Başımı gömdüğüm sıranın üzerine birkaç kez parmaklarını vurdu Filiz. "Kaldır artık şu kafanı. Çeker giderim aç aç girersin derse."Uzun aradaydık. Bir gün öncesinden koç hepimizin bugünkü öğle teneffüsünde spor salonunda toplanmamızı istemişken birkaç dakika önce ani bir şekilde programı iptal etmişti. "Ya ben coğrafya dersine girmek istemiyorum." dedim ağlamaklı bir sesle. Sitemle bir ayağımı yere vurdum. "Ne güzeldi her şey. Ne o kadının yüzünü görecektim ne de dersinde kemer zoruyla not tutacaktım. Mis gibi takımımla o potadan diğerine koşuşturacaktım ben."
"Mümkünse gözyaşında boğul Nükhet." dediğinde Filiz gerçek bir boşvermişlikle konuşmuştu. Çantasının fermuarını açıp cüzdanı olduğunu düşündüğüm şeyi aldığında fermuarı geri kapatmaya gerek duymadan sıradan ayrıldı. Bunu üzerimden çekilen gölgesiyle anlamıştım.
Onu kaçırmam demek aç kalmam demekti. Aç kalmam demekse... "Filiz!" Henüz onu deneyimlememiştim.
Sınıftan apar topar kendimi çıkarttığımda birkaç adımda bir ayaklarımı kaldırıp öğrenci tufanı içerisinden Filiz'in 1.73 boyunu koridorda yakalamaya çalışıyordum. Yüzümü buruşturdum. Füze takıp mı inmişti de iki saniyede yok olmuştu bu kız. "Kara gün dostun olsun derler bizimki kara gün gelse de kurtulsam şundan modundaymış resmen."
"Basketçi!"
Duyduğum ses refleksle adımlarımı kesip başımı arkama çevirmeme neden oldu. Ense kısmında uzattığı saçlarını beyaza boyatarak kendini Zeus belleyen bu tımarlı sipahi lise birlerin fırlaması Tarık'dı.
"Bakıyorum da hemen benimsemişiz ünvanı." dedi, bir eli cebinde ağır abi yürüyüşüyle yanıma geldiği esnada. "Basketçi denilince dönmeler falan."
"Asıl sana basketçi demeler falan, hayrola yeğenim? Ablaya ne oldu?" Kolumu benimkisiyle aynı hizada olan omzuna atıp kendimle birlikte onu da yemekhaneye sürüklemeye başladım.
"Basketçi daha havalı. Yakışır ablama."
Göğsümü kabarta kabarta inerken merdivenlerden bir yandan da ağzımdan Urduca gülme efekti çıkartıyordum. "Hehuhehu. Tabi oğlum. Yakışmasa alırlar mıydı gruba?"
Sanki bir şeyleri yeni sorgular gibi başını bana çevirip baştan aşağı bedenimi süzdü. "Harbiden nasıl aldılar bu boyla seni takıma?" diye sorduğu sorusuyla kabaran göğsümü patlamış balon gibi söndüren Tarık'a dümdüz baktım.
"Yeteneğimle canım. Bu alan için o kadar biçilmiş kaftanmışım ki kimse boyuma bakmadı bile." İki aydır takımdaki boş yeri kapmak için barfikste halay çekip boyumu uzatmaya çalışan ben mezarında ters dönmüştü.
"Vay be... Cidden son sınıfların gurur kaynağısın basketçi Nükhet Aya abla."
"Yapıyoruz bir şeyler yeğenim." dedim, kendimi havaya iyice kaptırıp halkımı selamlamama az kalmıştı. "İdol olmak öyle her yiğidin harcı değil. Ama ben yiğit Nükhet için sen sipahi Tarık'a idol olmak bendenize büyük onurdur."
"İdolum olduğunu söylemedim ki." dedi saf saf. "Senin gibi birinin girebilmesi takıma tam ibretlik olay. O yönden gururusun okulun."
Ağzım beş karış açık, adımlarım konumlandırılmış olması sebebiyle benden bağımsızdı. "Tarıkçığım neler diyorsun böyle?" dedim dudağımda sakat bir gülümsemeyle. "Helak edilmiş kavme söylenir gibi ibretlik falan."
Tarık'ın yüzünde başka alemlere dalmış yayvan bir gülümseme oluştuğunda beni dinlemediğini fark ettim. Ohh. Bombayı ortaya at, patlayan bizim popomuz olsun Tarık efendi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Erkekler de Basketbol Oynayabilir ║ ½ 𝘁𝗲𝘅𝘁𝗶𝗻𝗴
Humor+𝟵𝟬𝟱𝟱***: Basketbol takımına girmişsin +𝟵𝟬𝟱𝟱***: Tebrik ederim +𝟵𝟬𝟱𝟱***: Darısı benim hayatıma da girmene