Gözlerimi açtığımda kendimi balkondaki koltuğumda buldum.Birkaç saattir burada oturur vaziyette ve üstü açık uyuyakaldığımdan her tarafım tutulmuş ve üşümüştüm.Koltuğumda doğruldum ve ayaklarıma terliğimi geçirdikten sonra odama girdim.Işık açık ve odamın kapısı da açık kalmıştı. Hemen sonra telefonumu bulup saate baktım. Sanırım yaklaşık üç saattir balkondaki koltuğumda uyuyordum. Bunu farkedince kendime kızdım. hemen sonra aklıma dün gece gördüğüm rüya gelince irkildim. Yine mi başlamıştı aynı şeyler. Daha önce de buna benzer rüyalar görmüştüm fakat bu seferki çok farklıydı. Sanki bu anı daha önce yaşamışım da unutmuşum şimdi yeniden hatırlıyorum gibi hissediyordum. Aklımın arka raflarına kaldırdığım bir olay yeniden gün yüzüne çıkmış gibiydi. Ben elimdeki telefonun ekranına bakıp bu düşüncelere dalarken telefonum Furkan'ın aramasıyla titremeye başladı. Telefon bir süre daha elimde titredikten sonra daldığım düşüncelerden kurtulup aramayı cevapladım.
"efendim yakışıklı" diyerek açtım telefonu.
"ablaların birtanesine günaydın demek istemiştim" dedi. Her ne kadar neşeli çıkarmaya çalışsada sesindeki üzüntüyü saklayamamıştı.
"neyin var yakışıklı hayrola kim üzdü seni " dedim farkettiğimi anlatmaya çalışarak.
"abla Cüneyt'i okuldan göndermek istiyorlar" deyince şaşırdım.
Cüneyt Furkan'ın okul değiştirdikten sonra kaynaşabildiği kendini yakın hissettiği sayılı kişilerdendi. Tek sorun Cüneyt'in psikolojik problemlerinden dolayı yaptığı şeylerdi. Aslında iyi çocuk olduğunu biliyordum ama yine de Furkan'ı kötü etkilemesinden korkuyordum. Cüneyt derslerine çalışmayan okulda otorite kurmaya çalışan haylaz bir öğrenciydi. Bundan etkilenerek Furkan'ın da okuldan soğumasından ve derslerinin kötüye gitmesinden endişe ediyorduk. Aynı zamanda Cüneyt'in bazı kötü alışkanlıkları olduğundan olumsuz etki bırakmasını istemiyordum Furkan adına.
"neden öyle bişey yapsınlar ki, ne oldu yine"
"abla bu ikinci uzaklaştırma cezası bilerek verdiler bu cezayı üçüncüsünde okuldan atılacak. Cüneyt giderse ne yaparım zaten onu okula devam etmesi için zor ikna ediyorum. Cüneyt okumalı abla biz birlikte üniversiteyi kazanmalıyız. Okuldan atılırsa dönüşü olmaz" dedi. Gerçekten Cüneyt için çabalıyordu. Bu bir nebze beni rahatlatıyordu. Çünkü ben Cüneyt Furkan'ı kötü etkilemesin diye çabalarken Furkan'ın Cüneyt'i yola getirme çabaları beni rahatlatıyordu.
"tamam dur hemen okuldan attırdın çocuğu ama sende halledilir üzülme sen sınavına odaklan Cüneyt'le de ilgilenicem ben merak etme. Yeterki benim yakışıklım üzülmesin ablası bir yolunu bulur. Ama hiç bir şeyi boşlamak yok anlaştık mı ?"
"anlaştık" dedi kararsız bir ses takınarak.
"hadi şimdi doğru okula git kafayı derslere formatla tamam mı "
"tama senin dediğin gibi olsun o zaman. Ha abla bu arada Eymen abim bilmesin yine papaz olmayalım Cüneyt'e olan tavrını biliyorsun"
"tamam bendeee merak etme hadi öptüm seni"
"bende öptüm görüşürüz" dedikten sonra telefonu kapattı.
Cüneyt için ne yapabileceğimi düşünürken aklıma Gamze'yi arayıp ondan yardım istemek geldi. Hemen numarasını bulup arama tuşuna bastım. Telefon uzun uzun çaldıktan sonra son çalışta açıldı.
"efendim" telefondaki ses Gamze'nin sesi değildi. Telefonu Mustafa açmıştı. Korktum son günlerde Gamze'yle konuşmama pek karışmaz olmuştu fakat yine de onun sesini duyunca ürktüm.
"meraba Mustafa Gamze'den bir şey isteyecektim de ondan aramıştım Gamze yok mu" diye sordum ne diyeceğimi bilemez bir halde.
" o kadar diyorsun yani nasılsın diyemeyecek kadar uzağız artık öyle mi " diye cevap verince afalladım. Gerçekten ne diyeceğimi bilmiyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KARAGÖZ
Teen FictionHer asla aslında bir evet barındırır.... Asla yapmam dediği şeyleri günü gelince tek tek yapan bir adam... Herşeyim dediği babasını geri kazanmak uğruna evliliği çıkış yolu olarak gören bir genç kız ve onu deliler gibi seven bir adam... Peki ya aşık...