. Yukarıda Alevi burda seni sakinleştirmek için uğraşarak vakit kaybediyoruz." dediğinde Sara sinirden dolan gözleriyle Demir'e bakarak;
"Benim yüzümden!" diyince Demir iç çekerek;
"Evet dediğin gibi Azra olabilir. Ama bizim tek düşmanımız Azra olmadığı gibi bu ilk ve son saldırımızda değil." Sara Demir'in sözlerinden sonra ayağa kalkarak;
"O daha bir bebek." diyince Demir'de ayağa kalkarak;
"Düşmanlarımız o kadar acımasız ki çocuk, kadın, yaşlı dinlemez bizi en hassas noktamızdan vururlar. O yüzden şuan soğuk kanlı olup. Sakinleşmeye çalış. Ben evin etrafını kontrol etmeye çıkıyorum. Sakinleşince kızların yanına çık. Tamam mı?" diye Sara'dan onay beklerken Sara;
"Pars'la Kerem nerde?" diye sordu.
"Onlar orman yolunu baştan sona kontrole çıktılar. Şuan bizde tehlikede olabiliriz. O yüzden evin etrafını kontrol ettikten sonra buradan hemen çıkacağız. Kızlara söyle hızlı hazırlansınlar." diyerek kapıya doğru yürümeye başladı.
Sara Demir'in sözlerinden sonra biraz olsun kendisine gelmişti. Şuan Demir'in dediği gibi oturup karalar bağlama zamanı değil. Var olan tehlikeyi atlatıp bebeği bulmak için bir şeyler yapma vaktiydi. Derin bir nefes alarak elindeki silaha baktı. Silahı tutmaktan ona yakın olmaktan öylesine nefret ederken her zaman dibinde bitiyordu.
Düşünceli haliyle kızların yanına gitmek için merdivenlere doğru yürürken bir anda aklına bir şey takıldı. Demire sormak için dışarı çıktığında Demir görünürde yoktu. Yanlarına gelince sormayı umarak. Tekrar eve girip merdivenlere doğru yürümeye başladı.
Demir dışarı çıktığında dışarısı şimdilik sakin görünüyordu. Sessizce etrafı dinlediğinde evin arka tarafından duyduğu sesler üzerine belindeki ikinci silahını çıkararak yavaş ve sessiz adımlarla, etrafını kontrol ederek, sesin geldiği yöne doğru yürümeye başladı.
Sara merdivenin sonundayken evin içine art arda sıkılan silah seslerini duyunca dehşete kapılarak, istemsizce olduğu yere çömeldi.
Gökçe duyduğu silah sesleriyle Alevi hızla kavrayarak yere doğru çekti ve yatağın yanına çömeldiler. Ardı ardına eve atılan kurşunlardan dolayı camlar paramparça olurken Sara'yla Demirin asağıda ne durumda olduğu düşündükçe panik oluyordu. Hızla Alev'den ayrılırken Alev kolundan tutarak;
"Nereye gidiyorsun?" diye sorunca. Titreyen sesiyle;
"Demir ve Sara aşağıda!" diyerek Alev'in tuttuğu kolunu çekti. Kapıya doğru sürünmeye başladı.
Alev çantasındaki silaha ulaşmak için odanın öbür ucuna doğru ilerlerken, Gökçe'nin attığı çığlığı duyunca Gökçe'ye döndü. Kurşunlardan birinin Gökçe'ye isabet etmesiyle olduğu yerde durarak hızla Gökçe'nin yanına doğru gitmeye başladı.
Sara ise hızla arkasına baktığında eve art arda atılan kurşunlar sonucu tüm camlar eş zamanlı olarak paramparça olurken, evin içine kurşun yağmuru yağmaya devam ediyordu. Korku ve panik eşliğinde elleriyle kulaklarını kapatarak can havliyle merdivenleri çıkmaya başladı.
~
Evet canlarım, iyisiyle kötüsüyle heyecanıyla aksiyonuyla bir bölümün daha sonuna geldik.😅 Umarım beğenirsiniz ve oylamayı yorum yapmayı unutmasssınız. Artık yorumlarınızın benim için ne kadar önemli olduğunu buluyorsunuz.👻🥰 Cuma akşamı yeni bölümle saat 20:00'da buluşmak dileğiyle hepinizi kocaman öpüyorum. Kendinizi çok ama çok iyi bakın 🫶
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KARANLIK +18 (Tamamlandı)
Mystery / ThrillerPars'ın tanıdığı ve içinde var olduğu, Sara'nın tanımadığı ve içinde yok olduğu bu karanlıkta ikisinin yolları kesiştiğinde, karanlık hiç bu kadar acımasız ve tehlikeli olmamıştı.Sara'nın karanlıkla tanışması büyük bir savaşın başlamasına neden olur...