18. Bölüm|Soru

2.3K 132 62
                                    

"Bir yerden çıkabilmenin tek yolu,
O yerin içinden geçmektir."
-Robert Frost

Alexander

"O kadar çabuk öleceğimi mi sandın?"

Dolu gözlerle bana bakarken burukça gülümsedi.

Karnımın sancısı bir kez daha kendini gösterirken yavaş adımlarla koltuğa doğru yürüdüm.

Karnımdaki şaheserin sahibi öylece bana bakarken kaşlarımı kaldırdım.

"Öcü görmüş gibi davranmayı ne zaman keseceksin?"

Bana döndüğünde inanamıyormuş gibi beni birkaç kere daha taradı.

Bu kız gerçekten ilginçti.

Yaşamımda rahatlıkla yaptığım hareketleri dikişlerim yüzünden artık zor bela yapabiliyordum.

Koltuğa oturmak gibi.

Rahatça arkama yaslandığımda tedirgin adımlarla yanıma geldi. Şahsen ona hak veriyordum. Bende bana bunu yapsam, tedirgin adımlarla değil titreye titreye gelirdim.

Sırıtmamı dudaklarımla bastırırken ona baktım. Üç günde çökmüş gözüküyordu. Saçları dağılmış, gözleri ağlamaktan şişmişti.

Yol boyunca ölüp ölmediğimi sorduğunu biliyordum.

Öldüğümü sandığı için ağlaması ayrı bir konuyken, beni bıçaklayanın da kendisi olması ayrı bir ironiydi.

Ne komedi ama!

"Nasıl hissediyorsun?"

Fısıltı gibi çıkan cümlesiyle yüzüne bakıp gülümsedim. Gözleri her an yaşlarını serbest bırakmaya hazır gözüküyordu. Şu halimle daha fazla drama çekmeye niyetim olmadığından, onu şu an ağlatmamak en iyisiydi.

"Bıçaklanmış gibi."

Azarlanmayı bekleyen küçük bir kız çocuğu gibi önümde duruyordu. Haketmediğini söyleyemezdim ama şu an Hera'yla uğraşacak havamda değildim. Hatta belli bir süre onu çevremde görmesem daha iyi olurdu.

"A-alexander bak ben çok korktum."

Gözlerimi dikmiş ona bakarken konuşmayı unutmuş gibi davranıyordu.

"Yani o oda, kutudaki dişler, çarpılar çok ağır geldi."

Bir gün o odanın başıma iş açacağını biliyordum. Lakin bu kadar çabuk olacağını hiç tahmin etmemiştim.

Yaramaz bir kız çocuğum olduğunu kendime hatırlatmakta fayda vardı.

"Sonra birde Sophia geldi. Benim arkadaşım Sophia."

Sophia'nın adını bastıra bastıra söylerken güldüm.

"Kardeşim Sophia'dan söz ediyorsun heralde?"

Ters bir bakış attığında daha da gülümsedim. Anlaşılan Sophia canını benden daha çok yakmıştı.

"Etrafımda nasıl olaylar dönüyor bilmiyorum."

Derin bir nefes aldığında sakince onu dinlemeye devam ettim.

"Ama ikiniz de midemi bulandırıyorsunuz. Bu olaydan sonra işler daha da kötüleşecek. Burdan kurtulmam için elbet bir gün şans bana gülecek ve kaçacağım. Senin ne kadar aşağılık bir katil olduğunu bütün dünya öğrenecek ve her şeyini kaybedeceksin!"

Gerçekten salaktı.

Katıksız salak.

Kahkaha atmamaya çalışmak, atmaktan daha zordu. Karnımın ağrısıyla küfürler savururken benim küçük, hayal dünyasında yaşayan meleğime baktım.

ARES/kaldırılacakHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin