Jungkook gözünü yavaş yavaş açmaya başlamıştı. Etrafı bulanık görüyordu. Başında felaket bir ağrı vardı. Hiç bitmeyecek gibiydi. Gözlerini tam olarak açtığında ve görüntü netleştiğinde gözlerini odanın içinde gezdirmeye başladı. Neredeydi?
Nerdeyse her şeyin beyaz olduğu hastane odasında Jungkook biraz korkmuştu. Boğazında çok acı bir tat vardı. İdrak edemiyordu bazı şeyleri.
En son omzunda hissettiği acıyla yere düştüğünü hatırlıyordu. Vurulmuş olmalıydı. Kan kaybı bilincini kapatmıştı.
Yavaşça kafasını yana çevirdi. Yanında oturan ve duvara hipnotize olmuş gibi bakan Taehyung'u gördü. Gözleri kırmızıydı, uyumadığı belliydi.
Son derece boğuk ve titrek sesiyle konuştu.
"Taehyung..."
Taehyung sanki bir kabustan uyanmış gibi sıçradı ve yanındaki uyanmış çocuğa baktı. İçinden şükür ediyordu.
Taehyung daha önce hiç bir şeyden korkmamıştı. Korkmuyordu hiç bir şeyden. Ama şuan Jungkook'u kaybetme korkusuyla yanıp tutuşmuştu. Bunun farkındalığıyla Jungkook'un uyanmasını beklerken hayatı sorgulama sürecine girmişti.
"Güzelim..."
Taehyung hemen kollarını ince bele sarmıştı. Ama aşağıdan sarılıyordu. Jungkook'un omzuna değmemeye dikkat ediyordu.
Jungkook sanki o an tek ihtiyacı adama sarılmakmış gibi hissediyordu. Bu yüzden boynuna kollarını sıkıca dolamıştı.
Ama ardından dayanamamış konuşmuştu.
"Seni öpmek istiyorum."
Taehyung memnuniyetle yerine getireceği bu istekle kafasını kaldırıp Jungkook'a yaklaştı. Jungkook ise dudaklarını önce adamın yanağına bastırdı.
Yıllardır öpmüyormuş gibiydi. Yanağından sonra çenesine, sonra burnunun ucuna kondurdu öpücüklerini. En sonunda dudaklarını dudaklarına bastırdı.
İlk defa öpüşmede baskınlık Jungkook'taydı. Taehyung hiç bir şey yapmadan kendisini öpmesine istediğini yapmasına izin veriyordu. Jungkook ise adamın alt dudağını kavramış ve yavaş bir şekilde emmeye başlamıştı.
En sonunda ciğerleri kendisine ihanet etmiş Taehyung'tan ayrılmak zorunda kalmıştı. Nefesini düzenlediğinde konuştu.
"Seni çok özledim."
Taehyung kafasını salladı.
"Bende, bende seni çok özledim."
Jungkook adama sarılmak, kucağına çıkıp delice öpüşmek istiyordu. Ama şuan bunu yapamayacak durumdaydı. Ve bu durumda Taehyung'un da hayır diyeceğini biliyordu.
Derken içeri doktor girdi. Ve Jungkook'un durumu hakkında bilgi verdi. Yarın taburcu olabileceğini söyledi. Taehyung doktorla özel konuşmak istediğini söyleyip dışarı çıktı.
Jungkook Taehyung'un gelmesini beklerken kapı bir anda açıldı. Ve kapının arkasında sarışın arkadaşını gördü.
"Jungkook!"
Jimin koşarak arkadaşına sarıldı. Omzuna değmemeye dikkat ederek kollarını arkadaşının beline sardı. Jungkook ise Jimin'i rahatlatmak için bir elini sarı saçlarına daldırdı ve konuştu.
"İyiyim ben Jimin, bir sıkıntım yok. Gerçe-"
Lafı içeri giren Taehyung ile bölünmüştü.
Taehyung sarı saçlı çocuğun kollarını Jungkook'un beline dolanmış ve Jungkook'un elinin ise çocuğun saçlarının arasında olduğunu gördü. Bu görüntü bile kıskançlığının tüm bedenini eline geçirmesine yetiyordu.
Jungkook kısık sesle konuştu.
"Arkadaşım, Jimin."
Jimin Jungkook'un konuşmasıyla geri çekildi ve endişeli gözlerle Jungkook'a baktı. Yakın arkadaş olmuşlardı. Çok korkmuştu sabah arkadaşını hastaneye kaldırdıklarını öğrenince. Hemen hastaneyi öğrenmiş ve gelmişti.
Jimin kafasını yavaşça yanındaki adama çevirdi. Başıyla bir Selma vererek içten bir şekilde gülümsedi. Başka ne yapacağını bilmiyordu.
Jimin bakışlarını tekrardan arkadaşına çevirdi.
"Senin için çok korktum Jungkook. Hastaneyi öğrenir öğrenmez geldim."
Jungkook rahatlatmak ister gibi konuştu.
"Jimin, gerçekten iyiyim. Biraz abartmasan mı?"
Jimin dudaklarını büzüp Jungkook'un sağlam omzuna hafif bir yumruk attı.
"Benim minik bebeğim vuruluyor ve sen bana abartma bir şeyim yok diyorsun öyle mi? Minik tavşanım okulun ortasında vuruluyor ve endişelenme diyorsun? Kafan yerinde mi Jungkook?"
Jungkook Jimin'in kendisine ettiği hitap şekilleriyle içi ısınmıştı. Git gide bu çocuğa daha çok ısınıyordu.
Aynı şey Taehyung için geçerli değildi.
Jimin Jungkook'a minik bebeğim, minik tavşanım demişti. Kıskançlık tüm bedenini ele geçirmişti. Rahat değildi.
Jimin tekrar konuştu.
"İyisin değil mi? Ağrın var mı?"
Jungkook oflayarak konuştu.
"İyiyim Jimin! Minik tavşanının şuan bir ağrısı yok. Tamam mı?"
Jimin gülmüş ve arkadaşının yanağına bir öpücük kondurmuştu. Jungkook gülümseyip gözlerini Taehyung'a çevirmişti.
Taehyung'un gözlerine baktığı gibi yutkunma ihtiyacı hissetmişti. Çünkü Taehyung çok sinirlirliydi. Gözlerinden okunuyordu kıskançlığı ve siniri.
"Ben gidiyorum Jungkook. Ama ne zaman ihtiyacın olursa ara tamam mı?"
Jungkook hızlıca başını sallamış Jimin çıkınca da Taehyung'a dönmüştü.
"Taehy-"
"Taburcu işlemlerini halledeceğim yarın çıkarız çıkıyorum ben."
Bunları söyleyip hemen odadan çıkmıştı.
Jungkook hissediyordu; Taehyung'un bu kıskançlığının ve sinirinin dinmesi biraz zaman alacaktı.
***
Selam 💞💞
İnstaya gelin orda istediğiniz zaman yazabilirsiniz sohbet ederiz ben meşgul olmadığım zaman dönerim 🤭💗
Sizi coook seviyorum 😋💋
Gorusuruk bebislerim!! 🤍🥺
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Rose Garden | Taekook
FanfictionJungkook hiç yapmaması gereken birşey yapıp, dünyanın en büyük uyuşturucu baronlarından biri olan Kim Taehyung'un bahçesinden gül koparmıştı. Semetae Ukekook Jungkook: 20 Taehyung: 28 smut ve küfür içerir! #1- Ukekook #1- Semetae #1 - Jungkook #11...