Sabah saat dokuzda yanındaki polis memuru İbrahim ile Reyhanlı'ya doğru yola çıkan Hatay Emniyet Müdürlüğü Cinayet Masa'sı komiseri Serkan Akman, yeni aldığı bir simit ve bir kutu ayranıyla arabanın içinde kahvaltısını yapıyordu.Sabah saatleri olmasına rağmen hava çok sıcak ve nemliydi. Şimdiden terlemeye başlamıştı. Tayin olduğu zamandan beri bir sene geçmiş ve hala bu sıcaklara alışamamıştı.
Gözünü sevdiğim İstanbul, ne vardı yani şimdi eskisi gibi İstanbul'da Üsküdar'da olsa, deniz kenarında öyle boğaza karşı kıyıdaki her zaman gittiği Karadeniz'li Dursun Dayı'nın çay bahçesine oturup manzarayı seyretmek vardı mesela.
Kahverengi boyalı masa ve sandalyelerini, yoldan geçen arabaların korna seslerini, birbiri ardına uçuşan martıların ağlamalarını ve denizden gelen ciğerlerinin her bir zerresini dolduran iyot kokusunu hatırlıyordu.
Her simit aldığında aklına hep o aynı anı geliyordu.
Görevdeki boş zamanlarında kafasındaki düşüncelerden kurtulmak için hep aynı çay bahçesine gider ve iki tane simit alıp birisini kendisinin yediği diğerinide martılarla paylaştığı anı hatırlardı.
Bütün bu güzelliklerden Polis memuru İbrahim'in seslenmesiyle kendine gelmişti.
-" Komiserim, komiserim. "
-" Hı, ne, geldikmi İbrahim? "
-" Hayır komiserim, az kaldı."
-" Ee, ne oldu o zaman?"
-" Merak ettim komiserim, sesiniz soluğunuz çıkmadı."
-" Birşey yok be İbrahim, İstanbul'u düşünüyordum. Burnumda tütüyor vallahi. Anasını sattığım memleketinde takıldık kaldık yani."
-" Ne yapacaksın komiserim, görevimiz bu." diyerek cevaplamıştı İbrahim.
Elindeki simit'in son parçasınıda ağzına atan komiser Serkan, bir alacak verecek davasında tarafların kavgasından sonra birinin diğerini öldürmesi sonucunda, azmettirmekle suçlanan bir kaçakçının soruşturulması için Reyhanlı'ya gidiyorlardı.
Arkaya doğru uzanıp kaçakçının dosyasını yeniden alıp okumaya başladı.
Adı. : Mehmet
Soyadı: Şanverdi
Doğum Yeri: Reyhanlı, Hatay
Komiser Serkan, dosyadaki adamın resmine baktığında orta yaşlı, esmer ve bıyıklı birisi olduğunu görmüştü.
Adamın dosyası kabarıktı. Birçok defa kaçakçılık suçlamasıyla tutuklanmasına rağmen sadece bir kez hüküm giymişti.
Çok geçmeden Reyhanlı Polis Karakolu'na gelmişlerdi. Arabayı park edip karakol binasına girdiklerinde Komiser Serkan, doğruca karakol amiri Başkomiser Hüseyin'in odasına gitmişti.
Kapıyı açıp içeriye girdiğinde;
-" Oo Serkan, hayırdır buralarda ne arıyorsun."
-" Günaydın Amirim, nasılsınız?"
-" Günaydın, buyur otur. Hayırdır söyle bakalım."
-" Amirim, üç gün önce Hatay'da iki kişinin alacak verecek davasından münakaşaları sırasında, birisi silahını kullanarak diğerini öldürmüş ve ardından teslim olmuştu.
Soruşturma neticesinde alacaklı olarak Mehmet Şanverdi adında sabıkalı bir kaçakçının azmettirici olduğunu düşünüyoruz.
Kendisini bulup sorgulamak için buradayım. "
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ÖLÜM YOLU
Actionİşine hastalık derecesinde bağlı bir doktor. Suriye'deki iç savaştan kaçan bir baba ve kızı. Onların peşinden gelen ve attıkları her adımı takip eden, öldürmekten bir an olsun çekinmeyen bir ölüm makinesi.