25. Bölüm

556 22 0
                                    

İdlip Genel Hastahanesi'nin Çocuk Servisi'nde bulunan on beş çocuğun bağışıklık sistemleri çöktüğünden dolayı, Dr. Muhammet Rabi tarafından karantinaya alınan servise görevli olan doktor ve hemşirelerden başkasının girişine izin verilmiyordu.
Bir haftadır mesai yapan Dr. Muhammet Rabi'nin yorgunluktan yüzü solmuş biraz kilo kaybetmişti. Çocuklar aldıkları ilaçların yan etkilerinden dolayı kimisinde ateş ve bulantı, kimisinde halsizlik ve kimisinde de deri dökülmeleri oluşmuştu. Ellerinden geldiğince gıda takviyesi yapmalarına rağmen bütün çocuklar zayıflamış ve vücutlarının direnci azalmıştı. Fatıma diğer çocuklara göre biraz daha iyi gibi görünse de halsizlik ve sürekli yatma zorunluluğu canının sıkılmasına yol açıyordu. Bazı saatler kendini iyi hissetse de bazen de ateşler içerisinde yanarken, hava soğuk olmamasına rağmen üşümekten dişlerini birbirlerine vurarak soğuk terler döküyordu.
Hemşireler hemen müdahale ederek serum bağlayıp, doktorun uygun gördüğü ilaçları vererek rahatlatmaya çalışıyorlardı. Fatıma kaç gündür hastaneye yattığını artık saymaz olmuştu. Çünkü bazı günler o kadar uyuyorlardı ki gecesi gündüzüne karışıyordu. Tek düşüncesi bir an önce iyileşip, dışarıya anne ve babasına kavuşmak ve sokaklarda oynamaktı. Burada oynamalarına dahi izin verilmiyordu. Penceredeki güneşin ışıklarını her gördüğünde bir an önce buradan kurtulmak istiyordu.
Dr. Muhammet Rabi, her çocuk için ayrı ayrı tuttuğu dosyaların birer kopyasını çıkardıktan sonra hepsini büyük bir zarfa koyup kolayca açılmaması için ağzını bantlayarak kapattı. Hemşirelere gerekli direktifleri verdikten sonra dosyayı Amerikan Elçiliğinde görevli askeri ataşeye vermek için hastaneden iki saatliğine izin aldı. Hastaneden çıkıp arabasına bindikten sonra buluşacakları yere doğru hangi yoldan gideceğini aklından şöyle bir geçirip yola devam etti.
Her seferinde farklı bir yerde buluşuyorlardı. Böylece deşifre olmadan tüm bilgileri iletebiliyordu. İç savaşın devam ettiği ülkede gündelik hayat sıkıntılı olsa da devam ediyordu. Yolda giderken bazı dükkanların kapalı, bazılarının ise duvarlarının kurşunlandığı ve yağmalandığı açıkça belli oluyordu. Bir ara yanından içlerinde askerlerin olduğu iki askeri jip geçti. Onları gördüğünde istemeden de olsa bir an tedirgin oldu. Her ne kadar kendisine dokunulmazlık verilmiş olsa da savaş ortamında kararlar her an değişebiliyordu. Bugün yapacakları buluşmanın yeri, Al-Baladi Stadyumu'nun karşısında bulunan savaştan önce çok popüler olan bir restauranttı. Arabasını park edip elindeki büyük zarfla içeriye girdiğinde, ataşe çoktan siparişini vermiş gelen yemeğini yiyordu. Doktorun geldiğini görünce hiç istifini bozmadan yemeğinde devam etti. Ağzında ki lokmaları bitirmeden ;

-" Hoşgeldin doktor, buyur otur. Bugünkü menüyü denemelisin. Gerçekten çok güzel olmuş. Sanada söyledim, birazdan getirirler. "

-" Afiyet olsun. Çok aç değilim. "

-" Birşeyler yemelisin doktor. Çok solgun görünüyorsun."

-" Bugünlerde biraz yoğunum. Buyurun bunlar çocuklara ait raporlar. Yalnız durumları hiç iyiye gitmiyor. Verdiğim ilaçlar yeterli değil. Farklı bir tedaviye geçmem lazım. Onun için sizden başka-"

Ansızın doktorun sözünü kesip sert bir şekilde çıkışan ataşe;

-" Başka bir tedavi yok doktor. Söylediğimiz gibi devam edeceksin. Seninle bu konuda anlaşmıştık."

Bu sert çıkışa mekanda bulunan diğer iki üç müşteri ve garsonlar dönüp bakmıştı. Dr. Muhammet Rabi sandalyesini masaya biraz daha yaklaştırıp öne doğru eğilerek usulca;

-" Bakın size bu çocukların durumu iyi değil diyorum. Anlamıyormusunuz?"

-" Yeter. Biz burada iş yapıyoruz doktor. Oyun oynamıyoruz. Bu işte duygusallığa yer yok." diyen ataşe son sözleri ile noktayı koymuştu.
Doktor birden oturduğu sandalyede umutsuzca çöküp kaldı. Buraya gelirken 'belki çocuklar için bir şans bulurum' diyerek biraz umutlanmıştı. Fakat karşısında ki adamda bu saatten sonra vicdan ve duygusallık denen erdemlerden bir nebze görebileceğini beklemiyordu.
Masaya yaklaşan garson doktorun yemeğini servis ederken, ataşe yemeğini bitirmiş içtiği kırmızı şarabından bir yudum aldıktan sonra doktora bakarak;

ÖLÜM YOLUHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin