1.bölüm."KAZA"
"Bazen tesadüflere inanmak gerekir."
Pencereden sızan gün ışığı gözümü açmam için benimle savaşıyordu sanki. Zorla da olsa uykulu gözlerimi ovarak açmış ve yine sıradan bir güne "merhaba" demiştim. Mahalleli her zaman olduğu gibi erkenciydi. Dışarıdaki insanların sesi odama kadar dolmuştu. Beyaz ince nakışlı perdeyi aralayıp dışarıya baktım. Yatağım pencerenin tam önünde olduğu için rahattım. Tabi kışın çok soğuk geçerdi ama bir şekilde idare ederdim.
Mahallenin çocukları her zamanki gibi büyük bir gürültü ile futbol maçı yapıyorlardı. Bizim evin yanındaki arazi boş ve geniş olduğu için orayı futbol sahası yapmışlardı. Babam bir kaç kez onları bu arazide futbol oynayıp gürültü yapmasınlar diye kovmuştu. Bu yüzden babam evden ayrıldıktan sonra futbol oynamaya başlıyorlardı. Ve şu anda oynadıklarına göre babam evde değildi.
Perdeyi düzeltip istemsiz bir biçimde ayağa kalkıp yatağımı topladım. Gözüm krem rengi çekmecemin üzerindeki saate kaydı. 11.25'ti. Annem hâlâ evde olmalıydı. Saat 12-de işte olması gerekiyordu. Bu da demek oluyor ki, yine geç kalacak...
Yatağımı toplayıp odamdan çıktım. Mutfaktan hafif takır tukur sesler geliyordu. Düşündüğüm gibi geç kalmıştı. Ona aldırış etmeyip banyoya ilerledim. Küçük ve bakımsız bir banyomuz vardı. Sadece yıkanmak için değil, diğer ihtiyaçlarımızı ödemek için de kullanıyorduk. Bana göre banyo ve tuvalet ayrı olmalıydı ama maalesef Buckingham sarayında yaşamıyorduk. Bu yüzden elimizde olanla idare etmek zorundaydık.
Musluğu açmıştım ama su gelmiyordu. Musluk mu bozulmuştu? Kapatıp bir kez daha açtım. Bir milim su bile yoktu ucunda. Sular mı kesildi acaba? Ya da elektirikler mi gitti?
"Anne!" Diye seslendim.
"Ne oldu?" Annem mutfaktaki işi ile ilgilenmeye devam ediyordu.
"Su neden gelmiyor?" Musluğu açıp, kapatıyordum. Su gelse bile benim yüzümden musluk kırılacaktı.
"Sular kesildi. O yüzden, gelmiyor!" Dedi annem. Harika! Çok harika! Şimdi ben nasıl dişlerimi fırçalayacaktım. Dişlerimi fırçalamadan duramayan biriyim ben.
"E ne yapacağız, peki?" Musluğu açıp kapatmayı bırakıp mutfağa annemin yanına gittim. "Böyle mi kalacak?" Meraklı gözlerle annemi izliyordum. Kollarımı göğsümde birleştirip mutfak kapısının pervazına yaslandım.
"Ne bileyim be kızım! Baban olacak hayırsız elimde olan kalan paramı da alıp gitti. Üzerimde de hiç para yok. Nasıl ödeyeceğimi bilemiyorum..." Mutfak bezi ile tezgahın üzerindeki tozları alıyordu annem. Sesi yorgun ve bıkkın bir tınımdaydı. Onun da artık bu işlerden yorulduğunu göre biliyordum. Bütün her şeyi sırtlanmıştı. İşin kötü yanı babam ona bu yüzden yardım etmiyordu. İşi, gücü annemin paralarını pavyona, meyhanelere, kahvehanelere harcamaktı. Birde at yarışları! Onu unutmak çok büyük bir ayıp olur...
"Bu günlük idare edelim. Gerçi nasıl edeceğiz bilmiyorum da bir yolunu buluruz." Dedi annem ümitsiz bir şekilde. Başımı "tamam" anlamında salladım. Elimden başka hiç bir şey gelmiyordu. Anneme yardım etmek, onun sırtındaki yüklerin bir kısmını azaltmak istiyordum. Bunun üzerinde bir az daha düşünmem gerekecekti.
"Saat kaç için gelirsin?" Diye sordum anneme. Nesrin hanımın villasına gidiyordu. Bazı günler evlere temizliğe gider, bazı günler ise diktiği elbiseleri satardı. Fatma teyze sayesinde günlük yalılara, evlere, villalara, köşklere temizlik için giderdi. Kazandığı para bize yeterdi ama babam hepsini çar çur etmekten hoşlandığı için bir şey yapamazdı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KARA MURAT | Mahalle Serisi
RomanceMahallenin yaptığı yardımları ile dilinden düşmeyen, bütün kızların deli divane olup peşinden koştuğu, ağırbaşlı, yardımsever ve bir o kadar da sert bir ağır abisi ile evlendiğinizi düşünün... Murat Karasu. Namı değer "Kara Murat" ile tanışmaya ne d...