10. Bölüm

3.5K 210 4
                                    


Keyifli okumalar!

***

Genç kadın arabasından inerek karşısında ki eve hüzünle bakmıştı. Yıllardır bu eve gelmiyordu. Çocukluğunun geçtiği evi üzgün bir şekilde incelerken yanağından aşağıya akan yaşı hızla sildi. Ev terk edilmiş gibi boynunu bükmüş bir görüntü sergilemişti genç kadına. İçine dokunan bu durum arabadan dışarıya çıkan çocuklarının sesini duyana kadar sürmüştü.

"Ayne, biz burada mı kalacağız?" Dilay küçük oğlunun saçlarını okşayarak ona cevap vermişti.

"Bir süre tatil yaptığımızı düşünün olmaz mı? Burası senin dedenin evi," dediğinde ikizler gözlerini büyüterek kocaman eve bakmıştı. Etrafı yüksek duvarlarla çevrili iki katlı ev çocukların hoşuna gitmişti anlaşılan. Ev çiftlikten farklı olarak tamamen betondan yapılsa da alt katta ki boydan cam duvarlar eve farklı bir hava katıyordu. İçeride temizlik yapan kadınların sesini duyunca ağır adımlarla cam sürgülü kapıdan içeriye girmişti.

"Kolay gelsin hanımlar." Dilay'ın sesini duyan kadınlar hızla genç kadına dönerken Dilay onlara gülümseyerek bakmıştı.

"Az kaldı, işimiz bitmek üzere Dilay Hanım."

"Acele etmenize gerek yok, rahat olun lütfen. Üst katta ki odalar temizlendi mi?" diye sorarken diğerlerinden daha büyük olduğunu düşündüğü kadın öne çıkmıştı.

"Her yer temizlendi, sadece salonda birkaç yer kaldı," dedi. Dilay başını sallarken arkasında saklanan ikizlere bakarak gülmüştü.

"Siz neden saklanıyorsunuz bakayım?" Süreyya annesinin eteğine yapışmış bir şekilde başını kaldırarak gülümseyen Dilay'a bakmıştı.

"Ayne, burada kalmak zoyunda mıyız?"

"Neden? Sevmediniz mi? Arka bahçesi çok güzeldir. Hem anneniz de burada büyüdü," dediğinde ikizler heyecanla kadına bakmıştı.

"Sen burada mı oynadın?" diyerek eliyle salonu işaret ederken Dilay'ın gözünün önüne küçükken yaptığı yaramazlıklar gelmişti. Annesinin peşinden koşturması, babasıyla atçılık oynadığı zamanlar. Şimdi kısa süreliğine de olsa çocukları kendi oynadığı bahçede oynayacaktı.

"Dilay abla, bunları nereye koyayım?" Aslı'nın sesini duyan genç kadın ona dönerek merdivenleri işaret etmişti. Alt katta iki oda büyükçe bir mutfak ve içinde yemek odasının bulunduğu kocaman bir salon vardı. Salonun bir bölümü tamamen cam duvarlardan oluşuyordu. Mahremiyet yok gibi görünse de dışarıdan kimsenin içeriyi göremeyeceği büyüklükte özel bir bahçeye sahipti.

"Onları üst kata çıkaralım Aslı, çocuklar yorulmuştur. Önce onlara duş aldıralım, sonrada yemek söyleriz," dedi. Aslı elinde ki iki valizle merdivenlerden yukarıya çıkarken Dilay çocukların elinden tutarak onun arkasından gitmişti. Merdivenlerin başında çift taraflı kapıların olduğu geniş bir hol bulunuyordu. En uçta bulunan kapıysa evin arka tarafına bakan büyük odaya aitti. O odada eskiden annesi ve babası kalıyorlardı. İçinden gelen hisle "Aslı, valizleri sonda ki odaya bırakacağız, orayı kullanacağım," dedi. Aslı gösterilen odaya girerken ağzı şaşkınlıkla açılmıştı. Odanın ortasında duvara dayalı oymalı dört direkli gösterişli bir yatak vardı. Oldukça büyük olan yatağa beş kişi rahatlıkla sığabilirdi. Yatağın karşısında duvarı kaplayan televizyon, kenarlardaki işlemeli komedinler ve büyükçe ayna ile oldukça sade döşenmişti. Mobilyalar ne kadar gösterişli olsa da odanın büyüklüğü onları sade göstermişti. Ayrıca özel banyosu ve giyinme odası mevcuttu.

"Valizleri nereye bırakayım abla?" Aslı odayı hayranlıkla izlemeyi bırakarak kendine geldiğinde Dilay'a dönmüştü. Dilay'ın buruk bir gülümsemesi ile odayı incelemesi kızın dikkatinden kaçmamıştı.

DİLAY HANIMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin