Taehyung koltukta oturmuş Jungkook'u bekliyordu. Jungkook'un bugün üniversitede ilk günüydü ve büyük olan Jungkook'un bu heyecanının farkındaydı.
Taehyung Jungkook'u merdivenlerden inerken görünce gülümsedi. Çocuk son derece sade giyinmişti. Mavi dizleri yırtık bol bir kot pantolon ve üstüne mor bir sweatshirt ile çok güzel görünüyordu.
Taehyung ise tam onun tersine siyah takım elbisesiyle Jungkook'la oluşturdukları zıt uyumun farkındaydı. Ama bu zıt uyumun bile çok güzel bir aurası vardı.
Jungkook sırtındaki siyah düz sırt çantasıyla merdivenlerden aşağı indi ve tam Taehyung'un önünde durdu. Çenesine bir öpücük kondurdu. Taehyung gülümsedi ve kısa bir süreliğine dudaklarını birleştirdi.
Çocuğun alt dudağını yavaş bir şekilde emdikten sonra çekildi ve konuştu.
"Seni sabahları ben bırakacağım. Seni bıraktıktan sonra da işe gideceğim."
Jungkook başıyla onaylar bir şekilde salladı. Taehyung ise sanki çok önemli birşey unutmuş gibi gözlerini büyüttü ve konuştu.
"Jungkook, kahvaltı etmeyi unuttun bebeğim."
Jungkook gülümsedi ve konuştu.
"Merak etme Taehyung. Okulda birşeyler atıştırırım. Şuan aç hissetmiyorum zaten."
Bunu kollarını adamın göğsüne dolayıp kafasını da Taehyung'un göğüsündeki kaslara yaslarken söylemişti.
Taehyung ise Jungkook'u çok üstlemek ve üzerine gitmek istemediği için birşey söylememiş ve Jungkook'un saçlarına kelebek öpücüğü kondurmuştu.
"Çıkalım mı?"
Jungkook bu cümleyi duyduğunda kapalı olan göz kapaklarını açmıştı. Bunun için Taehyung'un göğsünden ayrılması gerekiyordu. İstemeye istemeye Taehyung'tan ayrıldı ve kapıyı açarak dışarı çıktı.
Taehyung ise arabaya binip arabayı çalıştırdı. Ve yolculuklarında başladılar.
Üniversitenin bahçesine giriş yaptıklarında Jungkook Taehyung'a gülümseyip arabadan inmişti. Ama Taehyung sadece bir gülümsemeyle ayrılmak istemiyordu.
Üniversitenin bahçesindeki tüm gözler Taehyung'a dönerken Jungkook'un kulağına birkaçı ulaşmıştı.
"Ne kadar yakışıklı, ilk defa görüyorum."
"Kimse yürümesin bu adam benim."
"Tanrı mı girdi okula az önce?"
"Kesinlikle benim sevgilim olmalı."
Jungkook duyduğu şeylerle yerinde kıpkırmızı ve kıskançlıktan ölmüş bir hal alırken Taehyung yavaşça Jungkook'a yaklaştı.
Neredeyse tüm gözler ikisine dönerken Jungkook kızardığını ve kıskandığını hissediyordu.
Taehyung yavaşça Jungkook'a eğildi ve dudaklarını boynuna bastırdı.
Jungkook Taehyung bunu evlerinde yapsa kafasını geriye atar Taehyung'a daha çok yer açardı ama bütün gözler üzerilerindeyken bu pek mümkün değildi.
Herşeye rağmen Jungkook yanda Taehyung'a yürümeye çalışan kızları hatırlatmıştı. Normalde asla yapmayacağı şeyi yaparak kızları kıskandırmak için Taehyung'a ayak uydurmuştu.
Taehyung'un saçlarına elini daldırmış, okşamaya başlamıştı.
Taehyung kafasını kaldırdığında Jungkook'a gülümsemiş ve bu sefer dudaklarına bir öpücük bırakmıştı.
Sonra Jungkook Taehyung ile vedalaşıp gözlerini kızlara çevirmişti. Kıpkırmızı olan suratlarını görünce sırıtmış ve hiçbir şey olmamış gibi üniversitenin içine doğru yürümüştü.
"Bu adam benim." Demişti içinden. Ve devam ettirmişti.
"Ve onu bende kimse alamaz."
Öyleydi.
Taehyung Jungkook'un, Jungkook ise Taehyung'undu.
***
Selam✨💞✨💞✨
Naber askolar ✊
Beklettiğim icin cok sorry ama zamanım yok ne yapim 🤧🤧🤧
Neyse guzellerim
Gorusuruk bebislerim!!! 🤍🤍🥺🥺
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Rose Garden | Taekook
FanfictionJungkook hiç yapmaması gereken birşey yapıp, dünyanın en büyük uyuşturucu baronlarından biri olan Kim Taehyung'un bahçesinden gül koparmıştı. Semetae Ukekook Jungkook: 20 Taehyung: 28 smut ve küfür içerir! #1- Ukekook #1- Semetae #1 - Jungkook #11...