BÖLÜM 1 ACININ SAHNESİ

943 39 15
                                    


Hikaye şöyle başlıyordu: Bir gün bir gün küçük bir kız eve geldi hiç ses yok. Açtı kapıyı usulca süzüldü içeri. Ufacık ayakları kaydı, sendeledi zor toparladı kendini. Küçük kalbi hissetmiş gibi göğsünü parçalarcasına çırpınmaya başladı. Korkarak yerdeki kaygan sıvıya baktı...

"Bir gün dönüp bakınca

Düşler içmiş olursa yudum yudum yıllarını..."

Seslenmek istemiş fakat cevap alamayacağının korkusundan mıdır bilinmez sesi çıkmamış korkuyla açılan ağzı bir fısıltı bile çıkaramadan geri kapanmıştı. Rutubet kokan evin içerisinde uzun zamandır denk gelmediği bir kokuyu anımsadı. Acı, zihninin duvarlarına yaslanmış kocaman sırıtışıyla bekliyordu biraz sonraki sahne onundu. Birazdan çok değil birkaç saniye sonra usulca süzülerek zihnin bütün duvarlarını katrana boyayacak o çok da uzak olmayan bilindik duyguyu kapalı olduğu kafesten salacaktı.

"..Ağla ağla Firuze, ağla

Anlat,

Bir zaman ne dayanılmaz güzellikte olduğunu..."

Durdu biraz geç mi kalmıştı ,gitmişler miydi? Korku tüm uzuvlarına yayıldı bacakları tutmaz hale geldi . Bir adım iki adım üç adım ve dört adım. Acı sadece dört adım uzaklıktaydı acı dört adımdı, acı dörttü. Yalnızca bir rakam değildi bu sadece adım değildi. Her adım parça parça söktü ciğerini canından canı gitti ruhu, sanki dayanamayacakmış gibi hemen süzüldü açık camdan dışarı. Bu çok fazlaydı bu, bu dayanılmazdı.

Şuuru bir anlık açılır gibi olduğunda canavarın sesi ilişti kulağına: "B- bak onları kurtardım bu pis dünyadan kaçırdım onları ama çok ağladılar yapma dediler ben kötü bir şey yapmadım ki s-sadece kurtardım onları artık acı yok bak sesler de sustu" Kırmızı ellerini şakaklarına götürdü "Burası artık sessiz huzuru hissediyorum bak, baksana ses yok bak..." Çok değil birkaç saniye sonra canavarın elleri şakaklarından düştü gözleri kocaman açıldı. Bu esnada acı son hazırlıklarını tamamlamış sahneye doğru adımlıyordu...

Canavar kırmızı ellerini kaldırdı korkunç gözleri ellerine baktı inceledi güzel beyaz elbisesine baktı kirlenmişti. Hırsla sürdü ellerini beyaz elbisesine sildi,sildi,sildi.. hayır geçmiyordu bu geçmiyordu bu neydi ki. Sonra soğuğu hisseden çıplak ayaklarının altındaki sıvıya baktı yerler de kirlenmiş diye mırıldandı temizlemek lazımdı. Kirli elleriyle sildi yerleri şimdi düzeltecekti tertemiz olacaktı her yer. Dakikalarca hızlı hızlı sürdü ellerini soğuk fayansa sonra durdu. Farkındalık canavarının zihnine erişti, rutubet kokan odayı canavarın haykırışları doldurdu. Bağırdı çağırdı yerden yere vurdu boş bedenini...

Küçük kızın dizleri daha fazla ayakta tutamadı onu. Artık bir anlam ifade etmeyen bedeni kapı eşiğine yığıldı. Bağırtıdan çok uzak bir sesle fısıldadı ""Hayır. hayır hayır..." İşte simdi sahne zamanıydı. Acı, sahnenin merdivenlerini tüm ihtişamıyla adımlamaya başladı. Kocaman gülümsemesiyle seyirciyi selamladı önce sonra ise kuruldu bir köşeye o bilindik duyguyu küçük kızın zihnine salıverdi. Bu çok başkaydı bu bildiklerinden farklı bir duyguydu acı her yerdeydi zihnin duvarlarını aşmış bütün vücuduna yayılmıştı. Canavarla ikisi birbirinden çok farklı duygularla aynı acıya ağlıyorlardı. Acı gülümseyerek izliyordu tüm bunları zehirli katranı yaymıştı etrafa temizlemek mümkün dahi olmayacaktı. Sahnenin perdeleri bir daha kapanmayacak şekilde acıya teslimdi artık.

"Kıskanır rengini baharda yeşiller

Sevda büyüsü gibisin sen Firuze

Sen nazlı bir çiçek

Bir orman kuytusu

Üzüm buğusu gibisin sen Firuze..."

&&&

İlk kurgum ve çok heyecanlıyım umarım sizler de beğenirsiniz yorum ve votelerinizi bekliyorum. Sorduğunuz sorular cevapsız kalmayacaktır. Sevgiyle kalın:)

FİRUZEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin