16. Bölüm|Kavanoz

2.5K 138 85
                                    

"Sen beni, benim sana
İnanmışlığımdan vurdun."
-Gülten Akın

Sırtım sert bir şekilde yatakla buluşunca ayaklarımla Alexander'ı itelemeye çalıştım. Evet sadece çalıştım. Çünkü bu adam durdurabileceğimin kat kat daha üstündeydi. Üstüme gelmesiyle gelişigüzel tekmeler savurmaya başladım.

Ta ki ayağım çok yanlış bir yere değene kadar...

Korkuyla ağzımı kapatırken acı içinde kıvrılan Alexander'a bakıyordum.

İşte şimdi sıçmıştım.

Ne yapacağımı bilemez halde yatağın üstünde ecel terleri döküyordum. Boğuk bir ses duymamla irkildim.

"N-ne?"

"Kaç diyorum Hera! Kaç!"

Gözlerim korkuyla büyüdü. Elim ayağıma dolaşırken yataktan atladım. Kalbim adrenalin etkisiyle daha da hızlı atarken nefes nefese kalmış, beynimi kullanmaya çalışıyordum.

Ne yapacaktım ben?

Merdivenleri koşa koşa indim. Anna'nın evde olma ümidiyle mutfağa koştum. Mutfağın ortasında nefes nefese kalırken gözlerim Anna'yı aradı.

Anlaşılan Anna beni kaderimle baş başa bırakmıştı.

Merdivenlerden gelen sesleri duyunca ada tezgahın altına saklandım. Nefesimi kontrol altına almak oldukça zordu. Alexander beni öldürmese bile, kalp krizinden ya da nefessizlikten ölecektim.

Ellerimle ağzımı kapatırken dizlerimi kendime doğru topladım. Hiçbir ses duymuyordum ama her an Alexander'ı önümde görme ihtimalim vardı. Korku filmlerini aratmayan muhteşem bir ilişkimiz vardı.

Beyaz atlı psikopat Alexander.

Gerçekten tam bir ruh hastasıydı. Yanlışlıkla ayağım değdi diye ne bu artistlik? Özür dilerdik kapatırdık konuyu canım yani!

Aynen Hera kapatırdın!

Hala bir ses duyamayınca yerimde doğruldum. Burdan ömür boyu çıkmak istemesem de sonunda Alexander buraya da bakacaktı.

Yavaşça dizlerimin üstünde doğrulurken mutfağı taradım.

Mutfak temizdi.

Burdan çıkıp Alexander'ın çalışma odasına girmek en mantıklısıydı. Büyük çalışma masasının altına saklanabilirdim. Zaten oda karanlık ve loştu. Beni bulması daha zor olurdu. En azından diğer odalara göre...

Cesaretimi toplayıp ayağa kalktım. Aslında yanıma bir bıçak alsam güzel olabilirdi ancak çekmecenin ses çıkarmasından korkuyordum.

Yavaşça çekmecenin yanına gittim elime bir bıçak alırken kapıyı kontrol ediyordum. Çekmeceyi yavaşça kapattım. Şükür ki çok ses çıkarmamıştı.

Kapıya doğru ilerledim. Koridoru kontrol edip merdivenlere doğru koştum. Alexander'ın nerde olduğuna dair hiçbir fikrim yoktu. Çalışma odasına yetişince korkuyla kapıyı açtım. Kilitli olmamasına şükürler ederken içeri girdim.

Her zamanki gibi loş bir havası vardı. Bütün eşyalar yerli yerindeydi. Masanın üzerindeki bilgisayarı gördüğümde en son ki muhteşem anı aklıma geldi.

Alexander'ın, bilgisayarı öylece bırakacağını düşünecek kadar salaktım.

Büyük ağaç masanın altına girdiğimde görüş alanım neredeyse sıfırlanmıştı. Karanlıktan hiçbir şey göremiyordum. Artık iş kulaklarıma düşmüştü.

ARES/kaldırılacakHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin