23. Bölüm|Anlaşma

1.5K 104 69
                                    

"Kendimi bu karanlıktan
sevgiyle çıkarıyorum."
-Rupi Kaur

Güneş ışıkları yüzüme vurduğunda hoşnut olmayan bir şekilde gözlerimi açtım. Cam tavanın, geceleri muhteşem olduğu kesindi ancak sabahları aynı şeyi söylemek mümkün değildi.

Yanımda uyuyan adama baktığımda gülümsedim. Uyurken masum olan nadir canlılardandı. Uyandığında bütün masumluğunu kaybettiği gibi birde şeytana dönüşüyordu.

Dün gece söylediklerimden sonra odama gitmemiştim. Alexander çok bir tepki vermese de bana inanmadığını biliyordum. Çünkü Alexander'ı sevmeye çalışmak özellikle bana yaptığı onca şeyden sonra imkansızdı ve Alexander oldukça zeki bir adamdı. Bunu tahmin etmesi çok da zor olmadığı gibi bir şeyler planladığımın da farkındaydı.

Farkında olması hoştu. Benim gayet işime gelmiyor gibi gözükse de büyük yardımı dokunuyordu. Kendine olan fazla güveni, onu bana getirecek şeydi.

Olduğum yerde doğrulduğumda yavaşça gerindim. Hava aşırı güzeldi. Alexander doğum gününde bile şanslıydı.

Şanslı pislik!

Gözlerim tekrar onu bulduğunda derin bir nefes verdim. Yarası olmasına rağmen yüz üstü uzanmıştı. Kolunu başının altına almış mışıl mışıl uyuyordu. Bakışlarımı yumuşatmaya çalıştım.

Onu sevdiğime inandırmam için ilk önce kendimi ikna etmem gerekiyordu. Ona aşıkmış gibi davranmam oldukça zor olacaktı. Benden isteyebileceği şeyleri düşünmek bile istemiyordum. Aşık bir kadın sevdiği adama dokunmaktan tiksinmezdi ama ben iğreniyordum. Bu konu üzerinde çalışmalar yapsam iyi olacaktı çünkü işler büyüyecek tahmin ettiğimden daha da zorlaşacaktı.

Alexander gibi bir adamı aşık olduğuma inandırmak bu hayattaki en zor şeylerden birisiydi. Bana uzun bir süre inanmayacağını biliyordum, haklıydı da. İnanması için büyük oynamam gerekecekti ve ben buna kendimi hazırlamaya çalışıyordum.

Gerekirse kendimi unutacaktım.

Kendimi bulacağım yolda kaybedeceğim küçük bir bedeldi.

Yavaşça yataktan kalktığımda aklıma gelen şeyle arkamı döndüm.

Yapsa mıydım?

Zihnimde dönen düşünceler birbiriyle savaşırken Alexander'a doğru yürüdüm. Bu işe bir yerden başlamak gerekiyordu. Saçma ya da mantıklı. Aşkın mantığı yoktu değil mi?

Önünde durduğumda uyuyan deve baktım. Zor olacaktı ama önemli olan bu değildi. Yavaşça eğildiğimde derin bir nefes aldım. Ellerim omuzunu bulurken uyguladığım kuvvetle, Alexander'ın dönmesini bırakın hareket dahi ettiremedim. Tekrar denemeye çalıştığımda  belimden tutan eller beni yatağa çekerken ağzımdan küçük bir çığlık firar etti.

Üstümde duran, yeni uyanmış Alexander'a şok içinde bakarken gülümsemeye çalıştım.

"Uyanmışsın."

Dağılmış saçlarıyla dikkat dağıtıcı gözükse de bakışlarımı gözlerinden ayırmadım. Şu an olduğumuz pozisyon yüzünden böyle bir risk alamazdım. Acımasız zihnim on dakika önce düşündüğüm cesaret dolu düşünceleri tekrar önüme sererken vücudum ısınmaya başladı. Anlaşılan her şey düşündüğümüz kadar kolay olmuyordu.

"Uyandırdın."

Boğuk sesi kanımı harekete geçirirken zihnimdeki savaşı sonlandırdım. Yüzüme masum bir gülümseme yerleştirirken kollarımı boynuna sardım.

"Çünkü yaranın üzerine yatmışsın bebeğim."

Hareketimle şaşıran yüzü söylediğim kelimeyle daha da şaşkın bir hale gelirken kaşları havalandı.

ARES/kaldırılacakHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin