_________________________________________________AYRILDIKTAN BİR HAFTA SONRASI-
Yıldızlar, aşk tıpkı yıldızlar gibidir.
Ve yıldızlarınızın hırsızı vardır, bu da güneştir. Doğduğunu sansanızda en çok parlayanı alır sizden.
Taehyung ise bu noktaydı, gün yüzüne çıkan gerçekler yüzünden yıldızı gölgelenmiş, aşkını hırsızlar çalmıştı.
Şimdi ise elinde tek kalan şey, bir paket sigarası ve içki şişeleri olmuştu. Boş şişeler sayamayacak kadar fazla olsa da, baş ağrısından ne kadar çok içtiği belliydi. Ne kadar içse de aklından ne olanlar, ne jungkook çıkmıyordu.
Daha kendisinin kim olduğunu çözememişken, onu kaybetmişti. Evini bulmaya çalışırken evi gibi hissettiği adam kollarının arasından kayıp gitmişti.
Bu onun suçu değildi, bu geçmişin suçuydu.
"Taehyung."
Omzuna hafifçe konan el ile beraber duyduğu sesle başını kaldırdı. Kolunu masaya koymuş, başını da onun üzerine koymuştu.
Namjoon gördüğü kırmızı ve şiş gözlerle iç çekti,
"Yeter içtin."
Taehyung ona bakarken iç çekerek doğruldu. Ellerini dağılan saçlanına atıp oflayarak karıştırırken etrafa anlamaz gözlerle baktı.
"Ona gideceğim."
Namjoon kaplarını çattı, çatması da anlamsızdı gerçi. Çünkü Taehyung'un tüm gündür söylediği tek şey, ona gitmek isteği olmuştu. Yanlızca, kokusunu almak istiyordu.
"Taehyung., ona da zaman ver."
Taehyung Namjoon'a dönerek dolanan başa yüzünden elini onun koluna atıp destek aldı.
"Kendime nasıl vereceğim?"
Adam duyduğu şeyle yutkunduktan sonra başını bilmiyorum demişçesine sallarken Taehyung ayaklanmaya çalıştı.
"Namjoon, gideceğim."
Anında onunla kalkan adam Taehyung'un sert itişlerine rağmen onu tutmayı denerken Taehyung dayanamayıp bağırdı.
"Bırak, evime gideceğim!"
Namjoon onu tutup koltuğa zorla oturttu.
"Taehyung bu halde mi?"
Taehyung adama bakarken aniden hıçkırarak ağlamaya başlamıştı. Namjoon afallarken bir an yutkundu.
Onu tanıdığa gündendir yanlızca iki kere ağladığını görmüştü, annesinin okim yıl dönümünde bile ağlamazdı. Ama şimdi birisi bedenine bıçak saplıyormuş gibi, acıyla ve hıçkararak ağlıyordu.
Her şeyi alınmış gibiydi, bir yalana kurban gitmişti. Daha kendisi bile anlamazken gülüşüne bittiği
çocuk gitmişti, evi, yuvası her şeyi.."Namjoon, kim olduğumu ararken onu buldum. Asıl
evimi ararken onun boynuna gömdüm başımı, evimi buldum."Namjoon Taehyung'un hayal kırıklıklarıyla dolu gözlerine bakarken onun ağlaması kendi canını da yakmış, kardeşinden öte olan bu çocuk dıştan
olgun ve sert bir adam olsa da, hassastı özünde.Annesinin ölümünü araştırırken düştüğü cehennemde karakteri büyümek zorunda kalmış.
buna karşılık olarakta içindeki çocuk olan Jungkook ile karşılaşmışlardı."Götürsem de seni dinlemez."
Taehyung ağlamaya devam ederken Namjoona
aniden sarıldı. Yutkunan adam istemeden bakışlarını etrafta gezdirip ağlamamak için kendisini sıkarken Taehyung onun gömleğine asılıp hıçkırmaya devam etti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HOLDİNG BREATH © taekook
Teen FictionKim Taehyung, sen benden annenin intikamını aldın. Ensest değildir. Yaş farkı, semetae-ukekook, öğretmen-öğrenci, açık ve ağır cinsellik sahnelerine dayanır. Bu bilgilere dikkat ederek okuyunuz lütfen.