Jungkook önündeki güllerin kokusunu içine çekti. Kendini o inanılmaz kokuya bıraktı. Sonra da kokladığı gülü yavaşça kopardı ve kulağının arkasına taktı. Burayı kesinlikle çok sevmişti.
Ama sonra hiç beklemediği birşey olmuştu.
Jungkook bir adam tarafından başına siyah bir örtü geçirilmişti. Kollarından tutulup onu yerde sürükleyerek arabaya bindirmiş, Jungkook'un çığlıklarını umursamamıştı.
Jungkook bağırıyor, sesini yok etmek istercesine yardım dileniyordu.
Ama ne fayda...
Adam en sonunda Jungkook'un bacağına sert bir tokat atmış ve bağırmıştı.
"Sus artık aptal! Uğraştırma beni, keserim o küçük dilini!"
Şort giydiğinden dolayı çıplak bacağına gelen tokatla inlemişti. Bacağının kızaracağını biliyordu fakat kafası kapalı olduğundan göremiyordu.
En sonunda geldiklerinde adam Jungkook'u adeta sürükleyerek büyük binanın içine sokmuştu. Genç çocuğu yere fırlatıp, patronunun gelmesini beklemişti.
Jungkook ise ağlıyordu. Göz yaşlarına engel olamıyordu.
İçeri giren birilerini duyduğunda daha çok ağlamaya başlamıştı.
Onun suçu neydi ki? Hiç birşey yapmamıştı o.
En azından kendisi öyle düşünüyordu.
***
Taehyung adamından konum isteyip bahçesinden gül koparan çocuğun yanına gitmişti. O gül bahçesi onun için çok özeldi. Tüm korumaları tembihlemişti. Ama yine de oradan bir gül eksilmişti.
Annesine söz verdiği halde...
Annesi gülleri çok severdi, güller için bir serası vardı. Gül yetiştirir, tüm gününü serasında geçirirdi.
Ölmeden önce Taehyung'tan güzel bir gül bahçesi almasını ve o bahçeye özenle bakmasını, kimsenin oradaki gülleri koparmamasını istemişti.
Annesine verdiği sözü tutamamıştı.
Buna sebep olan kişi iyi bir cezayı hak ediyordu.
Gelince hemen arabadan inip, binaya girdi. Yerde duran çocuğu görünce biryerlerinde ağrılar hissetti.
Çocuğun yüzünü kapatmışlardı. Yüzünü göremiyordu. Ama pürüzsüz bacakları kesinlikle çok dikkat çekiciydi.
Ağlayan çocuğa doğru yaklaştı. Yanındaki adamlar korkuyla o çocuğa neler yapacağını izliyordu.
Taehyung çocuğun kafasındaki siyah örtüyü hızlıca çıkardı. Gördüğü yüz onun tüm hayatındaki karakterinde kocaman çatlaklara neden olmuştu.
Gözleri ağlamaktan kıpkırmızıydı. Yanağı ve burnu kızarmış, siyah saçları dağılmıştı. Burnunu arada bir şirince çekiyor, dudaklarını büzmüştü.
Bu çocuğun güzelliği herkesin dikkatini çekebilecek nitelikteydi.
Kim Taehyung'un bile.
Çocuğun konuşmaya başlamasıyla daha çok ağrıdı Taehyung'un kalbi.
"Ben n-ne yaptım bilmiyorum. S-Sadece gül bahçesinin yanındaydım. Bir t-tane gül kopardım. B-başka birşey y-yapmadım. L-Lütfen bana zarar vermeyin."
Çocuğun ses tonu tarif edilemeyecek kadar masumdu. Masum, saflık ve güzellik. Bu üç kavram birleşmiş, bu çocuğu oluşturmuştu.
Zarar vermek mi?
Başka biri olsa işkencelere boğacağı şu durumda, karşısındaki bu çocuğa sesini bile yükseltemiyordu.
Bunun içinde kendi içinde kendine küfürler ederken gözleri çocuğun kızarmış bacağına kaydı.
Kızarıklığı görünce göz bebekleri büyüdü. Kendisi gibi 'kalpsiz' bir adam bu çocuğa sesini bile yükseltemezken, bu masum çocuğa kim vurabilirdi?
Olabildiğince yumuşak bir ses tonu kullanarak konuştu.
"Bacağına ne oldu?"
Arkalarındaki adamlar şok olmuştu. Tahminleri patronların çocuğu alıp yerden yere yumruklamasıyken, Taehyung tam tersine konuşup konuşabileceği en yumuşak ses tonuyla konuşmuştu.
Jungkook bir an için içindeki korkunun yok olduğunu hissetti. Adam ona yumuşak bir şekilde konuşmuştu. O zaman kötü olan bu adam değildi. Bacağına vuran adamdı.
Heyecan ve korkunun verdiği bir ses tonuyla konuştu."Arkanda sağda dikilen bir adam var. Çok ürkütücü. Görüyor musun?"
Taehyung çocuğun parmağını uzattığı yere bakmadan önce porselen gibi olan eline bakmıştı.
O kadar narin gözüküyordu ki, dokunsa kırılacak gibiydi.
Küçük bir iç çekiş çıkmıştı dudaklarının arasından. Daha sonra ise genç çocuğun gösterdiği yere bakmıştı.
Jungkook adamın gördüğünü farkedince konuştu.
"Ben arabada giderken yardım edin diye bağırdığım için bacağıma tokat attı. Ama sorun değil. Artık eskisi kadar acımıyor."
Bunu dedikten sonra karşısındaki adama bakmış, tepkisini ölçmüştü.
Taehyung ise genç çocuğun gösterdiği adama ölümcül bakışlarını atmakla meşguldü.
Taehyung tekrardan önündeki çocuğa dönmüş, kendisi döndüğü gibi çocuk konuşmaya başlamıştı.
"Lütfen bana zarar verme. Gülünü kopardığım için özür dilerim. Beni affedebilir misin?"
Bu kelimeler dudaklarından masumca çıkıyordu. Bu masumluk Taehyung'a çok zıttı. Ama gel gör ki aralarındaki zıtlığın bile mükemmel bir aurası vardı.
Taehyung 'beni affedebilir misin?' cümlesine karşı hızlıca başını sallamıştı.
Ardından adamlarına talimat verip çocuğu evine bırakmalarını istemişti.
Jungkook ise kurtulduğu için kocaman gülümsemiş, Taehyung'a verip verebileceği en güzel cenneti vermişti.
Taehyung ise gülüşünde takılı kalmıştı çocuğun.
"Gülüşünde cennet yatıyor..." İçinden bu cümleyi sarf etmeden edememişti.
"Beni bıraktığın için teşekkür ederim. Görüşürüz kocaman adam!"
Taehyung'un kaşları havalanmıştı.
Kocaman adam? Diye geçirdi içinden.
Bu çok...
Tatlıydı.
Kim Taehyung'un yemek isteyeceği bir tatlılık...
***
Selam✨
Beğendiyseniz paylaşın lütfen!
Deprem çantası hazırlayın 🎗️
Hepinize muah💋💋💋💋
Gorusurukkk 🥺🤍
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Rose Garden | Taekook
FanfictionJungkook hiç yapmaması gereken birşey yapıp, dünyanın en büyük uyuşturucu baronlarından biri olan Kim Taehyung'un bahçesinden gül koparmıştı. Semetae Ukekook Jungkook: 20 Taehyung: 28 smut ve küfür içerir! #1- Ukekook #1- Semetae #1 - Jungkook #11...