Keyifli Okumalar!
****
Dilay gece vakti odasına girdiğinde çocuklarını kocaman yatakta birbirine sarılmış bir şekilde uyurken görünce içini büyük bir şefkat kaplamıştı. Şükür sebebi olan çocukları çok huzurlu görünüyordu. Bir gün kendisinin de huzurlu olacağı günler gelecek miydi acaba? Gelecek hafta İstanbul'a gitmesi gerekiyordu. Bunun için çocukları götürmek istese de onları bu yolculukla yormak istemiyordu. İçi sıkıntıyla dolarken bir çare bulması gerekiyordu. İkizleri çiftliğe o kadının olduğu yerde bırakamazdı. Burada da tek başlarına kalmasına izin veremezdi. Sıkıntıyla iç çekerken yine en iyisinin çocukları da yanında götürmek olduğunu hissediyordu.
Üzerini değiştirerek usulca çocuklarının yanına uzandı. Akşamüzeri Mehmet babası ile yaptığı konuşma kadını mutlu etmişti. Adam sonunda inadı bırakarak ameliyat olmaya karar vermişti. Belki korkuyordu ama bunu yapmak zorunda olduğunu biliyordu. Dilay her zaman adamın yanında olmaya kararlıydı. Selim'le boşansalar bile o her zaman Dilay'ın Mehmet babası olacaktı. Gözlerini kapatarak kendini uykuya teslim ettiğinde yıllar sonra ilk kez uyuyacağı çatı altında huzuru içine çekmişti.
***
Genç kadın sabah uyandığında oldukça dinlenmiş bir şekilde gözlerini aralamıştı. Uzun zamandır bu kadar rahat uyuduğunu hatırlamıyordu. Belki de buna en büyük neden gece gördüğü rüya olmuştu. Yıllar sonra anne ve babasını aynı anda rüyasında görmüştü. Rüyasında olsa da çok mutlu olmuştu. Üstelik o rüyada hiç beklemediği bir misafir de vardı. Gerinerek sırtını yatağın başlığına dayadığında gözü aydınlanmak üzere olan havaya bakmıştı. Gece perdeleri çekme gereksinimi duymamıştı. Evin etrafının çevrili olması yeterli mahremiyeti veriyordu. Yavaş bir şekilde yataktan kalkarak pencerenin önüne geçmişti. Uzaktan güneşin doğuşunun oluşturduğu kızıllığı görmesiyle gülümsedi.
"Çok şükür, bu günde uyandık," diye fısıldadı. Dilay kendi sözlerini işittiğinde uzun zamandır bu sözü kullanmadığını fark etmişti. Babası ne zaman onu kaldırmaya odasına gelse kızı gözlerini açar açmaz ağzından ilk çıkan 'Çok şükür bu günde uyandık' sözleri oluyordu. Süha Bey'in en büyük şükrüydü akşam yatıp yeni bir güne gözlerini açmayı başarmak. Dedesi uykusunda öldüğü için babası her yeni günün şükrünü belirtiyordu.
"Çok şükür babacım," dedi kendi kendine. Üzerini değiştirmek için giyinme odasına giderken kısa bir duş almaya karar vermişti. Çocuklar daha uyanmazdı ve rahatlıkla duş alıp kahvaltı hazırlayabilirdi. Yarım saat sonra işini bitirip mutfağa geçtiğinde Aslı'nın da hemen arkasından içeri girmesiyle bakışlarını ona çevirmişti.
"Hayırlı sabahlar abla," diyen kıza gülümseyerek cevap vermişti.
"Hayırlı sabahlar canım, rahat uyuyabildin mi?" diye sordu.
"Çok rahat uyudum abla, alınma ama çiftlikten bile rahat uyudum," dediğinde Dilay kızın sözlerine gülmüştü.
"Niye alınayım Aslı, ayıptır söylemesi bende çok rahat uyudum. Sanki yıllardır omzumda olan yük birden kalktı."
"Anlayabiliyorum, son zamanlarda çok stres yaşadın," dediğinde Dilay başını sallamakla yetinmişti.
"Ne dersin bu gün dışarıda kahvaltı yapalım mı?" Aslı başını sallarken kıvırcık saçları ahenkle yerinde havalanmıştı. Aslı önüne gelen saçlarını geriye atarken bileğinde ki bandanayı alarak başına takmıştı.
"Saç düzleştiricimi evde unutmuşum, bir ara gidip alırım abla," dediğinde Dilay genç kıza kaşlarını çatarak baktı.
"Şu güzelim saçları rahat bırak Aslı, harika saçların var onlara eziyet etme," dedi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DİLAY HANIM
General FictionTANITIM İki düşman bakışın çakışmasıyla genç kız alaycı bir şekilde gülmüştü. Karşısında ki adama tahammül sınırları oldukça tükenmişti. Adamın da ondan aşağı kalır yanı yoktu. Yıllar sonra döndüğü evde yine aynı manzarayla karşılaşmıştı. Karşısında...