Yolculuk

922 29 1
                                    


Saat 18:00 sularında eski Toyota arabası ile İbrahim kapıya yanaştı. Telaşla koşturarak içeriye girdi ve daha Necm'in konuşmasına fırsat vermeden soruları sıraladı.

-" Ne oldu kardeşim?"

-" Nasılsınız? "

-" Size birşey oldu mu?" diye sordu.

Bu bölgeden büyük bir patlama sesi duyulmuş ve karısı Hatice'den, Necm'in evlerinin tarafından duman yükseldiğinin görüldüğünü duymuştu.

- "Bizde bir şey yok kardeşim, sadece bir öksürük nöbeti tuttu. Ama şimdi iyiyiz. Artık yola çıkabiliriz, daha fazla oyalanmak istemiyorum. " dedi Necm.

Yanlarına birkaç küçük eşya alarak arabaya doğru yürüdüler. Necm son bir defa daha evlerine bakarak içinde garip ve acı bir duygu ile Mahinur ile yaşadığı güzel günleri düşünerek içi buruk bir şekilde arabaya bindi. Sanki evle beraber sevdiği kadına, Mahinur'a veda ediyordu. Evlerine tekrardan gelip gelemeyeceklerini veya bir daha görebileceğini bilmiyordu.

İbrahim önde arabayı kullanırken, Necm ise arkaya Süreyya'nın yanına oturmuştu. En azından uyuyana kadar yanında kalmak istedi.
İdlib' in ara sokaklarından kuzeye doğru yola çıktılar. Herhangi bir sorun yaşamamak için temkinli bir şekilde şehirden uzaklaştılar. Necm şehirden çıkarken arabanın arkasına İdlib'e hüzünlü hüzünlü bakarak kendi kendine birşeyler söyleniyordu. İbrahim sadece " birgün " dediğini anlayabildi.

Kuzey'e doğru Ma'arrat Misrin yoluna girdiler. Yolda giderken savaşın izleri görülebiliyordu. Sağlı sollu belirli mesafelerle yakılmış arabalar, uzaklardan gelen duman bulutları kara bir kabus gibi İdlib'in üzerine çökmüştü. Süreyya'yı büyütmek istediği dünya bu değildi.

Arasıra birkaç öksürük tutuyordu kızını, sonra yeniden sakinleşiyordu. Bu Necm'in hiç hoşuna gitmemişti.

Ma'arrat Misrin'den sonra sırasıyla Hazano ve Batabo yollarını geçip Suriye'nin Türkiye'den önceki son kasabası Sarmada'ya vardılar. Burada biraz mola vermek istiyorlardı.

Küçük bir kasaba olan Sarmada, savaştan kaçanların Türkiye'ye gitmek için çıktıkları yolda sınıra doğru olan son noktalardan biriydi. Bu zamanlarda sürekli yabancılar tarafından ziyaret ediliyordu.
İbrahim arabayı küçük bir lokantanın önüne park ettiğinde vakit epeyce geç olmuştu. Lokantada birkaç kişi yemeklerini yerken, iki garson şüpheli bir şekilde yeni gelenlere bakıyorlardı. Kısa boylu, zayıf fakat gözlerinde hiçbir duygu ifadesi olmayan garsonlardan birisi ;

-"Buyurun efendim, nasıl yardımcı olabiliriz? "  diye sordu.

- " Yemek ve su istiyoruz." dedi Necm.

- " Buyurun efendim, buyurun. " dedi hemen diğer garson.

Gösterilen masalardan birine oturup getirilen yemeklerini yerken saate bakan İbrahim,

- "İki saatimiz var, merak etme amcaoğlu sizi sağ salim oraya ulaştıracağım. Kaynım Yasin bizi orada bekliyor olacak. Hatay Reyhanlı'da adamımız sizi karşılayacak, inşallah bundan sonraki hayatınız güzel olur." dedi.

Sabaha karşı Cilvegözü sınır kapısına gelen araba burada kararlaştırdıkları gibi kendilerini İbrahim'in kaynı Yasin karşıladı.
Selamlaştıktan sonra Yasin fazla oyalanmamalarını hemen sınırdan geçmelerini istedi.
Necm amcaoğlu İbrahim'e sarılıp hakkını helal etmesini istedi.

- "Helal olsun amcaoğlu, inşallah güzel haberlerinizi alırız." diyerek Süreyya'ya sarılıp kendilerini uğurladı.
Necm herhangi bir sorun çıkmadan biran önce sınırı geçebilmek için dua ediyordu.
Yasin önde onlar arkada işlemleri yaptırıp kapıdan geçtiler. İbrahim'e bakan Necm, savaştan dolayı kendisini bir daha görebileceğini düşünmüyordu.
Yasin'e herşey için teşekkür eden Necm, Süreyya'yı da alarak yürümeye devam ettiler. Bu onlar için yeni bir başlangıç, yeni bir yoldu...

ÖLÜM YOLUHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin