29' | Mektuplar.|

246 24 10
                                    


__________________________&___________________________

Güzel bir sabaha uyanmışlardı.

Hep birlikte kahvaltı edilmiş, gülüp eğlenilmişti.

Artık bu evde kalmayı düşünmedikleri için herkes evine dönmek adına hazırlanırken Jungkook ve Taehyung'ta çoktan giyinmiş, şirketlere gitmek için son hazırlıklarını yapmaya çalışıyorlardı.

"Hazır mısın?"

Jungkook aldığı soruyla ona baktı. Hiç istekli veya hazır olmasa da, başını olumlu anlamda aşağı yukarı sallayarak gülümsemeye çalıştı.

Taehyung onu ondan iyi tanırdı, bu gülmseme altında yatan tüm duyguları hissetmiş gibi iç çekerek kalktı. Jungkook'un yanına gelerek parfümünü sıkışını izlemeye başladı. Aynı zamanda gözlüğünü de masanın üzerinden alarak takmış, kendisine son bir kez bakarak üzerini de düzeltmişti.

Kahverengi pantolonu ve onun üzerine giydiği açık kahverengi gömleği ciddi bir takımdan ziyade rahat olsa da şıktı. Siyah saçlarını düzeltip saatini takmış, parfüm ve gözlükle kendisini süslendirmişti.

Jungkook ise büyük kaba ve yüksek ayakkabılarına siyah pantolon ve siyah tişörtle uyum sağlamış, üzerine uzun/siyah ve geniş bir gömlek tarzı kıyafet takmıştı. Takıları ve tüm saçlarını gizleyen şapkasını da taktığında Taehyung'a dönerek elini uzattı ve gülümsemeye başladı.

"Gidelim."

Telefonlarını alarak odadan çıktıktan sonra Jungkook, gelen seslerle kıkırdadı.

"Jimin sabah sabah neden carlıyor?"

Jungkook omuz silkerken hafifçe kaşlarını çatıp Taehyung'a baktı.

"Hey, carlamak mı? Seni kaba adam."

Taehyung gülerken bir elini cebine atıp diğer eliyle Jungkook'un elini tutmuştu.

"Benim kibarlığım sadece sana, yatak harici."

Jungkook bir an dün küvette olanları hatırladığında yanakları kızarmaya başlamıştı. Yutkunarak bakışlarını kaçırırken hatırlamak resmen saçlarını acıtmıştı.

"Saçlarımı kopardın resmen."

Kızarak Taehyung'a söylenirken Taehyung kahkaha atıp yanağından öptü. Hemen ardından SeokJin'e yakalanmamak için hızlıca inmişlerdi.

"Çıkalım hemen, yoksa akşam ancak gideriz."

İkisi de gülerken evden çıkarak Taehyung'un arabasına binip yola koyulmuşlardı. yol boyunca pek konuşmadılar, Jungkook öylece dışarıyı izleyip kendince düşündü.

Bir süre sonra da, ilk Jeon'ların şirketine gelindiğinde Taehyung arabayı durdurup ona döndü.

"Seninle gelmemi ister misin?"

Jungkook gülümseyerek başını sağa-sola salladıktan sonra Taehyung'un yanağına elini koyarak okşadı.

"Seninde yapman gerekiyor, 2 saate buluşuruz. Olur mu?"

Taehyung başını olumlu anlamda salladıktan sonra Jungkook eğilerek dudaklarına bir öpücük bıraktı.

"Seni seviyorum."

Taehyung gülümserken Jungkook arabadan inmişti.

"Seni seviyorum çocuğum."

Öpücük atarak el salladıktan sonra içeriye girdi. Kapıdan girdiği an tüm bakışlar ona dönse de bunu umursamamaya çalıştı.

HOLDİNG BREATH © taekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin