BÖLÜM 34 SON BİR KEZ

89 18 17
                                    

Bölüm şarkımız;

Cem Çınar- Bu Nasıl Sevgi?

&&&

Kar taneleri yerlerini yadırgamışçasına gökyüzünden yeryüzüne doğru sessizce iniyordu. Kristal görünümlü taneler birbiri ardına inerken düştükleri yerde birikerek çoğalıyordu. Genç adam elindeki küçük poşet içerisindeki balıkları kalın kabanının içine dikkatle koydu ve eliyle hafifçe destekleyerek tuttu.

Hastanenin bahçesine girdiğinde yemyeşil bahçenin beyazlara büründüğünü gördü ve hafifçe gülümsedi. Firuze'nin kar sevincine tanık olacak olmak onu heyecanlandırıyordu. Hastanenin içerisine girdiğinde artık göz aşinalığı olan görevli ve hemşirelere baş selamı veriyor ve aynı şekilde karşılığını alıyordu.

Kapıyı çalmak üzere havalanan eli içeriden duyduğu konuşma ve gülüşme sesleriyle duraksadı. Firuze hararetli bir şekilde konuşuyor, bir şeyler anlatıyordu sanki. Elini kapının kulpuna koydu ve merakla araladı. İçeriye göz gezdirdiğinde genç kadının yatağın üzerinde sırtı kapıya dönük oturduğunu ve sanki yanında biri varmış gibi bir şeyler anlattığını gördü. Düzensizleşen kalp atışları neredeyse içeriye girmesine engel dahi olacaktı.

Kapıyı ses çıkartarak açtığında Firuze'nin gözleri kapıya döndü ve dudaklarına güzel bir gülümseme yayıldı. "Vefa. Gel bak bu benim arkadaşım." Genç kadın cümlesinin ardından az önce odaklandığı yere baktığında kimseyi görmemiş olacak ki "Gitmiş. Ama buradaydı Vefa gerçekten." Vefa yaklaşarak saçlarının üzerine bir öpücük bıraktı. "Tamam güzelim." Firuze heyecanla ellerini birbirine tutuşturmuş, Vefa'nın bu kez cebinden ne çıkaracağını merak ediyordu. Ceplerine sihir saklamıştı sanki. Elini her daldırdığında onu mutlu edecek bir şeyler buluyordu oracıkta.

Vefa onun çocuksu gülümsemesine dayanamayıp eğilerek yanağına hızlı bir öpücük kondurup geri çekildi ve onun şaşkın heyecanlı bakışları eşliğinde ellerini kabanının yakasına götürdü ve balıkların bulunduğu şeffaf poşeti çıkardı. İçerisinde iki küçük kırmızı balık vardı. Balıkları gören Firuze heyecanla atıldı ve kafasını iyice yaklaştırarak balıklara bakmaya çalıştı. "Çok güzeller Vefa." Bu güzel gülümseme ve bu tatlı sevinç için her şeyi yapabilirdi.

Balıkları yavaşça fanusun içine aktardıklarında Firuze çok dikkatli davranıyor, onlara bir şey olacak endişesiyle ara ara gözlerini kapatarak bakmaya dayanamıyordu. Sonunda balıklar yerlerini aldıklarında Vefa genç kadının elini elinin içerisine alarak avucunu açtı ve iki küçük balık yemini avuçlarına yerleştirdi. "At bakalım içine. Her gün iki tane vermen yeterli tamam mı güzelim." Firuze yemleri suyun içine yavaşça bıraktıktan sonra yerinden kalktı ve çekmeceden küçük bir kağıt ve kalem getirerek dizinin üzerine yasladı ve eğilerek bir şeyler yazmaya başladı.

Başını kaldırdığında Vefa genç kadının yazdığı notlu sesli olarak okudu. "Küçük balıklar. Vefa bana aldı. Ben besleyeceğim. Günde iki yem." İki kelimesinin altını kalın kalın çizmişti. Defterden kopardığı küçük parçayı alarak akvaryumun yanına yerleştirdi. Balıklarla işleri bittiğinde Vefa onu ellerinden tutarak camın önüne getirdi ve arkasında durarak kalın perdeyi kenara çekti.

Gördüklerinin gerçek olup olmadığını anlamak için gözlerini birkaç kez kırpan genç kadın az sonra heyecanla yerinde kıpırdandı. "Kar. Kar yağıyor Vefa çok güzel." Vefa'dan cevap alamamıştı zira Vefa büyük bir dikkatle onu izliyor, bakışları tüm yüzünde dikkatle dolaşıyordu. Onun bir şey demediğini fark eden kadın korkarak "Kar yağıyor değil mi Vefa?" Genç adam omuzlarından tutarak onu kendisine çekerek göğsüne sakladı ve çenesini kadının başının üzerine yerleştirdi. Gerçek olup olmadığının belirsizliğini yaşıyor, dışarıda gerçekten kar yağıp yağmadığını soruyordu. Ne acı şeydi bu. "Evet benim kar çiçeğim, kar yağıyor. Aşağıya inelim de yakından gör hım?" Tuttuğu nefesi rahatlayarak dışarı veren genç kadın hızla başını salladı.

FİRUZEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin