Jungkook adamın karşısında öylece bekliyor, kendisine bakan yüzünü inceliyordu. Bu adam daha önce gördüğü en yakışıklı adam olabilirdi. Saçları siyah ve düzenliydi. Yüz hatları ise adeta tanrının vücut bulmuş halini andırıyordu.
Jungkook bir an farkettiği bu gerçeklerle nefesini tutmuş, bir ayağını ayaktayken diğer ayağının üstüne koymuş ve baskı uygulamaya başlamıştı.
O bu hareketleri hiç bir şey bilmeden sergilerken, Kim Taehyung'un gözünde dünyanın en tatlı ve güzel çocuğuna dönüştüğünden habersizdi.
Taehyung çocuğu ısırmamak için yanağının içini dişliyordu. Ölen annesine verdiği sözü tutamamışken, sebebi de bu çocukken nasıl hâlâ bu çocuğa böyle değişik duygular besleyebiliyordu? İşte bunu bilmiyordu.
Çocuğun kendisinden bir açıklama beklercesine baktığını görünce, diğer insanlara konuştuğunun aksine, çocuğun korkmaması için yumuşak bir ses tonuyla konuştu.
"Seni evine bırakırken malesef bazı beni sevmeyen insanlar görmüş. Sana zarar vermek istiyorlar. Bu yüzden bundan sonra burada, benim evimde, benimle kalacaksın. Güvenliğin için. Tamam mı?"
Jungkook öldürülmek istenmesine mi üzülsün, yoksa kendi evinden kurtulduğuna mı sevinsin, karar veremiyordu.
Ama anladığı kadarıyla ortada önemli bir mevzu vardı. Bu yüzden hızlıca başını sallamış bu teklifi kabul etmişti.
"Güzel, o zaman yanlarındaki bu adamlar sana odanı göstersin. Tamam mı?"
Jungkook'un gülüşü yavaş yavaş soldu. Bu yanlarındaki adamlardan korkuyordu. Bacağına vurmuşlardı ve kendisine yüksek sesle bağırmış, Jungkook'un hiç sevmediği şeyi yaparak sigara içip küfür etmişlerdi.
Jungkook Taehyung'un yanına yaklaştı, oturduğu sandalyenin yanına kadar gelerek kulağına eğildi.
O eğilirken Taehyung'un aklından bir sürü şey geçmişti. Aynı şekilde kalbi de kesinlikle rahat durmuyordu. Birden kulağına değen minik dudakları ve çok sıcak, tatlı bir nefesi hissetti.
"Bu adamlar biraz, ya da çok ürkütücü. Başka biri var mı bana odamı gösterecek? Korkuyorum biraz da."
Jungkook dudaklarını adamın kulağından çekse de, Taehyung'u hipnotize ettiğini bilmiyordu. Geri çekilmesine rağmen Taehyung kulağındaki tatlı nefesi hissedebiliyordu. Birde çocuğun yüzünün hâlâ yakınında durması, kontrollü bir adam için kontrolünü kaybetmesi neredeyse imkânsızken bu yakınlık Taehyung'un kontrolünü kaybetmesine neden oluyordu.
"Ben, ben varım. Ben götürebilirim. Beni ister misin?"
Jungkook hafifçe uzaklaşmış, adamın bu söylemine karşı kıkırdamıştı.
"Evet, isterim. Bana odamı gösterir misin?"
Taehyung hızlıca başını salladı. Odanın içindeki diğer adamların kendilerine şaşkınlık içinde bakmasını umursamadan odadan çıktı. Jungkook'ta onu takip etti.
Evin içindeki büyük koridorda yürümeye başladılar. Koridorun sonuna doğru gelince Taehyung bir kapının önünde durdu. Ve konuştu.
"Bu oda benim odam. Ve şu oda."
Eliyle kendi odasının yanındaki odayı gösterdi.
"O oda ise senin odan. Odalarımız yan yana. Senin için sorun olur mu?"
Jungkook hızlıca kafasını iki yana sallamış, kendince sorun olmayacağını belirtmişti.
Sonra ise kendi odasının kapısını açıp odaya bakmıştı. Oda beyaz, mor ve gir renklerinden oluşuyordu. Jungkook'un en sevdiği renklerdi. Kesinlikle bayılmıştı.
"Taehyung! Burası çok güzel, çok teşekkür ederim."
Heyecanla konuşmuş, daha sonra kendisini izleyen adama doğru dönmüştü. Bir an afallamıştı.
"Bir şey sorabilir miyim? Kaç yaşındasın?"
Soruyu sorduktan sonra evet ya da hayır tarzı bir cevap beklemeden konuşması, Taehyung'un hoşuna gitmişti. Bu hâlleri onu çok tatlı yapıyordu. Bu zamana kadar o kadar kadın ve erkek geçmişti hayatından. Ama hiçbiri kendisini böylesine etkilememişti.
"28."
Jungkook küçük ağzını şaşkınlıkla aralamış, konuşmuştu.
"Ben 20 yaşındayım. Benden 8 yaş büyüksün. Sana hyung mu demeliyim?"
"Hayır Jungkook, bana ismimle hitap edebilirsin. Sorun değil."
Jungkook hızlıca kafasını sallamıştı. Ama Taehyung konuşmaya devam etmişti.
"Ailenle görüşmek istediğin zaman bana haber ver, onları buraya getirttireceğim."
Jungkook'un gülümsemesi aniden solmuş, onun yerine dolu gözleri gelmişti.
"Onları değil görmek, adlarını bile duymak istemiyorum."
Ağlamamak için kafasını geriye atmış birkaç saniye beklemişti. Daha sonra pek normale dönemeyen gözleriyle Taehyung'a bakmıştı.
Taehyung anlamıştı bazı şeyleri. Ama çocuğa şimdi sormayacaktı. İsterse adamlarından bunu öğrenmesi yarım saatini almazdı. Ama bekleyecekti. Uygun bir zamanda, Jungkook zaten gerçekleri kendisine bir, bir anlatacaktı. Bundan emindi.
***
Selam✨
İsim gücüm yok (cidden yok) bölüm yazıyorum 😚
Neyse muck😻
Gorusurukkk 🤍🥺
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Rose Garden | Taekook
FanfictionJungkook hiç yapmaması gereken birşey yapıp, dünyanın en büyük uyuşturucu baronlarından biri olan Kim Taehyung'un bahçesinden gül koparmıştı. Semetae Ukekook Jungkook: 20 Taehyung: 28 smut ve küfür içerir! #1- Ukekook #1- Semetae #1 - Jungkook #11...