21. Bölüm

2.3K 154 1
                                    

Keyifli okumalar!!!

***

Genç adam yaşadığı şoku atlatması kolay olmamıştı. Dilay Selim'in her hareketini kontrol ediyor, sinirlerinin yatışması için elinden geleni yapıyordu. Doktoruyla telefonda konuştuktan sonra Selim küçük bir sinir krizi geçirmişti. Yataktan kalkmak için debelenen adamı güçlükle sakinleştirebilmişlerdi. Selim'in çıldırmış haline ilk kez tanık olan Dilay ne yapacağını bilemezken yatağın yanında ki butona basarak hemşireyi çağırmıştı. Hemşireyle aynı anda odaya giren Engin ile birlikte adamı tutmuşlar, sakinleştirici yapılmasını sağlamışlardı.

"Neler oluyor?" Engin'in sessiz sorusuyla Dilay bakışlarını kısa bir an genç adama çevirmişti. Selim'e döndüğünde genç adamın gözlerinin kapandığını görünce sessizce yerinden kalkıp adamın üzerini örttü. Sakinleştirici iyice etkisini göstermeye başlamıştı. Dilay odanın kapısına yönelirken Engin de onun peşinden gitmişti. Dışarı çıktıktan sonra birkaç adım odanın kapısından uzaklaştıklarında Dilay dayanamayarak genç adama sarılıp sessizce ağlamaya başladı. Engin ne yapacağını şaşırmıştı. Bir elini kadının sırtına koyarak usulca sıvazlarken hala ne olup bittiğini anlamaya çalışıyordu.

"Dilay, anlatmayacak mısın?"

"Hastalığı nüksetmiş," dediğinde Engin biran gerilmişti. Selim'in hastalığı olduğunu bilmiyordu.

"Selim hasta mıydı?"

"Çocukken lösemiyi atlatmıştı. Şimdi yeniden..." derken genç kadın hıçkırarak susmuştu. Engin aldığı haberle üzülerek iki kolunu da kadına sarıp onu teselli etmeye çalıştı.

"Sakinleş Dilay, Selim'in size ihtiyacı olacak. Elbet yine hastalığını yenecektir." Dilay adamın sözleri ile hızla geri çekilerek Engin'in gözlerine bakmıştı.

"Yenmek zorunda Engin, çocuklarım babasız kalmayacak. Bunun için her şeyi yapmak zorunda."

"Yeni öğrendiniz sanırım, Selim'in kriz geçirmesinin nedeni bu muydu?" Dilay elleri iki yanda yumruk olmuş bir şekilde gözlerini boşluğa dikmişti. Hızlı adımlarla az önce çıktığı odaya girerek Selim'in telefonunu alıp yeniden dışarıya çıkmıştı. Selim'in kriz geçirmeden önce aradığı numarayı yeniden çevirerek karşı taraftan cevap beklemeye başladı.

"Selim Bey?" Dilay derin bir nefes alıp konuştu.

"Ben Dilay Bozkurt, Selim Bozkurt'un eşiyim." Adam genç kadının konuşmasıyla duraksamıştı.

"Selim beyin eşinin adı Elmas diye biliyordum ben," diyen adama kızmak istese de kızamıyordu.

"Birkaç ay önce kocama test yapmışsınız, sonuçların temiz olduğu söylendi eşime. Ama bu gün yapılan testlerde hastalığının yeniden nüksettiği ortaya çıktı. Size dava açmamam için bana iyi bir gerekçe sunsanız iyi edersiniz." Dilay'ın sert ses tonu karşısında Engin bile yutkunmak zorunda kalmıştı. Genç kadını ilk kez bu kadar soğuk ve ciddi görüyordu.

"Bakın Dilay Hanım, ben Selim beyin eşine sonuçları söyledim. Durumu kocasına kendisinin söylemesinin daha doğru olduğunu söyledi. Bu yüzden Selim beyden o günden beri haber bekliyorum."

"Siz ne dediğinizin farkında mısınız? Hangi etiğe sığar hastanın durumunun saklanması. Siz doktor olarak hastanıza karşı sorumlusunuz. Karısı olduğunu söyleyen birine güvenerek nasıl Selim'i aramazsınız?" diye sesini yükseltirken hastanenin koridorlarında genç kadının sesi yankılanmıştı. Birkaç sağlık görevlisi onu uyarsa da Dilay umursamamıştı.

"Bundan sonra kocamın doktoru siz değilsiniz. Dua edin tedavi için fazla geç kalmamış olalım. Bunca zaman sizi aramamasında da mı şüphelenmediniz?"

DİLAY HANIMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin