3.6

554 64 92
                                    



Bölüm sevdiğiniz bir müzikle belki daha güzel gider   ♪ ♫



"Olmuyor olmuyor olmuyor! Sıçrama şutunu sıçrayarak atman gerekiyor Nükhet, olduğun yerde sallanarak değil!"

Hafsa dudakları arasındaki düdüğü bir kez daha çalarken kendimi asfalta fırlatmak istiyordum.

"Bir yudum insaf diliyorum." dedim yalvarırcasına. "Bacaklarım koptuysa seninkileri protez yapacağım Hafsa."

Üst üste cıkladı. İki eli cebinde baştan sona bakışlarıyla beni süzerken yanıma doğru adımlamaya başlamıştı.

"Yavrum bu hal ne hal? Bu iş ne iş? A ben Selman'a topa eziyet ediyorsun diyordum sen bugün kemerle dövüyorsun resmen. Dün gece format geldi herhalde koluna bacağına."

Avuçlarımı dizlerime yaslayıp soluklanmaya çalışırken Hafsa'nın dudakları arasındaki düdüğe ayağımın yanındaki topu fırlatasım vardı.

"Şu düdüğü çıkarsana sen bir ağzından. Cik cik ötüyor her ağzını açtığında." Başımı kaldırmadan gözümü üzerine sabitlediğimde dudaklarında beliren gevşekçe kıvrıma yorgunlukla baktım.

"Bunu mu?" dedi, parmağıyla dudakları arasında olan düdüğü gösterirken. "Bu düdüğü mü kastediyorsun?" Bile bile devam ediyordu hayırsız. Sinirden üzerine uçmama ramak kalmıştı. "Dudaklarımın arasında olan düdüğü?"

Yanımdaki topa bir anda uzanıp hızla Hafsa'nın suratına atmam saniyesinde gerçekleşti. Ancak topun belirlediğim hedefe bir güzel uçuşunu yapmasını ansızın önüne çıkan engel duraklatmıştı.

"Tamam yeter bu kadar."

Topu havadayken yakalayıp ellerinin arasına alan Selman'dı.

Ne ara oturaklardan kalkıp yanımıza gelmişti?

"Aaa! Üstüme iyilik sağlık! Ne yeter, ne demek yeter?"

"Bu kadar zorladığın yeter demek Hafsa. Bir buçuk saat oldu Nükhet'de kol bacak bırakmadın." dedi, topu Hafsa'ya daha sakin bir şekilde atarken. "Ver şu düdüğü de." Yanına doğru ilerlediğinde Hafsa bir adım geri çekildi.

"Düdüğü vermem. Bunu öttürmezsem ölüyormuşum."

Selman'ın bir anda atılıp düdüğü ipinden yakalamasıyla Hafsa'dan kurtarması bir oldu. Kıstığı gözlerle Hafsa'ya baktı son kez.

"Git ötede öl o zaman." Başını bana çevirip bakışlarını üzerimde dolaştırdı hızlıca. Gözleri bende olsa da sözleri Hafsa'yaydı. "Akşam olacak kızı sal artık. Kendini yeterince zorladı zaten."

Hafsa'nın bakışları komutan edasıyla Selman'a çevrildiğinde çenesini bir miktar kaldırıp devam etti.

"Şş, paşa sen otur hele bakayım oturduğun yerde. Bu mesele yalnızca ben ve Nükhet arasında değil, takımın geleceğini de kapsıyor tüm bu cefa."

Gözünü devirdi. "Hangi ülkeyi kurtarıyorsunuz Hafsa?"

"Bence bacaklarımı kurtararak başlayabiliriz." dedim dayanamayıp kendimi yere atarken. "Off benim talihsiz bacak kaslarım... Nerede benim tekerlekli sandalyem?"

İki saate yaklaşıyordu sahada geçirdiğimiz vakit ve geceden kalmış olan ağrım katlanmış biçimde kendini ortaya çıkartmıştı.

Selman'ın bakışları dizlerime çevrildiğinde birkaç adım atıp yanıma çömelmesi ardından gerçekleşti. "Bugün hiç gelmeyecektin." dedi başını sağa sola oynatırken. Gözleri sızlayan noktalarımın üzerinde dolaşıyordu. "Şu vicdansızın eline düşürdün ya kendini, sana da helal olsun Nükhet."

Erkekler de Basketbol Oynayabilir ║ ½ 𝘁𝗲𝘅𝘁𝗶𝗻𝗴Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin