Hastahane

913 24 1
                                    

İdlib genel hastahanesine vardıklarında Fatıma ve babası, gördükleri karşısında hayretler içerisinde kalmışlardı.

Al-Baladi Stadyumu yakınlarında çıkan çatışmalarda yaralananları getiriyorlardı.
Kimisi vücudundan, kimisi kolundan ve kimisi de ayağından yaralanan milislerin görüntüleri yürekler acısıydı.

İçeriye girdikten sonraki durum daha da kötüydü. Her taraf kan içindeydi. Sağa sola koşturan doktorlar, pansuman yapan hemşireler, durmadan inleyen yaralılar, tam bir karmaşa hakimdi.

Kucağında küçük kızı ile içeriye dalan Fatıma'nın babası, sağa sola bakılacak telaşla bağırıyordu ;

- " Dr. Muhammet Rabi, Dr. Muhammet Rabi nerede? "

Elinde, her tarafı kana bulanmış bir şekilde pansuman yapan hemşirelerden birisi ;

- " Yukarıda, ikinci kat sağ koridordaki çocuk servisinde. " diye eliyle merdivenleri gösterdi.

Telaşla koşturarak yukarı çıkan adam kapısında " Çocuk Hastalıkları " yazan kapıdan içeri girdi.
Acelesinden, yarım saat önce gelen bir çocuğun muayenesini bitirip koridora çıkan doktora çarpıyordu.

- " Nedir bu telaşın adam, ne oldu bu çocuğa? "

Soluk soluğa kalan Fatıma'nın babası;

- " Eşim dün bizim sokakta bir patlama olduğunu, patlamadan sonra kırmızı bir duman çıktığını ve kızın bu dumana maruz kaldığını söyledi.
Bütün gece öksürüp durdu, bugün ise ateşler içinde yanıyor. Ne olursunuz yardım edin doktor bey . "

" İnşallah bu son olur. " diye düşünen doktor.
- " Tamam, hemen şuradaki yatağa usulca yatıralım. Hemşire, acil bir serum başlatalım ve içerisine bir ünite Eltrombopag ilave edelim."

Neler olduğunu anlamaya çalışan adam;
- " Ne olacak şimdi doktor, kızım iyileşecekmi? "

- " Sen merak etme, yalnız bundan sonra burada kalamazsın. Çocuğunuza özel olarak bakılacak, gerekli bilgileri hemşirelerden öğreneceksin."

- " Teşekkürler doktor. " diyerek Fatıma'nın babası çocuğunu bırakıp dışarıda beklemek üzere servisten ayrıldı.

Adam ayrıldıktan sonra koridora doğru üzgün bir şekilde bakan doktor kendi kendine " Allah yardımcıları olsun. " diye söylendi.

Elini cebine atıp telefonunu çıkaran doktor, otomatik aramada olan numarayı tuşlayıp çaldıktan sonra, cevap veren sese;

- " Toplam on beş çocuk oldu." dedi.

##################

Kucağında kızı ile taksinin arka koltuğunda oturan Necm, çaresiz bir şekilde şoföre sürekli olarak " acele, acele " diye sesleniyordu. Süreyya ateşler içinde yanıyordu.

Şoför Reyhanlı'daki en yakın sağlık ocağına onları getirmişti.

Arabadan koştura koştura inip sağlık ocağının kapısından içeri dalan Necm, sağa sola dönüp " doktor, doktor nerede? " diye seslenerek birilerinin kendilerine bakması için yalvaran gözlerle etrafa bakınıyordu.

Günün bu saatinde sağlık ocağında sadece nöbetçi pratisyen doktor vardı.

Daha önce böyle bir vaka görmediğinden dolayı çocuktaki durumu anlayamamıştı.
Acil olarak kendilerini Hatay Devlet Hastanesi'ne sevk etti.

Pratisyen doktor taksi şoförüne durumu anlatıp acele etmesini ve kendisinin de hastahaneyi bilgilendireceğini ifade etmişti.

Doktor Süleyman Şahin, Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi'nden iki yıl önce mezun olduktan sonra Hatay Devlet Hastanesi'ne tayin olmuş genç ve başarılı bir çocuk doktoru idi.

ÖLÜM YOLUHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin