26. Bölüm

1.6K 140 2
                                    

Keyifli okumalar!

***

Genç kadın aldığı adrese son sürat giderken oldukça öfkeliydi. Gözü hiç kimseyi görecek halde olmayan Dilay verilen adrese ulaştığında evin beklediğinden daha uzak olduğunu fark etmişti. Arabayı iki katlı lüks bir evin önüne park ederek içinde bir süre bekledikten sonra hızla aşağıya inmişti. Ağır adımlarla acele yapmadan ilerlerken gözü az sonra çalacağı kapıdaydı. Birkaç saniye sonra evin kapısını yumruklayarak çalmaya başlamıştı. Bir süre sonra kapıyı, "Patlama geldik," diye söylenerek açan kadın karşısında Dilay'ı görünce duraksamıştı.

"Senin burada ne işin var?" Dilay kadının sorusuyla sinirli bakışlarını Esma'ya dikerek içeriye adım atmıştı.

"Seni davet ettiğimi sanmıyorum!" Dilay kapıyı sert bir şekilde kapatarak hızla kadının saçına yapışmıştı.

"Kızım nerede?"

"Ay, bırak saçımı. Ne kızından bahsediyorsun?"

"Sana çocuklarıma bulaşma demiştim, kızımı nereye götürdünüz?" Dilay kadının saçını olabildiğince çekerek evin salonuna kadar sürüklemişti. Esma çığlık çığlığa bağırırken içeriden koşarak gelen kızı görünce, "Yardım et bana, çek şu kadını üzerimden," diye bağırmıştı. Dilay şaşkınlıkla kendilerine bakan kıza öfkeyle bağırdı.

"Sakın, kal olduğun yerde." Esma'nın kafasını geriye yaslayarak yüzüne doğru eğildi.

"Kızım nerede?"

"Ne bileyim ben kızın nerede? Bırak beni," diye bağırsa da genç kadın kadını ileri doğru savurmuştu. Dilay kadından birkaç adım uzaklaşarak eliyle saçlarını geriye çekmişti. Sakinleşmek için derin nefesler alırken arkasından gelen çığlıkla hemen ardına dönmüş ve Esma'nın kendisine doğru savurduğu şömine maşasından son anda kaçmıştı.

"Sen kimsin de bana bu şekilde saldırıyorsun?" Esma deli gibi demir maşayla genç kadına saldırırken Dilay çevik hareketlerle ondan kurtulmayı başarmıştı. Sonunda daha fazla dayanamayarak kenarda duran zigon masayı alıp Esma'ya doğru savurmuştu. Amacı kadına vurması değildi ancak Esma korkuyla geriye kaçarken ayağı takılarak sırt üstü yere yapışmıştı. Dilay hızla kadının elindeki maşayı alarak kenara savurdu.

Esma'nın üzerine çıkarak kadına ardı ardına tokatları savururken bir yandan da bağırıyordu.

"Kızımı nereye götürdünüz? Konuş yoksa buradan sağ çıkamayacaksın!"

"Bırak beni dedim sana!" Esma aldığı darbelerle çığlık atarken yüzü kıpkırmızı olmuştu.

"Sana son kez soruyorum, adamların kızımı nereye götürdü!" dediğinde Dilay kenarda gözüne kestirdiği telefona uzanarak son aramalara girmişti.

"Bırak beni dedim sana, bunun hesabını vereceksin. Senin kızını ben ne yapayım, ben kendi kızımı aldım!" dediğinde Dilay daha da öfkelenmişti.

"Seni geri zekalı, bu işten kurtulmana asla izin vermeyeceğim. Sende, o aklı kıt kardeşin de bu işten sıyrılamayacak."

"Kalk üzerimden dedim sana!" diye bağıran Esma, Dilay'ın yüzüne attığı yumrukla bayılmıştı. Kadının ayıldığında müthiş bir ağrı çekeceğine emindi. Salonda ki kanepeye oturarak önünde baygın yatan kadına bakmaya başlamıştı. Sakinleşmek için elinden geleni yapıyordu ama aklına kızının yabancı adamların yanında olduğu geldikçe öfkesi yeniden kabarıyordu.

"Hanım efendi?" Dilay kollarını dizine yaslamış yüzünü avuçlamıştı. Yaşadıklarına inanmıyordu. Bir yandan Nisan'ın o adamların elinde olmamasına sevinirken diğer yanı kendi kızı için çaresizce çırpınıyordu.

DİLAY HANIMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin