18. Bölüm

2.4K 118 0
                                    


Keyifli okumalar!

***

Genç adam odanın içinde dört dönüyordu. Aklı az sonra yapacağı konuşmayı toparlamak için zehir gibi çalışırken derin bir nefes aldı. Dün Aslı ile konuşması gerektiği konuyu babası yine bertaraf etmişti. Seyhan sanki üzerinde sensor varmış gibi ne zaman Aslı'ya yakınlaşsa babası tarafından engelleniyordu. Babası uyanmadan sabah erkenden yakaladığı kızı çalışma odasına çağırdığında Aslı mahcup bir şekilde genç adama bakmıştı. Sabah kahvesi içmeyi sevmese de Aslı ile yalnız kalıp konuşabilmek için kahve içmeyi bile göze almıştı.

Odanın penceresinden dışarıyı izlerken bahçeye çıkan adamı görünce kaşlarını çattı. Sabah sabah Engin denen adamı görmeyi planlamamıştı. Kapıya yöneldiğinde içeriye giren kızı görünce sıkıntıyla içini çekmişti. Bu konuşmayı şimdi yapmazsa hiç yapamayacaktı.

"Gel Aslı?" genç kız elinde ki kahveyi masanın üzerine bırakırken oldukça tedirgindi. O da biliyordu Seyhan'ın sabahları kahve içmeyi sevmediğini.

"Seyhan Bey, siz iyi misiniz?"

"Anlamdım neden soruyorsun?" Adam şaşkın bir şekilde genç kıza bakmıştı.

"Yani siz sabahları kahve içmeyi sevmezsiniz," dediğinde Aslı ne söylediğini fark edince susmuştu.

"Bunu bilmen beni şaşırttı açıkçası Aslı. Seninle konuşmak istiyorum otursana." Kız adamın gösterdiği yere bakarken yutkunmadan edememişti.

"Ben..."

"Seni tedirgin mi ediyorum Aslı?" diye soran adam kızın mahcupça bakışlarını kaçırmasını hayranlıkla izlemişti.

"Hayır, o nasıl söz Seyhan Bey?"

"Şu Bey lafını kaldır artık Aslı, ben sana Hanım diyor muyum?" dediğinde içinden de 'yakında inşallah' geçirmeyi unutmamıştı. Kız başını eğdiğinde kıvırcıkları yüzünü kapatmıştı. Seyhan ne söyleyeceğini bilemezken kapının birden açılmasıyla kaşlarını çatarak içeri girene bakmıştı.

"Ne yapıyorsunuz burada? Herkes seni kahvaltıya bekliyor," diye Selim araya girince Seyhan isyan etmişti.

"Yeter artık, bir bırakında şu kızla konuşabileyim. Babam görevini sana mı devretti?" derken Selim'in gülümsemesi altında hızla odadan çıkmıştı. Aslı ne olduğunu anlayamadığı için Selim'e kısa bir bakış atarak kapıya yönelmişti.

"Aslı, bir sıkıntın mı var?" diye soran adama genç kız buruk bir gülümsemeyle bakmıştı.

"Yok Selim Bey, iyiyim ben."

"Bak Aslı, ben senin abin sayılırım. Bir sıkıntın varsa çekinmeden söyle. Ölümden başka her şeyin bir çözümü vardır." Aslı minnetle adama bakarak cevap vermişti.

"Şuanda yapılacak bir şey yok Selim abi, ihtiyacım olunca sana geleceğime emin olabilirsin."

"Sözünü aldığıma göre hadi geçelim," diyerek kızın önden geçmesi için kenara çekilmişti. Aslı mutfağa doğru ilerlerken Selim de salona geçerek toplanan ailenin yanına ilerlemişti. Mehmet Bey başköşede yerini alırken iki yanına oturan oğluna gururla baktı. Engin ve Nisan yan yana otururken ikizler de annesinin yanında yerini almıştı. Kahvaltı çocukların neşeli sesleriyle yapılırken aralarında en sessiz Seyhan'dı. Dilay genç adamın sessizliğinden hoşlanmamıştı.

"Seyhan bir sorun mu var?" diye sorarken bakışlar genç kadına dönmüştü.

"Yok abla," diyen adam izin isteyerek yerinden kalkmıştı. "Benim işe erken gitmem gerekiyor, akşama görüşürüz," dedi. Genç adam hızlı adımlarla kapıdan çıkarken Dilay şaşkınlıkla babasına bakmıştı.

DİLAY HANIMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin