İyi okumalar!
***
Genç adam sabah erkenden kalkıp önce babasına kontrol etmiş sonrada salona inerek kahvaltının hazır olup olmadığına bakmıştı. Evin emektar çalışanı masayı hazırlarken ona selam vererek bahçeye çıkmıştı. Bakışları bir süre etrafta dolandıktan sonra başını kaldırarak terasa üzgün bir şekilde baktı. İçi sıkılıyordu. Şu birkaç günde ikizlere çok alışmıştı. Etrafta olmalarına, neşeli seslerini bir günde özlemişti.
"Hayırlı sabahlar abi, erkencisin."
"Uyku tutmadı, sen de erken kalktın." Seyhan derin bir nefes alarak bahçedeki masaya geçmişti.
"Bende rahat uyuyamadım. Çocukları şimdiden özledim. Onları görmeye gideceğim."
"Birlikte gideriz," dediğinde Selim kardeşi ona imalı bir şekilde bakmıştı.
"Burada olabilirlerdi biliyorsun değil mi?" Selim başını iki yana sallayarak "Bu konu hakkında konuşmak istemiyorum şuanda. Lütfen sende sabah sabah tadımızı kaçırma."
"Babam çok üzülüyor, ikizler onun neşe kaynağıydı," dedi Seyhan. Selim ellerini saçlarına daldırarak dişlerini sıkmıştı. O da biliyordu çocukların babasına ne kadar düşkün olduğunu. Ama şuanda elinden gelen bir şey yoktu. En kısa sürede çözmesi gereken konular vardı. Özellikle bunun için Elmas'ın yanında kalması gerekiyordu.
"Babam uyandı mı, birlikte kahvaltı yapıp çıkarız," dedi genç adam konuyu değiştirerek. O sırada evden bahçeye Elmas çıkmıştı.
"Günaydın aşkım," derken Seyhan arkasını dönerek kusma işareti yapmıştı. Selim kaşlarını çatarak kardeşine bakarken yanına gelen kadının uzanarak yanağını öpesine bir şey diyememişti.
"Günaydın, bu gün ne yapacaksın?"
"Ne demek bu? Birlikte dışarı çıkmayacak mıyız?" Selim başını iki yana sallayarak "İşleri çok boşladım Elmas, fabrikaya gideceğim. Malum borçlarımız var," dediğinde Elmas'ın kulakları hemen dikelmişti.
"Borç mu? Ne borcu?" diye sorarken dünkü konuşulanlar aklına gelmişti. Elmas o konuşmanın gerçek olmadığını düşünüyordu. Gerilen genç kadın bakışlarını kaçırarak sormuştu.
"Bu borcu ödeyemezseniz çiftlik elden gider mi?" dediğinde Seyhan tek kaşını kaldırarak abisine bakmıştı. Abisinin cevap vermesine izin vermeden Seyhan hemen cevap verdi.
"Babam bu çiftliği kurtarmak için her şeyi yapar. Gerekirse tüm malvarlığını satar ama bu çiftliğin ailede kalmasını sağlar," dedi.
"Satar derken, ne satacak?" Seyhan kadının beyaza kesen yüzü karşısında gülmemek için kendisini zor tutmuştu.
"Evleri, fabrikayı ve arsaları tabi... Sen ne düşünüyordun ki?"
"Bu çiftlik o kadar eder mi ki?" Seyhan cevap verecekken Selim bu kez araya girmişti.
"Elbette o kadar etmez ama kredileri geciktirirsek faizlerle daha fazla bile olabilir," dediğinde kadın hemen Selim'e dönmüştü.
"İstersen ablamdan borç alabiliriz, yakında eski kocasından yüklü miktarda para alacak," dediğinde Seyhan ve Selim birbirine bakmıştı.
"Ablandan alacağın borç bu çiftliğin tek taksitine yetmez," diye konuşan Seyhan kadının pişkinliği karşısında şaşırsa da belli etmemişti. Abisine başını iki yana sallayarak "Sen akıllanmazsın," diye dudaklarını kıpırdatırken "Ben babama bakayım," diyerek yanlarından ayrılmıştı. Selim ve Elmas bahçede kalırken karşılıklı oturmuş sessizce duruyorlardı. Genç adam bir eli çenesinde çocukluğunun geçtiği bahçeyi izlerken Elmas elinde telefonu birileri ile mesajlaşıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DİLAY HANIM
General FictionTANITIM İki düşman bakışın çakışmasıyla genç kız alaycı bir şekilde gülmüştü. Karşısında ki adama tahammül sınırları oldukça tükenmişti. Adamın da ondan aşağı kalır yanı yoktu. Yıllar sonra döndüğü evde yine aynı manzarayla karşılaşmıştı. Karşısında...