4. Bölüm|Nefret

4.9K 131 45
                                    

"Bazen hayat, en karanlık
yerlere hediyeler saklar."
-L. M. Montgomery

"İşte şimdi başlıyoruz."

O cümlenin üzerinden kaç saat kaç gün geçmişti bilmiyordum. Alexander ani bir telefonla odadan çıkmış, beni burada bırakmıştı.

Yüzümü tekrar mermerin korkutucu soğukluğunun üzerine koydum. Ellerim hala kelepçeli, yüzüstü uzanmaktan bütün vücudum uyuşmuştu. Kafamı kaldıracak halim bile kalmamıştı.

Karnım bir kez daha guruldarken kaçıncı defa akıttığını bilmediğim gözyaşlarım yavaşça süzüldü. Artık dayanamıyordum, bu kadarı fazlaydı.

Ben özgürlüğüm için ailemi bile karşıma almıştım. Lanet olasıca zengin bir psikopatın canı istedi diye özgürlüğüme el koyması kadar canımı yakan bir şey yoktu.

Özgürlüğümü bana vermek zorundaydı. Buna hakkı yoktu, kimsenin hakkı yoktu.

Yardım istemekten ağrıyan boğazımla bağırmanın beni buradan çıkarmayacağını anlamıştım.

Odadaki iğrenç ışık dışında bir ışık kaynağı yoktu. Ne pencere ne de kapının altından sızan bir ışık. Kaç günümü geçirdiğimi bilmediğim bu oda artık midemi bulandırıyordu.

Odadaki bütün her tarafı defalarca incelemiş, bakmış, ezberlemiştim.

Alexander'ın beni burda bilerek mi bıraktığını yoksa unuttuğunu mu bile bilmiyordum.

Bir insan canı bu kadar basit olmamalıydı. Gücü yeten insan, diğerlerine bu kadar acizce davranmamalıydı.

Düşünmekten ağrıyan başımla gözlerimi kapattım. Yorgunluk beni ele geçirirken, kendimi karanlığa bıraktım.

Saçımda hissettiğim ellerle gözlerimi açtım. Mermer soğukluğunu ararken hissettiğim sıcaklık beni az da olsa mutlu etmişti.

Gözlerimi hiç açmak istemiyordum. Yorgun bedenim sonsuza dek uyumak istiyordu.

Belirginleşen dokunuşlarla gözlerimi açtım. Öğlen güneşi yüzüme vururken gülümsedim. Seviyordum hayatı, yaşamayı.

Yatakta dönerken saçlarımın üzerindeki eller durdu. Sol tarafımda hissettiğim hareketle kafamı çevirdim. Alexander'ın mavi gözleriyle karşılaştığımda tepki vermem gerektiğini biliyordum.

Belki bağırıp, çağırıp vurmam gerekiyordu ama ben çok yorulmuştum. Gözyaşlarım yüzümü istila ettiğinde Alexander endişeyle yüzüme baktı.

Kesinlikle bu zaman zarfında delirdiğimi falan düşünüyordu.

Beni yatakta oturur pozisyona getirdikten sonra kolları arasına aldı. Bu hareketle ağlamam daha şiddetlenirken elleri saçlarımda dolaşmaya başladı.

Tek ihtiyacım birisinin sarılıp, her şey geçecek demesiydi. Bunu istememe neden olan kişinin beni teselli etmesi tam bir çelişkiydi. Ancak bunu yapan kişinin Alexander olması umrumda bile değildi. Tek istediğim, birisinin beni kolları arasına alıp teselli etmesiydi.

Alexander'ı gerçekten çözemiyordum. Onca yaptığı şeyden sonra iyilik meleğine dönüşüp burada beni teselli ediyordu.

Gözyaşlarımı elimle silerken beni saran kolları gevşemedi. Ondan uzaklaşırken suratına baktım.

"Bana neden bunu yapıyorsun?"

Acı çeken ses tonumla gözlerime baktı. Yanağımı avucu içine alırken ben karşımdakinin Alexander olduğundan emin olmaya çalışıyordum.

ARES/kaldırılacakHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin