14' | Kelimeler Özlemi.|

603 58 28
                                    

______________________________________________________

Kazandığınız kadar kirlenirsiniz şu hayatta.
Her galibiyet ruha verilen birer cezadır.
Her kazanış uğruna girilen hırs asıl duyguları öldürendir.

Jungkook hangi noktada olduğunu bilmiyordu, kazandı mı kaybetti mi? Bundan en az o da diğerleri kadar şüpheliydi.

Bildiği tek bir şey vardı, kapı arkasında ameliyat'a alınan Taehyung oradan canlı çıkamazsa eğer, Jungkook hiç almadığı kadar ağır bir yenilgiye mahkum edilecekti.

Kendi kaçmak isterken bunlar olmuştu, gidecek diye düşünürken aldığı haberle dengesi şaşmıştı.

Buraya nasıl getirilmişti? bundan da şüphe ediyordu. Telefondan aldığı haberden sonrasını hatırlamıyordu, yüksek ihtimalle hastaneye getirilmişti. Jimin ve Yoongi haberleri alır almaz geldikten sonra uyanan Jungkook'u sakinleştirmek hiç kolay olmamıştı.

Şimdi ise ameliyathane önünde öylece bekliyordu, yapılan sakinleştirici onu uyuşturmuş gibiydi. Öylece içeri bakarken yanaklarına doğru yaşlar süzülüyordu, dahasını yapmak istese de güçsüzdü.

Çaresiz, hemde çok çaresizdi Jungkook.
Sevdiği adam ölecek mi, kalacak mı diye belli değildi.

Bunları düşünürken iç çekerek yerinden kalktı. Birkaç adım atarak camın önüne geldi, küçük ellerini cama koyarak dışarıyı izlerken alt dudağını ısırmıştı.

"Çocuğum.."

Ona hep böyle söylerdi, kalın ve dominant sesi bu kelimeyi kullanırken şevkatle yumuşardı. Hoşuna giderdi bu kelime Jungkook'un, belli etmezdi ancak kiraz kırmızısı o dudaklardan her bu söz döküldüğünde bayılana kadar onu öpmek ister, heyecandan kıpırdamadan yapamazdı.

"Eğer kaybedersen, seni sınava ben çalıştıracağım."

İlk yakınlaşmaları, Jungkook aylardır bulunduğu tavırlar belli olmuyor sanarken sınıfa girip kapıyı ardından kilitleyen adam, her şeyin o gün değişmesine sebep olmuştu.

Jungkook o gün o sınıfta birçok duyguyu yaşamıştı, birçok şeyin ilkini.

Suçluluk hissi ve utanç bile gözüne tatlı gelmişti, her şeye rağmen yapmak istemişti bunu. Daha önce onu çıplak gören dahi olmamışken, o öğretmene çekinmeden açmıştı sınırlarını. Aklını başından alan heyecana arzuları karıştığında kendisini tutamadan söylediği bir cümle olmuştu.

"Beni em.."

Anıları teker teker aklına doluyordu, gözlerini kapatıp başını hafifçe arkaya attı. Tüm zerresinde onu hissediyordu yeniden, okula geldiği ilk günden bugüne olan kelimeleri, sesi, tavırları, mimikleri.

Ve en önemlisi de, dokunuşlarını hatırlayabiliyordu. Sadece onun için olan ve daha dün gece bile olan dokunuşlar. Her şeyi aklındaydı.

Taehyung'un sertleşen çene hatları, terleyen saçları, alt dudağını gergince ısırması, başının yanına yasladığı kollarının damarlarını belirginleştirecek derecede sıkması, kalın sesiyle olan inlemeleri.

Jungkook yutkunurken sendelediğini hissetti, kapattığı gözlerini daha da sıkıca kapatırken ağlamaya devam etmişti.

Her an Taehyung gelecek gibiydi.

Ona arkadan sarılacak, karamel renginde tenine bulanan o büyük elleri.. Jungkook her zaman bayılırdı ellerini izlemeye ve oynamaya. Ellerini dolayacaktı beline, parmakları karnında gezerken sıcak nefesi çocuğunun boynuna çarpacaktı.

HOLDİNG BREATH © taekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin