_____________________________________________________Geçmiş sizi derinden etkilediği kadar, hayatınızı da derinden etkileyebilir.
Bazen geçmişte aldığınız kararlar, yıllar sonra gün yüzüne çıkar. Sizin unutmadıklarınız, başkaları için önemsiz şeylerdir. Unutulacak kadar.
Jungkook tam olarak o noktadaydı.
Aniden zihnine dolan geçmiş, herkesin unuttuğu karanlık ve sırlarla dolu bir geçmişti. Kendisi hatırlayamazken bu geçmişe ulaşacak tek bir yolu bile yoktu.
Hastanede bağırmasının üzerinden bir hafta geçmişti. Babasının durumu hâlâ aynı devam ederken Jungkook o gündendir Taehyung'tan kaçıyordu. Adam bunun farkına varsa da nedenini çözemiyordu.
Aslında ikisinin de bildiği ama birbirleriyle konuşamadıkları bu geçmiş, onlara çok büyük bir yara açmış, ikisini yokuşa sürüklemişti.
Jungkook olduğu küvette başını kaldırıp havaya doğru sıcak nefesini verdi, gözlerinden dudaklarına doğru akan tuzlu göz yaşlarıyla alt dudağını hafifçe ısırdı.
Her şeye rağmen Taehyung'u özlemişti, onun kollarında olmaya ihtiyacı vardı.
İçinden geçen zıtlıklar Jungkook'u delirtmek üzereydi. Bir yanı, Taehyung'un hiçbir şey bilmediğini düşünürken, diğer yanı tüm bunların tesadüf olmadığını ve bu adamın bilerek öğretmeni olup onunla defalarca kez seviştiğini söylüyordu.
İşin içi sırlar doluydu, kimse Taehyung'un nasıl okulda öğretmen olduğunu bilmiyordu. Aniden kapı açıldığında gelen hocayı kimse daha önce bu şehirde bile görmemişti.
Jungkook düşünceleri arttıkça zihnine dolan garip seslerle ellerini saçlarına atıp hafifçe çekti, kendi kendine hiçbir şeyi düşünerek bulamazdı. Bunun bir aptallık olduğunu bilse de Taehyung'a gitmeye ihtiyacı vardı.
Onunla öpüşmeye, onun dokunuşlarına, belki onun kollarında uyumaya. Yalnızca o ağır kokuya ihtiyacı vardı. O büyük ellerin belini okşamasına, daha fazla dayanamazdı.
Bu yüzden küvetten çıktı. Bornozunu üzerine geçirip aynaya dâhi bakmadan banyodan ayrıldı. Odasına geldiğinde üzerine dizlerine kadar gelen mor bir sweet geçirip altına da mavi pantolonu giydi. Beyaz çoraplarını giydikten sonra telefonunu arka cebine atıp biraz para alarak spor ayakkabılarını da giydi.
Saçlarının ıslaklığını umursamadan hızlı adımlarla evden ayrıldı. Yürüyecek gücü olmadığından güvenlikten bir taksi çağırmasını istedi.
Hafiften yağmaya başlayan yağmura bakarken sakince iç çekti. Sakinliği onu da şaşırtsa da delirmeye mi başlıyordu, emin değildi.
Taksi geldiğinde arabaya bindi.
"4 Sokak ileriye gideceğiz, 8 numaralı siyah villa'ya."
Adam onayladığında çalışan arabayla yeniden iç çekerek arkasına yaslandı. Bir eli yanağında iken dalgınca dışarıyı izliyordu. Aklı karışıktı.
Ya onun düşüncesi ve inancının aksine Taehyung'un her şeyden haberi var ise? O zaman ne yapacaktı?
Jungkook bu düşünceyle bile dolan gözlerle dururken kornaya basan adamla irkilip ona döndü.
"İyi misiniz?"
Başını olumlu anlamda belli belirsiz sallarken taksinin geldiği yere baktı, o kendi düşünce aleminde iken çoktan gelmişlerdi. Adama teşekkür ettikten sonra parayı uzatıp hızlıca kendisini dışarı attı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HOLDİNG BREATH © taekook
أدب المراهقينKim Taehyung, sen benden annenin intikamını aldın. Ensest değildir. Yaş farkı, semetae-ukekook, öğretmen-öğrenci, açık ve ağır cinsellik sahnelerine dayanır. Bu bilgilere dikkat ederek okuyunuz lütfen.