Langley
Merkezi Haberalma Teşkilatı
Genel MerkeziOrtadoğu Bölüm Şefi Garry Fuller, her zamanki gibi mesaiye kalmıştı. Zaten bu göreve geldikten sonra gün içindeki zamanın bir önemi kalmamıştı.
Ebu Hasan ile konuştuktan sonra bilgisayarında, kendisinden gelen kriptolu mesajı açmıştı.
Ekranda üç resim belirmişti, birincisi otuzlu yaşlarında, zayıf yapılı, beyaz tenli ve ince bıyıklı bir adamdı. Resmin altında " Necm ibin Ahmed " yazıyordu.
İkinci resimde ise siyah saçlı, siyah gözlü narin yapılı küçük bir kız çocuğu vardı. Altında sadece sonradan yazıldığı anlaşılan " Süreyya " yazıyordu.
Üçüncü resimde ise esmer, kara gözlü, bakışları ile korkutan, sakallı ve yapılı bir adam vardı. Altında ise " Bin Halim " yazıyordu. Fuller adamımız bu diye düşünmüştü.
Telefonu kaldırıp öncelikle Adana Başkonsolosu John Espenza'yı aradı ve ona, baba ve kızdan ayrıca Bin Halim'den bahsettikten sonra gereğinin yapılmasını söylemişti.
Ardından Ankara'yı arayıp MİT Müsteşarı ile görüşüp, Suriye'den bir teröristin kızı ile beraber Türkiye'ye sızdığını, tehlikeli ve yakalanması gereken bir kişi olduğunu, sonrasında ise iade edilmesini istemişti.
Mit Müsteşarı, kendilerine gerekli olan bilgilerin verilmesi halinde yardımcı olacaklarını söylemişti.
Çok geçmeden Müsteşar'ın bilgisayarına Necm ve kızının fotoğrafları ve bilgileri gelmişti.
###########
Bin Halim odasından çıkmadan önce uzun zamandır kullanmadığı pasaportunu bulunduğu çekmeceden çıkarıp cebine koymuştu.
Kasaturasını ve Browning marka tabancasını ve şarjörünü kontrol ettikten sonra kılıflarına yerleştirdi. Yanına ayrıca iki paket daha mermi almıştı.
Ne olur ne olmaz diye Ebu Hasan'ın verdiği yüzlük banknotlar halinde bir lastik ile sarılmış onbin Amerikan dolar'ınıda cebine yerleştirdikten sonra dışarı çıkmıştı.
Dışarıda bekleyen iki araba ve on adamı yola çıkmaya hazırlanmıştı.
Kuzey'e Sarmada'ya doğru yol almaya başlamışlardı. İbrahim'in söylediği yeri biliyordu, daha önce birkaç defa gitmişti. Savaş bütün izleri ile her tarafta hissediliyordu.
Yaklaşık iki saat sonra istedikleri yere gelmişlerdi. Amir'in Yeri'nin önüne park ettiklerinde ortalık sakindi.
Bin Halim adamlarından birini çağırarak, içeriye gitmesini ve Yasin adlı kişiyi bulup, iş yapmak isteyen patronunun kendisi ile görüşmesi için dışarıya çıkarmasını tembihlemişti.
On dakika sonra adamıyla beraber orta yaşlı, esmer ve kısa boylu bir adamın kendilerine doğru geldiğini görmüştü.
Bin Halim oturduğu yerden inerek arabanın önüne doğru yürüdükten sonra;
- " Merhaba, Yasin olmalısınız. Ben Bin Halim. "
- " Merhaba, nasıl yardımcı olabilirim?"
- " Bana sizi İbrahim önerdi, kızkardeşinizin kocası. Bizim büyük bir inşaat işimiz ve bunun için yüklü miktarda malzemeye ihtiyacımız var.
Sizin yardımcı olabileğinizi söylediler."
Büyük bir iş sözünü duyunca Yasin'in gözleri parlamıştı. Uzun zamandır güzel bir iş yapamamıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ÖLÜM YOLU
Actionİşine hastalık derecesinde bağlı bir doktor. Suriye'deki iç savaştan kaçan bir baba ve kızı. Onların peşinden gelen ve attıkları her adımı takip eden, öldürmekten bir an olsun çekinmeyen bir ölüm makinesi.