Yine biz bize kalmıştık. Ve yine kurul benim odamda toplanmıştı. Hepsinin gözündeki ifade aynıydı. Ama kimse o lanetli soruyu soramıyordu. Cevaptan korktuklarından olsagerek kimse dilinin ucundaki soruyu dile getirmiyordu. En sonunda Furkan dayanamayıp sordu."Şimdi ne olacak ?"
Furkan'ın sorusu üzerine kaskatı kesildim. Sadece Ömer değil herkes bu sorunun cevabını merak ediyordu. Aslına bakılırsa ben bile ne yapacağımı merak ediyordum. Kafama üşüşen sorulardan kurtulamıyordum. Beni en çok üzecek olan şey ise Ömer'in onu kullandığımı düşünmesi olurdu. Ömer'in böyle hissetmemesi için herşeyi yapabilirdim. Bu kendimden nefret etmem için geçerli bir sebep olurdu.Ömer'in duygularından haberdar olmak artık herşeyde ince eleyip sık dokumama sebepti. Çünkü bile bile yapılan yanlışlar her zaman daha çok acıtırdı.
"Abla iyi misin ? "
"Hiç birşeyden emin değilim. Herşey banana ilerlemeye devam ediyor. Ben şimdi ne yapacağım? Artık normalleşmek istiyorum. Lütfen ne olur lütfen artık iyi şeyler olsun...."
Daha fazla dayanamamış ve hıçkırıklara boğulmuştum. Sadece ben değil herkes çaresizdi. Ama herşey bana ve vereceğim karara bağlıydı. Ellerinin kollarının bağlı olması bizimkileri kahrediyordu. Bu çok açık bir şekilde anlaşılıyordu. Kimse kendisi değildi. Herkes kafasında bir dolu soru, çözüme kavuşturmak istediği sorunlarla boğuşuyordu. Yaşananlar en çok beni ilgilendiriyor olsa da herkes benimle aynı derecede acı çekiyordu. Benim hıçkırıklarım ise hala odanın duvarlarına çarpıyordu. Furkan da benim bu halimi görüp soruyu sorduğuna pişman olmuştu. Yerinden kalkıp bana kocaman sarıldı.
"Ablam herşey yoluna girecek biz hep yanındayız herkes yanında unutma asla yalnız hissetme. Tamam senin için birşey yapamıyoruz ama sakın kendini düşünmeden karar verme. Senin mutlu olman herşeyden herkesten önemli. Tamam mı ? "
"Benim küçük yakışıklım ablasını teselli mi ediyor. Sen ne ara bunları söyleyecek kadar olgunlaştın. "
Bir nebze olsun gerilen ortamı yumuşatmak isteyerek söylemiştim bu cümleleri. Benim yüzümden herkesin dengesi bozulmuş, yüzündeki gülümseme kaybolmuştu. Herkes en az benim kadar bu olayın açıklığa kavuşup herşeyin normalleşmesini istiyordu.
Ortam az da olsa yumuşamıştı. Herkes aklından geçirdiklerini tek tek ortaya dökmüş ve kararı bana bırakmıştı. Biz hala konuşmaya devam ederken odamın kapısı çaldı. Gelen babamdı. Zaten uyuyamayacağını tahmin ettiğim babam beni yanıltmamıştı. Bir hayli dağılmış görünüyordu. Bazı hatalarının farkına varmak babama ağır gelmişti. Daha fazla kivranmak istememiş olacak ki gecenin bu saatinde uykusuzluğuna aldırmadan kapıma gelmişti.
"Kızım, biraz konuşmak istiyorum. Konuşalım ister misin ? "
Babam odaya girince bizimkiler de bizi yalnız bırakıp odadan çıktılar. Benim için yeni bir dram filmi başlıyordu. Babamla bunu konuşacağım zamanı bekliyordum. Ve o zaman tam da şimdi gelmişti.
"Otursana babacım"
"Ben çok büyük bir hata yaptım kızım. Kendi ellerimle yetiştirdiğim kendime en çok benzettiğim kızıma güvenmedim. Olay güven meselesi değildi de beş dakika kahrolası çizgilerimden vazgeçip seni dinlemedim. Düpedüz yargısız infaza kalkıştım. Herşeyin sorumlusu benim. Belki de benim yüzümden istemediğin biriyle evleneceksin. Senin akılsız babanın gözleri karardı göremedi bunları. Pişmanım kızım. Benim en büyük arzum seni tertemiz evlendirip mutluluğuna şahit olmaktı. Ama gözümün önünde mutsuz oldun da göremedim. Ben nasıl bir adam oldum böyle kızım? Üzgünüm."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KARAGÖZ
Teen FictionHer asla aslında bir evet barındırır.... Asla yapmam dediği şeyleri günü gelince tek tek yapan bir adam... Herşeyim dediği babasını geri kazanmak uğruna evliliği çıkış yolu olarak gören bir genç kız ve onu deliler gibi seven bir adam... Peki ya aşık...