3.7

469 61 75
                                    



Bir okuriçemin önerisi vardı bu kurgu için, bu bölüme ithaf ediyorum o şarkıyı

Umutsuz Aşk - Güldiyar Tanrıdağlı ♪ ♫


Selman'dan


"Beyaz olanlarından iki tane ekmek yollasana bana."

Önümdeki ekmek sepetinden ikisini aldığım paketleri Çetin'in yanımdaki yemek tepsisine bıraktım. Sıradan çıkıp yemekhanede gözlerimi dolaştırdığımda etraf epey kalabalıktı. Boş sandalyelerin çoğu dörtlü masalardan kalan bir kişilik yerlerdi.

"Dışarı çıkalım." dedim Çetin'e hitaben. Omzumla bahçeye açılan kapıyı iteklerken hâlâ masaların üzerine bakınıyordum. Onu arayan gözlerim hiçbir noktada takılmadı. Bugün sınavda aynı sınıfa düşmüştük ve en son kağıdını bırakıp gittiğinde görmüştüm yüzünü. Bana bakmamıştı. Dokuz gündür yaptığı gibi, yine.

Çetin açtığım kapıdan benden önce bahçeye çıktığında arkasından yürümeye devam ettim. Hava güneşli olmasına rağmen hafiften meltem de vardı.

"İşte Nisan havası be. Tam manitle takılmalık." dedi Çetin, bakışları etrafta boş yer bulmak umuduyla dolanıyordu. "Çıkışta boş musun?"

Tabldottaki çorba dökülmesin diye adımlarım ondan daha ağırken cevapladım. "Boşum."

Güldü. "Ben doluyum. Rabia'yı Kültür'e götüreceğim."

Kültür mü? Kekoların merkez üssü yani? "İt kopuk olduğunu kanıtlayacaksın yani kıza."

"Sap sap konuşma bana." dedi burun kıvırırcasına. "Ne anlarsın be sen sevgiden. Sen git bisikletinle öpüşüp koklaş."

Tepsiye indirdiğim gözlerimi devirdim. Anlamasam sevgiden bu bir hafta boka çevrilen modumla gezmezdim ortalıklarda.

"Aha buldum boş yer."

Başımı kaldırdım. Çetin'in gittiği çardağa bakışlarımı çevirdiğimde adımlarım durakladı. Gözlerim karşılıklı oturan iki kızdan sırtı bana dönük olanda takıldı. Birkaç gündür yüzünden çok bu saçlarıyla bakışır olmuştum. Derin bir nefes kaçtı dudaklarımdan. O cumartesinden sonra bir kere bile benimle aynı ortama girmemişti. Şimdi ben bunu bile bile onun yanına mı gidecektim?

Çetin onun yanına oturmadan hemen önce arkasını dönüp bana seslendi. "Gelsene oğlum!"

İlk adımımı atmıştım ki omzunun üzerinden başını bana çevirdi. Göz göze geldik. Kaşları çatılır gibi oldu. Niye beni görünce kaşları çatılır olmuştu? Gözlerine baka baka yanlarına gittiğimde en sonunda bakışlarını kaçırdı, önüne dönerek kaşığını yemeğe daldırdı.

"Valla geldik çöreklendik masanıza, inşallah birisini beklemiyorsunuzdur." dedi Çetin, çorbasını karıştırırken.

Tepsiyi masaya bırakıp Filiz'in yanına oturdum. Olaylardan haberi var mıydı bilmiyordum ancak benimle konuşmayı eski haliyle devam ettiriyordu.

"Sanki o birileri çok umrunda olacak." dedi Filiz. "Yerinden kalkmayacağını herkes biliyor."

"Onu bunu boşverin de sınav fena girdi lan. Biyoloji dedik bağrımıza bastık, bağrımızdan olduk."

"Bu masada anlaşılacağını mı düşünüyorsun?" diye sordum Çetin'e. "Sayısalcılar bak şurada." Elimle ilerideki çardağı gösterdim, Çetin'in sınıf arkadaşları çöreklenmişti oraya.

Erkekler de Basketbol Oynayabilir ║ ½ 𝘁𝗲𝘅𝘁𝗶𝗻𝗴Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin