otuz üçümsü

1.1K 104 6
                                    

"Biliyor musun?" botlarımın çözülen bağcıklarına basmamaya çalışarak yürüdüm. Kaldırım çok yavaş bir şekilde yağmurla lekelenmeye devam ederken Samet kolumdan tuttu.

"Neyi?" dedi, şemsiyesini bana uzatırken.

"Öylesine konuşuyordum, bir şey diyeceğimden değildi." önüme dönüp yürümeye devam ettim, "Benim şemsiyeye ihtiyacım yok. Evim şuracıkta zaten." azıcık daha yürüdüm, azıcık daha ve azıcık daha. Sonra dayanamayıp arkama döndüm. "Hem sen daha Yeliz'le buluşacaksın. Şemsiyeye daha çok ihtiyacın var."

"O mesele öyle değil." dedi, ayağını yere vurarak. Omuz silkip kaldırımdan aşağıya indim. Karşıya geçerken bağırdığını duydum. "Bu meseleyi yarın konuşacağız. Şimdi gitmem gerekiyor!"

Sessiz kalmaktansa başımı sallamakla yetindim.

Kendi kaldırımıma çıktığımda ıslanmaya başlayan bağcıklarımın sağlığı için yere eğildim. Gözüm az önce durduğumuz yere kayınca boşluk görmüştüm. Kaldırımın gerisine baktığımda ise Samet'in kulaklıklarını takmış gittiğini... Bağcılarımı sıkı sıkı bağlayıp ayağa kalktım. Çantamın iplerinden tutup kafamı da gökyüzüne çevirdim.

"Hey oradaki," yanımdaki ağaçtan bir kuş uçtuğunda yüzüme birkaç damla birden atladı. "Sadece en yakın arkadaşımın en yakın arkadaş olmak istediğimi söyleyecektim. Neden bunu yapmak zorundasın her seferinde!" elimin tersiyle yüzümü sildim.

Öğle arasındaki görüntüyü hâlâ sindirebilmiş değildim açıkcası. Aslında görüntüden çok sözlerdi canımı sıkan. Yoksa Samet istediğiyle konuşabilirdi.

Sahi o kız bana nasıl "Seni ne ilgilendirir?" diyebilmişti. Hesapta sormamıştım ki üstelik!

Birkaç adım attığım sırada motorsiklet sesi duydum. O tarafa bakmadan yürümeye devam edecekken bu defa arızalanmaya başlayan motorsiklet sesi duydum.

Arkamdan gelen sese merakıma yenik düşerek baktım. Yüz metre ötede bir motor buraya doğru geliyordu. Kontrolsüzce. Farkında olmadan demir kapımın bitişiğindeki duvara daha çok yaklaştım. Çok geçmeden motor benim olduğum yere geldi, geçti. Sonra az ilerideki çöp konteynerina çarptı.

"Öldü mü ki acaba?"

Motorun tekerleği hâlâ dönüyordu. Kasklı adam ise motordan fırlamış yerde iki büklüm yatıyordu. Yolun ortasına uçan cüzdan dikkatimi çekti.

Hava kararmaya, yağmur artmaya başlasa da oraya doğru ilerledim. Yerdeki cüzdanı bir çırpıda aldım. İçini açtım.

"Ah!" sesini duyunca irkildim.

"Yaşıyor musunuz?" diye sordum şaşkınlıkla yanına doğru yürürken. Hemen dibine geldiğimde kaskı çıkarışını izledim. Birkaç hamlede zorlukla çıkardığı gibi bacağını tutmaya başladı. "Şey, isterseniz ambulansı arayabilirim."

"Bu konteynerı buraya koyan belediye çalışanın-" lafını bitirmeden yüzüne cüzdanı attım. "Ah, sen de siktir git anasını satayım!"

"Kabasın." kıvranışına karşı kayıtsız kalma istediğimi dürtükleyen sözleri yüzünden insancıl yanım ortamdan koşarak uzaklaştı. "Az önce ölümden döndün, iyi bir insan olmaya karar vermektense neden canavar gibi davranıyorsun!"

Bir eliyle bacağını ötekiyle zemini tutarak kalkmaya çalıştı. Bacağı yine ağırmış olacak ki acıdan inlemişti.

"Özür dile." dedim, ayağımın ucuyla bedenine vurarak. Motorsikletinden zorlukla çektiği yüzünü bana çevirdi.

"Ne?" tiksinir gibi konuştuğunda suratımı buruşturdum.

"Özür dilersen sana yardımcı olurum."

"Dilemiyorum." dedi ve ardından homurdanmaya başladı. "Ayakta olsaydım elimde kalırdın Balca." gibisinden bir şey duysam da anlam veremediğim için yanlış duymuş olabileceğime ihtimal verdim.

Beni görmezden gelerek elindeki eldivenleri inleye inleye çıkardığı sırada sıra sağ elindekine gelince durdu. Bana bakmadan söylendi.

"Orada durmaya devam mı edeceksin?"

"Özür dilersen az önce dediklerini unutabilirim."

Sol eliyle cebindeki telefonu çıkarıp yere yasladı. Bacağı hâlâ acıyor olmalı ki sesler çıkarıyordu. Sağ elindeki eldiveni inatla çıkarmaması dikkatimi çekti.

"Üşüyor musun?" diye sordum ama aldırış etmedi.

Sırt çantamı omuzlarımdan düşürüp elime aldım. İçinden atkımı çıkarıp femuarı geri çektim ve tek omzuma astım bu defa çantamı. O bir yerleri ararken ben yanına bir adım daha attım.

"Özür dilemezsem hatırlayacaksın yani?" dediğinde durakaldım. Parmağı arama tuşunun üstünde kalmıştı onun da.

"Baksana, çok yakışıklıyım anlıyor musun? Bu tiple sana sövsem iki dakika sonra yine tek düşündüğün beni nasıl elde edebileceğin olur. Şu an bile muhtemelen benimle çıkmayı-" sözünü kesen kafasına attığım atkım oldu.

"Ahmaksın!" diye bağırıp evime doğru gerisin geri yürümeye başladım. "Senin gibiler yüzünden benim gibiler akıl sağlığını yitiriyor."

O da arkamdan homurdanmaya devam etti.

Geri zekalı.

Duyarsız | Texting ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin