29. Bölüm

1.3K 132 2
                                    

Keyifli okumalar

***

Genç kadın karanlık ormanda nefes nefese koşmaya devam ediyordu. Ayaklarında ki güç gittikçe azalırken devasa ağacın gövdesine yaslanarak nefesini düzenlemeye çalıştı. Gecenin soğuğunda koşmaktan ciğerlerine soğuk hava içini yakmaya başlamıştı. Gözleri sallanan yaprakların ay ışığında ki gölgelerine takılırken birden bedeni ürpermişti. Peşindeki kişilerden kurtulmak için soluklanmasını kısa keserek yeniden koşmaya başlamıştı. Kulağına rüzgarın etkisiyle birbirine sürten ağaç dallarının korkutucu sesi geliyordu.

"Allah'ım yardım et." Sessizce dua ederek ormanın derinliklerine kaybolurken aklında sadece çocukları vardı. Hala bu duruma nasıl düştüğünü düşünüyordu. Ne kadar zamandır koştuğunu bilmiyordu ama havanın aydınlanmaya başladığını gördüğünde endişesi daha da artmıştı. Gecenin karanlığında saklanmak kolay oluyordu anacak gün ağardığında genç kadın ortada kalacaktı. Ne kadar uzaklaşırsa kendisi için o kadar iyi olacaktı. Kilitlendiği odadan çıkmak kolay olmamıştı. Neyse ki kapı açmak konusunda oldukça tecrübeliydi. Zamanında unuttuğu anahtarları yüzünden evlerinin kapısını açmak konusunda lise zamanlarında oldukça iyi eğitmişti kendisini. Kulağına yankılanan ezan sesiyle genç kadın yeninden soluklanmak için gövdesi geniş bir ağacın dibine oturup etrafı dinlemeye başlamıştı.

"Yakınlarda yerleşim yeri olmalı," diyen düşünen genç kadın kendisine yardım edecek birini bulmayı umut ediyordu. En azından polisleri arayabilirdi. Etrafa göz atarken ağaçların arasından sızan zayıf ışıkla yerinde dikelmişti. Dikkatli bir şekilde ışığın kaynağına doğru ilerlerken ana yolu görmüştü. Yolun karşısında ise tahmin ettiği gibi yerleşim yeri vardı. Yolu kontrol ederek karşıya geçerken kendisini kaçıranlara yakalanmamak için etrafı kontrol etmeyi de unutmuyordu. Fazla evin bulunmadığı küçük bir köydü burası. Köyün sokak lambaları ezandan sonra bir bir kapanmaya başlarken genç kadın bir umut sabah namazına kalkmış olabilecek bir evin ışığının açık olup olmadığını kontrol ediyordu. Sonunda evlerden birinde ışık yanınca hiç düşünmeden evin kapısına varmıştı. Zili çalmak yerine kapıyı tıklatmayı tercih eden genç kadın perişan bir haldeydi.

"Kim var orada?" içerden gelen kalın erkek sesi genç kadını ürpertse de geri dönmek istememişti.

"Açar mısınız?" kapı yarı aralandığında buğulu koyu mavi gözleri karşısında ki kahvelerle buluşmuştu. Genç kadının karşısında ellilerinde saçlarına yeni beyazlar oluşmaya başlamış bir adam vardı.

"Buyur kızım bir şey mi istedin?" adam kapıyı daha da aralayarak etrafına bakınmaya başlamıştı. Genç kadını tanımadığı için tedirgin görünüyordu.

"Lütfen bana yardım edin!" diyen genç kadın yorgunluğun verdiği etkiyle yere düşmüştü. Kendinden geçmeden önce fısıldamıştı.

"Yardım edin!"

Bedenindeki tüm kemikler sızlıyordu. Gözlerini aralamak istiyor ama başaramıyordu. Kulaklarına sessiz gelen konuşmalar bilinçaltının oyunu gibi geliyordu. Dudakları kuruluktan çatlamış acıyordu. Yüzünü buruşturduğunda yanında yükselen sesle rüya görmediğini anlamıştı.

"Baba uyanıyor!" gözlerini araladığında kendisini izleyen kızın gülümsemesiyle karşılaşmıştı.

"Uyandın sonunda."

"Neredeyim ben?" konuşurken tıkanan genç kadın yutkunarak boğazını ıslatmaya çalışmıştı.

"İyi misin? Hadi su iç!" diyen kız genç kadının ensesinden destek olarak ona su içirmeye çalışmıştı. Birkaç yudumdan sonra geri yatan kız kendisine bakmamaya çalışan adamı görmüştü. Yerinde doğrulmaya çalışırken kız onu yeniden yatırmaya çalışmıştı.

DİLAY HANIMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin