Sabah uyandığımda aklıma ilk gelen şey Mustafa'nın dünkü halleriydi. Perişan görünüyordu. Benim yüzümdendi ve ben bu histen kurtulamıyordum. İşin kötüsü ne yapacağımı, bu işi nasıl çözeceğimi de bilmiyordum. Tek bildiğim gerçekten birşey hissetmeden Mustafa'ya karşılık vermenin yanlış oluşuydu. Bu şuçluluk duygusu ne zaman geçer bilmiyorum. Hemen yataktan çıkmalıydım çünkü bugün gerçekten yoğun bir gün olacaktı benim için. Öncelikle fotoğrafların hesabını Ömer'e sormalıydım, bunda kararlıydım. Sonra okula uğrayıp Cansu ve Yavuz'la buluşacaktım. Birlikte kütüphaneye gidip yarınki sınavımıza çalışacaktık. Daha sonra eve dönüp bireysel çalışmam gerekiyordu. Malum sınav gününden bir gün önce sınava hazırlanan biri olarak ben şuan çok yoğun çalışmalıydım.Sanırım bu hafta hep böyle geçecekti. Kafamda sınavlar hazırlanıp kahvaltı etmeden evden çıktım. Aşağıya indiğimde Ömer'i görmeye artık alışmıştım ve iner inmez beni her zaman beklediği yere baktım. Her zamanki pozisyonda beni bekliyordu. Geldiğimi görünce hemen bana doğru yöneldi. Kocaman gülümseyerek
"Günaydın karagöz " dedi.
"Sana da " dedim fakat ben gülümsememiştim.
"Bugün senden sonra çok işim var baya yoğunum yoksa daha çok kalmak isterdim " deyince belli belirsiz güldüm. Bu adam neydi böyle ?
"Zahmet etmeseydin her sabah her sabah"
" Güne senle başlamak iyi geliyor ondan"
" Ne zaman vazgeçeceksin çok merak ediyorum" deyince kahkaha attı.
"Sanırım henüz anlayamamışsın o zaman ben söyleyeyim teklifimi kabul edene kadar peşindeyim her an" Cümlesini tamamlar tamamlamaz aklıma fotoğraflar geldi.
"Sana birşey soracağım"
"Çok zor olmasın ama " derken yüzü hala gülüyordu.
Fotoğrafları çantamda koyduğum yerde bulup çıkardım. Ben zarfları çıkardığım esnada merakla elimdekilere bakıyordu.
"Bunları göndermenin amacı ne öğrenebilir miyim kendin yetmiyorsun bide bunlar mı ?" diye sordum.
Uzun süre ne dediğimi anlamaya çalıştı. Bakışları gerçekten zarfta ne olduğunu merak ettiğini kanıtlıyordu. Sonra zarfları elimden alıp içindekileri çıkardı ve inceledi. Sonra birden yüzü değişti fakat yüzündeki ifadeye anlam veremedim. Zoraki bir gülümseme takınarak,
" Vaaavvv çok iyi çıkmışsın gayet doğal" dedi ve sonra bana dönerek
"İyi de ben ne demek istediğini anlamadım" dedi.
"Bu fotoğrafları neden çektiğini ve neden kapıma bıraktığını soruyorum. "
"İnan bana ben yapmadım neden böyle bişey yapayım ki ?"
"Nasıl sen yapmadın mı şimdi ? Fotoğrafları sen çekip bırakmadın mı kapıma ?"
" Hayır gerçekten ben yapmadım. İnan bana ben yapmış olsam söylerim" diye cevaplayınca birden tedirgin oldum.
"İyi de sen yapmadıysan kim yapabilir ki böyle bişeyi ? Kim ne amaçla bırakıyor bunları kapıma ?"
Tedirgin olduğumu görünce beni rahatlatmak istedi. Ama onunda aklında benim aklımdaki sorular dönüyordu. Bu yüzünden anladığım şeydi.
"Tamam sorun yok bunu kimin yaptığını bulacaz. Sen şimdi kafaya takma bunu"
"Neyse ben bunun failini bulmaya kararlıyım zaten ama şuan gerçekten tedirgin oldum."
" İstersen ben sana bulmanda yardım ederim. Şimdi bunu düşünme sen. Hem senin sınavların yok mu?"
" Evet"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KARAGÖZ
Teen FictionHer asla aslında bir evet barındırır.... Asla yapmam dediği şeyleri günü gelince tek tek yapan bir adam... Herşeyim dediği babasını geri kazanmak uğruna evliliği çıkış yolu olarak gören bir genç kız ve onu deliler gibi seven bir adam... Peki ya aşık...