3. Bölüm|Kırmızı

5.7K 171 32
                                    

"Güçlü olmaktan başka
çaren kalmadığında,
ne kadar güçlü olduğunu
anlarsın."
-Bob Marley

Gözlerimi açtığımda kendimi sabah olduğum odada buldum. Oda, güneşin turuncu renkleriyle bezenmişti. Güneş neredeyse batmıştı ve yaklaşık 8 saattir uyuyordum. Onca koşuşun ve adrenalinin yüzünden, bedenimin üstünden tır geçmiş gibi hissediyordum.

Alexander'ın beni boğma girişiminden sonra bu odadan çıkmak mantıklı gelmiyordu. Ancak bu odada çürüyüp gidemezdim.

Yutkununca hissettiğim, boğazımdaki ağrıyla ayağa kalktım. Odadaki banyoya girdiğimde aynanın karşısına geçtim. Boğazım morarmış, alnım düşmenin etkisiyle kanamıştı. Ellerimi boğazımda gezdirirken açılan kapının sesiyle kendime geldim.

Beni korumayacağını bilsem de banyonun kapısını kilitledim. Ellerimi korkuyla vücuduma sardığımda Alexander'ın sesini duydum.

"Aşağı inmen için iki dakikan var Hera. İnmediğin taktirde seni özel odamla tanıştırmaktan büyük zevk alacağım."

Kulağımı yavaşça kapıya yasladım. Gelen kapı sesiyle, gittiğine emin olduktan sonra kilidi açtım.

Derin bir nefes alıp, odama girdim. Yatağın üzerinde oturan Alexander'ı görmemle adımlarım durdu. Gitmemişti, benim öyle düşünmemi sağlamıştı.

Öfkeyle yüzüne baktım. O ise her zamanki duygusuz yüz ifadesini takınmıştı.

Yerimde huzursuzca kıpırdandım. Alexander'a yakınlaşmaya hiç niyetim yoktu. Aramızda ne kadar çok mesafe varsa benim için o kadar iyiydi.

Onunla konuşmak istiyordum ancak sabahki olaydan sonra ne yapacağını kestiremiyorum.

Benimle ne derdi olabilirdi ki? Onunla hiçbir alakam yoktu. Sadece bir iş görüşmesine gitmiş, akşamında da kaçırılmıştım.

"Buraya gel" demesiyle yüzüne baktım. Sabah istediğini yapmadığım için az kalsın beni boğuyordu. Eğer gitmezsem Allah bilir neler yapacaktı.

"Hayır gelmeyeceğim."

Cümlemle çene kasları gerilirken sakin kalmaya çalışıyor gibi bir hali vardı. Bu sabahtan sonra ona güvenmemi bekliyor olamazdı.

Derin bir nefes alıp ayağa kalktı. Adımları yavaş yavaş bana doğru gelirken bu sefer geriye gitmedim. Kaşları şaşkınlıkla havaya kalktı.

Sinirle suratına baktığımda alayla gülümsedi. Bir adım daha geldiğinde neredeyse burunlarımız birbirine değecekti. Bu yakınlık beni gererken aynı zamanda da geri adım atmamak için çırpınıyordum.

Bir adım daha geldiğinde sıcak nefesi boynumu yalayıp geçti.

"Sabahki tekme yetmemiş anlaşılan?"

Şimdi alayla bakma sırası bendeydi. Vücudumu daha da dikleştirdim.

Hızla sırtım duvara yaslandığında hiçbir tepki vermedim. Tepki vermemem hoşuna gitmiş olacak ki eli yanağımı buldu.

Tüy gibi hafif hareketlerle yanağımda dolaştırdığı eli dudaklarımı buldu. Bu hareketiyle daha da gerilirken vücudum kaskatı kesildi. Oldum olası vücuduma dokunulmasından hoşlanmazdım. Ancak şu an olduğum durum tam bir ironiydi.

Sıcak nefesini dudaklarımda hissettiğimde gözlerimi kapattım. Anın çabuk bitmesi için dua ederken üzerimden kayan kumaşla gözlerim açıldı.

Yeri boylayan geceliğimi gördüğümde hemen ellerimle vücudumu sardım. Çıplak değildim ancak Alexander'ın karşısında iç çamaşırlarımla olmak savunmasız hissettiyordu.

ARES/kaldırılacakHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin