Erkekler de Basketbol Oynayabilir

4.5K 150 97
                                    


Selman'dan


Sallana sallana attığı adımlarıyla önümden yürüyen Çetin'i kapüşonundan yakaladığımda durmak zorunda kalmıştı. "Oğlum ayda yılda bir yardım istemişim ona da mıymıntılık yapma be." dedim bıkmış bir sesle. "Babanda onlarca hat yok mu? Birini kısa süreliğine ödünç vereceksin bana o kadar. Çok mu lan istediğim?"

Kapüşonunun ucuna sarılı parmaklarımı itekleyip elinin tersini o bölgenin üzerini temizlercesine hareket ettirdiğinde bir kez daha çektim sabrımı. "Yok valla kafan almıyor senin." dedi birkaç cık cık'lamanın ardından. "Kardeşim, babam her akşam tek tek mallarını sayar da kapar dükkanını. Öyle geç oldu, acıktım, yoruldum, indir kepengi yallah evine falan Nayn NAYN! Yok o bizde. Kapiş?"

Sert bir nefes kaçtı dudaklarımın arasından. Kramp falan girecekti bir yerlerime. "Adam her akşam kaç tane hattım var diye mi sayıyor Çetin?" dedim bastırdığım bir sesle.

Omzunu silkip boş arazide salına salına yürümeye devam etti. "Ver 190 liranı, ikimiz de tasasız devam edelim yolumuza."

Ulan Çetin... baban falan değil mesele, araklayacağın para değil mi it herif? Ayağımın altındaki toprağı hafifçe eşelediğimde boyutu çok da küçük olmayan bir taşı elime alıp gözümle belirlediğim hedefe doğru hızla fırlattım.

"Ağğhh! Siktir! Götüm!"

Tam isabet.

Çetin on numaralık atışı yaptığım bölgesini avuçlarıyla ovuştururken ard arda küfür sıralamayı da unutmamıştı. 

"Attığın taşa naletler olsun! Ne yaptın lan götüme?!"

Henüz birkaç adım olan aramızdaki mesafeyi kapatıp önüne geçtiğimde acıdan ve öfkeden kızarmış yüzüne baktım. "Dua et tek kanattan aldın yarayı koçum." dedim elimin birini bilerek omzuna atarken. Temastan nefret ederdi. "Bende 190 lira bir hata verecek hal var gibi mi duruyor? Ben söyleyeyim ı-ıh. Peki babanın telefoncu dükkanı varken ve orada onlarca hat duruyorken benim bu parayı vermeme gerek kalıyor mu?"

Yüzünü ekşitip eliyle omzundaki elimi iteklediğinde gıcıklık olsun diye diğer elimi boş olan diğer omzuna yerleştirdim. "Bir yürü git Selman ya." dedi iki omzumdan beni iteklediğinde. "Sabahtan beri vik vik başımda hat diye dolanıyorsun. Sıktın yemin ediyorum, sal."

O sırada çalan telefonunu cebinden çıkarttığında ekranda gördüğü isim tüm öfkesini silip götürmüş, yüzüne bir sırıtış bırakmıştı. Başı ekrana eğik, sesi bana son sözlerini söyler gibi çabuktu. "Yok sana hat mat. Hadi başka kapıya marş marş."

Gerçekten vermeyecekti. İki parmağımla burnumu kıstırıp Çetin'e ve çağrıyı onayladığı elindeki telefona baktım. O sırıtışı kimin sağladığını tahmin ediyordum ve bu aramanın haftada yalnızca birkaç kez olduğunu da göz önünde bulundurursam adına fırsat demesem olmazdı. Şimdi kabul ettiremezsem bu keçiyi imkan yok başka bir zamanda asla tamam demezdi.

Bir anda öne atılıp kulağına götürdüğü telefonu kaptığımda şaşkınlığından faydalanıp aramıza mesafe bıraktım. Telefonu kulağıma yasladığımda Çetin'in olayları kavraması ve üzerime doğru uçması bir olmuştu.

"Çetin n'oluyor? Çok hışırtı geliyor senden."

"Rabia?" Koşarken telefonla konuşmak berbat ötesi bir deneyimdi. "Rabia benim Selman."

Erkekler de Basketbol Oynayabilir ║ ½ 𝘁𝗲𝘅𝘁𝗶𝗻𝗴Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin