13' | Korkunç Kaza.|

613 54 53
                                    

______________________________________________________

Kalışlar ve gidişler,
Yenilgiler ve özür dilemeler,
Kalıplar ve kurallar,
Aşklar ve terk edişler.

Jungkook hepsinin arasında kaldığı bu yolda ilerliyordu, doğruları hangisiydi ve kime göre doğrulardı o da bilmiyordu ama ilerlemek zorundaydı bu yolda.

Gidecek ne kapısı vardı ne de bir yuvası.

Sırtında çantası, elinde valizi. İndiği taksiden öylece izliyordu havaalanı kapısını, bir yanı doğru buluyordu bu kaçışı. Diğer yanı tamamen yanlış buluyordu.

Ne yaptığına kendisi de asla anlam veremiyordu, doğru değildi kaçması. Ama eğer Taehyung onun ağabeyi ise, onun yanında da kalamazdı. Bu ahlaksızca olacaktı, bu yüzden doğruları öğrenene kadar uzakta kalması gerekiyordu.

Dış Hatlara Giden Yolcu Girişi

Okuyup durduğu yazı gözlerinin olmasına sebep oluyordu. Dış hatlar, onun için Taehyung'unun olmadığı her yer yabancı değil miydi zaten? Ona alışmıştı, onun sıcaklığını hiçbir ısı ve kıyafet veremiyordu, bu süreçte çok üşüyeceğini bildiği için gitmeden sevgilisinin hırkasını almıştı kapının önünde.

Ne de olsa Taehyung buna kızmazdı..

İç çekerek karışan aklıyla arkasına döndü. Eve dönebilirdi, Taehyung'a şaka yaptığını söyleyip kolları arasına girer, dizlerine otururdu.

Çalan telefonu bu isteğini arttırıyordu. Kaçıncı çalışıydı bilmese de, bunca şeyden sonra sevişerek gerçeklerden kaçamazlardı. Üstelik abisiyle sevişmeyi kendisine de ona da yapamazdı.

Jungkook gitmeliydi, gerçekleri tamamen öğrenmeden Taehyung'un yanında kalamazdı. İkisine de bu pisliği yapmaya gönlü el vermiyordu. Bu yüzden valizini daha sıkı tutarken birkaç adım daha attı.

Bu sırada Taehyung durmadan onu arıyordu, aklı karmaşıktı. Öfkeli, kırgın ve birçok duyguyla bürünmüştü ruhu. Sabah uyandığında gördüğü not'un gerçekliğini bir türlü algılayamıyor, bunun bir kabus olduğunu düşünüp ikide bir bakıyordu yan koltukta duran not'a. Bir eli direksiyonu patlatmak istercesine sıkıyordu. Diğer eli ise telefondan durmadan arıyordu küçük çocuğunu.

Gözleri arada trafik dolu yola takılırken sürekli kornaya basıyordu. Sabahın bu saatinde herkes işe gittiği için tıkanan trafik işine taş koyarken çıldırmamak için siyah boğazlı tişörtünü tutup biraz çekiştirdi ve başını arkaya atıp nefes almaya çalıştı.

Yola bakarken dolan gözleri geçmiş'e kayıyordu. Okula ilk geldiği güne. O günden itibaren bulmuştu çocuğu, şimdi nasıl bırakabilirdi? Hangi güç buna yeterdi?

Taehyung açılmaya başlayan yolda ilerlerken hâlâ onu arıyor, açmadığında küfürler ediyordu. Bu sırada Jungkook çoktan güvenlik kontrolünden geçmiş, havaalanına girmişti.

Daha uçağına bir saat kadar olduğu için gördüğü bekleme alanında oturduktan sonra çantasını yanına koyarak açtı. İçinden defteri aldıktan sonra yutkunarak defteri kucağına koydu ve açtı.

#FLASHBECK#

Bayan Emily genç ve güzel bir kadındı.

Hayallerle doluydu. Oğlunu kucağına alacak, eşiyle beraber mutlu mesut bir hayat sürecekti.

Aniden sancısının olduğu gece, doğumunu yaptıktan sonra büyük bir heyecan ve merakla beklemişti oğlunun odaya gelmesini. Gözleri merakla kapıda gezerken bir an önce onu koklamak, kucağına almak istiyordu her anne gibi. Aynı zamanda eşini de özlemişti. Çünkü Bay Kim doğumdan sonra yanına hiç gelmemişti. Bu durum onu biraz kırsa da, ses etmeden bekliyordu.

HOLDİNG BREATH © taekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin