Günler her zamankinden farklı fakat çoğu zaman da sıkıcı ve gündelik geçtiğinde onunla fazla ileriye gitme şansını çok kez yakalamıştım, yine de bu şansımı söndüren kendisinden başka kimse olmuyordu. Ayrıca evde ne kadar yakınsak okulda bir o kadar uzaktık. Kimsenin en ufak şüpheye düşmemesi için oldukça dikkatli davranıyordu. Doğal olarak okulda olduğum süre boyunca onun hasretini çekiyordum..
Yine koltukta oturmuş ayaklarım birbine doğru bağlıyken televizyondan açtığım bir pembe diziyi izliyordum. Pek benlik sayılmasa da yapabileceğim başka bir şey yoktu. Tabi Akın'a göre ders çalışmak yeterliydi, ama bunu yapamazdım çünkü ders çalışmamı engelleyen çok tehlikeli bir hastalığım vardı. Adı da üşengeçlik.
Ayaklarımı bu sefer masanın üzerine uzattığımda içeriye adidas eşofmanlarıyla giren adamı görmem ile ilgimi bütünüyle o yöne doğru vermiştim. Hafifçe yakasını düzeltip fermuarını aşağı indirirken soran gözlerle ona baktım. O da bana bir şey demek için gelmişe benziyordu.
Berk: nereye gidiyorsun?
Akın: spor salonuna gideceğim, istersen sende gel
Akın: orası pek senlik değil ama söyleyeyim dedim
Berk: gelirim tabi! Üzerimi değiştireyim
Akın: gerek yok, üzerin iyi görünüyor
Akın: zaten spor yapmayacaksın değil mi?
Berk: neden yapamaz mıyım??
Akın: normalde yiyip içip yatan birisin o yüzden..
Akın: gidip değiştir madem
Berk: hayır, böyle geleceğim
Diyerek ayağa kalktım ve yanına ilerleyerek üzerinde hiçte keko durmayan eşofmanı kısaca süzdüm. Geliyordum çünkü diğer kızların onun fit vücudunu görmesini istemiyordum. Tanrım! Kim ona karşı koyabilirdi ki? Orada onu koruyacak biri olmalıydı, böyle görünmesine karşın muhtemelen kızlardan dayak yeme potansiyeline sahipti.
Kafasını iki yana sallarken onunla beraber dışarı çıkıp sokakta yürümeye başladım. Bir yandan dağılmış yakamı düzene sokarken diğer yandan saçlarımı arkaya tarayıp yanlara doğru dağıttım. Benimde bir şöhretim vardı nasıl olsa, iyi görünmeliydim.
Akın: kime süsleniyorsun?
Berk: hm? Süslendiğim yok, kendime çeki düzen veriyorum
Akın: düzen mi? Garipmiş..
Dedikten sonra kendi kendine gülerken hemen yanımda olan koluna omuz atarak omuz silktim.
Berk: ne o? Kıskanıyor musun?
Akın: sen bana bu kadar aşıkken neden kıskanayım?
Berk: bak sen, iyi öğrenmişsin
Yakınımızda olan spor salonuna birkaç dakika içinde vardığımızda genişçe salonun içine geçerek önce büyükçe aletlerin olduğu yere yürümüştük. Çoğunun adını zaten bilmiyordum. Yine de ne işe yaradıklarını az çok anlayabiliyordum. Akın da ağırlıkların olduğu yere adımlamıştı hemen.
Yatak gibi görünen yere önce oturup sonra yaslanırken kafasının hemen üstünde ki ağırlığa doğru baktı. Onu kaldırmayı mı düşünüyordu?
Berk: o biraz ağır değil mi?
Derken yanına yaklaşıp ağırlığa bir kez daha baktım. O ise ceketinin fermuarını aşağı çekerek ceketi üzerinden çıkarıp yanına doğru asmıştı. İçine siyah, üzerine yapışan bir tişört giydiğini yeni görebilmiştim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HOCAM ( Gay ) ( BXB ) ( YAOİ ) ( ÖĞRETMEN X ÖĞRENCİ )
RomanceSiz her ne kadar istemesenizde sizi ondan ayıracağım. siz ona göre değilsiniz. Her ne kadar red etsenizde siz bana ben size aitim. Tek isteğim beni yanınızdan uzaklaştırmayın ve her şeyi bana bırakın...sizi kendime aşık edeceğim.