36.Bölüm

1.3K 119 2
                                    

keyifli okumalar....

****

Genç kadın dar koridordan ağır ağır ilerlerken oldukça gergin olan bedenini rahatlatmak için derin bir nefes almıştı. Dilay amcasının evine gitse de polisler önden önce davrandığı için tutuklanma anını görememişti. Yengesi olacak kadın genç kadını görünce ona saldırmaya çalışmış ama Engin tarafından engellenmişti.

"Emin misin?" Engin genç kadının kolunu tutarak onu durdurmuştu. Dilay'ın o adamla yüz göz olmasını istemiyordu.

"Hiç olmadığım kadar eminim." Dilay önde ilerleyen polis memurunun peşinden devam ederken merdivenlerden aşağıya bir kat inerek ayrı bir demir parmaklıklı kapıdan içeriye girmişti.

"Bu taraftan!" Dilay etrafına bakınarak ortamı incelemeye başlamıştı. Duvarlarda daha önceden tutuklanan mahkûmlardan arda kalan izler vardı. Nasıl yaptıklarını anlayamadığı birkaç resim duvarda resmedilmişti. Gözleri az ilerdeki hücreye takılınca amcası olacak adamın nezarethanedeki büyük banka oturmuş bir şekilde önüne baktığını görünce istem dışı dudakları kıvrılmıştı. Adalet geçte olsa elbette yerini buluyordu.

"Sonunda seni burada görmek nasip oldu Hikmet Bey!" yaşlı adam duyduğu sesle hızla başını yerden kaldırmıştı. Öfkeli gözler Dilay'ı hedef alırken dişlerinin arasından adeta dışladı.

"Sen!"

"Evet, ben... Beni gördüğüne şaşırmış olman çok garip. Bir gün seninle hesaplaşacağımı bilmen gerekirdi!" Hikmet Bey genç kadının sözleri ile hızla yerinden kalkıp parmaklıklara doğru atılmıştı.

"Seni mahvedeceğim. Kiminle uğraştığını bilmiyorsun Dilay!" diye bağıran adam genç kadının adını kinayeli bir şekilde uzatarak söylemişti.

"Merak etme amca, ben kiminle karşı karşıya olduğumu gayet iyi biliyorum. Siz kaşındınız. Ne sanıyordun oğlun beni kaçırmaya çalışacak bu da yanına kar mı kalacaktı."

"Oğluma iftira atma Dilay, Nihat bir şey yapmadı." Dilay adamın sözleri ile kendini tutamayarak gülmüştü.

"Senin o ahmak oğlun yüzünü saklamış ama kimliğini açık etmeyi başarmış. Nihat ettiğinin cezasını çekecek. Bunca yıl sizi alttan aldım ama siz hiç durmadınız!"

"Dilay, Dilay Dilay... Bu yanına kalmayacak biliyorsun değil mi?" diye soran adam kadını daha da keyiflendirmişti.

"Şuanda karşımda çırpınman bana ne kadar keyif veriyor bilemezsin amca, sizi böyle gördüm ya çok mutluyum."

"Bu çok uzun sürmeyecek merak etme, yakında buradan çıkacağım. O zaman olacakları düşünsen iyi edersin!"

"Elinden geleni ardına koyma amca. Ama sana tavsiye buradan çıkacağına dair hayaller kurma." Engin genç kızın koluna dokunarak dikkatini çekmişti.

"Hadi gidelim Dilay, bu adamla konuşmak faydasız."

"Bu kim? Yeni aşığın mı?" Amcasının sözleri ile Dilay dişlerini sıkmıştı.

"Evet, beğendin mi Nihat Bey. Kendisi benim müstakbel eşim olur." Dilay arkasını dönüp birkaç adım attıktan sonra yeniden adama dönmüştü.

"Az kalsın unutuyordum, oğlun tutuklandı. Yakında sana arkadaşlık etmek için gelecek. Hadi beni kaçırmayı göze aldı bir şey demiyorum ama vatana ihaneti nasıl göze aldınız? Polisin elinden kolay kurtulamayacak."

"Dilay buraya gel, Dilay gel buraya. Bundan kurtulamayacaksın!" Dilay oradan ayrılırken amcası arkasından bağırıp duruyordu.

Genç kadın nezarethanelerin olduğu kattan üste çıkarken Engin sessizce onu takip ediyordu. Bir yandan düşüncelere dalan genç kadına gelebilecek saldırılar için tetikte beklerken diğer yandan da bundan sonra ne yapacaklarını düşünmeden edememişti. Normal büroların olduğu kata geldiklerinde amcasının karısı ve kızlarını görünce uzaktan onlara kısa bir bakış atmıştı. Kuzenleri olmasına rağmen onları en son babasının cenazesinde görmüştü. Hepsi genç kadından büyüktü. Hepsinin kendi meslekleri vardı. Hikmet beyin iki kızı da okumuş, biri avukat olmuş diğeri de sekreterlik yapıyordu. Avukat olan kuzeni babasının durumunu sorarken Dilay buruk bir şekilde onları izliyordu. Karşısında duran kişiler onun akrabalarıydı ancak bir yabancıdan daha yabancıydılar genç kadına.

DİLAY HANIMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin