Ömer, Selim'in hikayesini bana bir çırpıda anlattıktan sonra ondan kaçtım. Eve geldiğimde inanılmaz kötü hissediyordum. Bir ara, yaklaşık bir iki aya kadar sürekli gördüğüm rüya mı yoksa kabus mu anlayamadığım şeyi hatırladım. O kadar garip bir his vardı ki içimde daralıyordum. Aynı şeyi her gördüğümde yaptığım gibi yine araştırıp bazı şeylerle yüzleşmekten korkuyordum. Öğreneceğim şeylerin canımı yakmasından ve aklıma gelen şeylerin doğru olmasından korkuyordum. Ne kadar istesem de bundan kurtulamıyordum.
Ağlayarak uyuyakaldığım uykumdan bir kaç saat önce telefonumun çalmasıyla uyanmıştım. Yaklaşık bir saattir öylece oturup bunları düşündüğüm balkondaki köşemden ayrıldım ve odama girdim. Komodinin üzerindeki telefonumu alıp saate baktım. Henüz saat çok geç değildi. Geç saatte banyo yapmaktan hoşlanmazdım. Itiraf etmek gerekirse gece geç saatte banyo yapmak beni korkuturdu. Saat geç olmadığı için banyo yapmaya karar verdim ve banyoya girdim. Çıktığımda telefonuma gelen mesajlara bakmak üzere telefonumu elime aldım ve mesajları okumaya başladım.
Kimden : gülücük :)
"İyi geceler tatlım. Bu arada bugün öğleden beri kayıpsın bunun hesabı sorulur bilesin :) Ayrıca bugün cezalısın sana iyi geceler öpücüğü yok."
Kime : gülücük :)
"Hmmm acaba cezada hafifletme istesem kabul buyurur musunuz prensesim :)"
Kimden : gülücük :)
"hmmm hile var sana hayır diyemediğimi biliyorsun ama :)"
Kime :gülücük :)
"galiba biraz hile yapmış bulunuyorum :) öptüm bende o zaman iyi geceler "
Gamze'yle mesajlaşma faslı bittiğinde telefonu tekrar yerine bırakıp bu sefer yatağın içine girdim ve pikeyi üzerime çekip uyumaya çalıştım.
"dar sokaklarda yürüyorum.bir ara yavaşlıyor hızım, yavaş yavaş sokağın sonuna doğru ilerliyorum. tanımadığım bir yüz , fazlasıyla ilgisiz bir çehre, okyanus kadar derin bakışlar. üzerimde hissediyorum aniden o derin bakışları. bende tanımak istercesine dikiyorum gözlerimi ifadesiz çehresine. sonra yeniden eski hızıma kavuşturup ayaklarımı devam ediyorum yürümeye . az evvel sonunu gördüğüm sokağın başındayım şuan çıkışı getiremiyorum yine. aynı çehre bu defa belli belirsiz bana gülümsüyor.. gülümsemesini fark eder olduğum an beni garip bir his alıyor. öyle ki bu yüzü hem tanıyor hem de daha önce hiç görmediğim yabancı bir yüzmüş gibi hissediyorum. tarifi güç hisler kafam karışık ve şaşkınım. her yerde aynı çehre. bir türlü bitmek bilmeyen sokak durmak bilmeyen ayaklarım ve kafesinden kurtulmak istercesine çarpan kalbim. kalp atışlarımı dinliyorum sonra zifiri sessizlikte. birden sokak kalabalıklaşıyor onlarca yüz arasında kayboluyor o tanıdık fakat bir o kadar yabancı çehre. birazdan sokağın başında Eymen'i görüyorum sokağın yanında Gamze sonra Furkan görünüyor arkadan yanıma gelmek için sanki direniyor gibi. birkaç ayak diremeden sonra Furkan kayboluyor. şimdi ikisi birlikte bana doğru aynı hızda bana ilerliyor. az sonra yanıma vardıklarında bir türlü çıkışını getiremediğim sokağı ve o yabancıyı birlikte terk ediyoruz sessizce. bilmediğim bir yola doğru ilerliyoruz. hepimizin yüzünde aynı ifade; biraz hüzün biraz korku mu çaresizlik mi bilemediğim garip bir ifade. kimseden çıt yok. bir süre daha yürüyoruz ve çevredeki evler kayboluyor.yolda kimse yok ıssız bir yol yürüdükçe sessizlik büyüyor. adımlar yavaşlıyor ve bir süre sonra ne ara bize ulaştığını anlamadığım o tanıdık-yabancı çehreyi fark ediyor gözlerim. şuan bütün gözler üzerimde fakat bu kez kesinlikle hüzün var gözlerde. hala şaşkınım. konuşmak istiyorum sesim hapiste. sonra ağlamak geliyor içimden gözyaşlarım akmıyor ağlayamıyorum. o an hislerimden mahrum olduğumu fark ediyorum. biraz daha ilerledikten sonra uçsuz bucaksız gibi görünen bir yola geliyoruz. ileride iki araba ve onun da ilerisinde kocaman bir karartı ne olduğunu seçemiyorum. yavaş ve isteksiz atılıyor adımlar artık. bir ileri iki geri. her şey o iki arabaya ulaşmamak için sanki direnmekte. o an haykırmak istiyorum şu lanet yollar bitsin diye. bir şeyler söylemek istiyorum, ağzımı açıyorum nafile. bütün direnişlere rağmen şuan bedenlerimiz o iki aracın önünde. kafamı kaldırdığımda yine aynı tanıdık bakış aynı yabancı çehre. sonra doluşuyoruz arabaların içine bir hayli isteksizce. Eymen önde elleri şuan direksiyonda ben yanında kafam camda oturuyorum .Gamze ise arkada oturmuş dışarıyı seyrediyor.sonra Eymen'in ellerini anahtarı çeviriyor. ilerliyoruz durmadan kayboluyoruz sessizlikte. arkamızda yabancının arabası bizi takipte. aracın ivmesi 100 kilometre. o an emniyet kemerine kayıyor gözlerim Eymen'in emniyet kemeri takılmamış. eğiliyorum ve takıyorum kemerini kızgın bakışlar eşliğinde. arkama yaslandığımda karşıdan gelen kamyonu görüyor gözlerim. kamyon dengesizce üzerimize doğru ilerliyor.bu defa gözyaşlarım beni şaşırtarak özgürlüğünü ilan ediyor , ağlıyorum. çığlıklar yükseliyor kulaklarıma gözlerim kapalı acı var her yerimde. nehrin suları doluyor aracın içine. sonra gözlerim Eymen'i arıyor. ardımızdaki karartıyı fark ediyorum sonra fark ediyorum ki bu o yabancının aracı işte. oda gömülüyor nehrin bataklığına. araç battıkça sular doluyor ağzıma hareket edemiyorum. sonrasında uzun süre karanlıkla buluşuyor gözlerim . birden doluyor ciğerlerime nefes. yeniden karadayım. gözlerimde yeniden karanlık yüzümde tatlı bir nefes kulağımda belirsiz bir ses. ne söylendiğini anlamak için çabalıyorum nafile. uzun bir süre gözlerim aynı karanlıkla muhabbette kalıyor. sonra yeniden uğultular yükseliyor kulaklarıma gözlerimi açmak için direniyorum. bedenim nerede olduğunu bilmeden uzanıyor sere serpe. uykumun içinde bir ses anımsıyorum. gözlerimi aralamayı başardığımda o yabancı çehreyi görüyorum sanki. ardından fark ediyorum ki annem babam başımda dikiliyor. diğerlerinin de gözleri üzerimde. iniltiyle karışık bir ses kaçıyor dudaklarımın arasından. dinlenmem gerektiğini vurgulayan bir ses duyuyorum. sonra yine rüya içinde rüyaya dalıyorum. yine nehir suyunun o iğrenç tadını hissediyorum ağzımın içinde. yabancının nefesi yüzümü okşuyor suyun yüzüne çıktığımı fark ediyorum. ciğerlerimde bir sızı boğazımdan kavranmışçasına daralıyor nefesim. her şey karmakarışık..."
aniden uyandım. öylesine korkmuştum ki sanki gerçekten yaşanmış gibiydi herşey. gördüğüm rüyayı hatırlayınca kaç saattir uyuduğumu düşündüm. uzun zamandır görmediğim rüya bu kez farklı boyutlarla çıkmıştı karşıma. sorgulamaktan korktuğum ve kaçtığım bir dizi olaylar karmaşası. giysilerim sırılsıklam olmuş yüzüm yıkanmışçasına terliydi. nefesim maraton koşucularını aratmayacak kadar hızlı. doğruldum. yataktan çıktım hızlıca banyoya bıraktım kendimi. saat henüz 2:42 'yi gösteriyordu. tekrar banyoya döndüm üstümdekilerden kurtuldum ve onları kirli sepetiyle buluşturdum. saçlarımı toplayıp mutfağa daldım. kocaman bir bardak suyu devirdikten sonra rüyanın etkisinden kurtulmak istercesine kendimi balkona atım. serin havayı derin derin ciğerlerime çektim , doldurdum. saat henüz geceyi gösterirken gözlerimi kapatıp aynı rüyayı görmekten korkuyordum. sabaha kadar uyumamaya karar verdim ve uyumadım.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
KARAGÖZ
Novela JuvenilHer asla aslında bir evet barındırır.... Asla yapmam dediği şeyleri günü gelince tek tek yapan bir adam... Herşeyim dediği babasını geri kazanmak uğruna evliliği çıkış yolu olarak gören bir genç kız ve onu deliler gibi seven bir adam... Peki ya aşık...